Öztin Akgüç

Kişilik mi? Uyduluk mu?

04 Aralık 2011 Pazar
\n

\n

Türkiye kişilikli, uzun süreli olarak ülke çıkarları doğrultusunda saygınlık uyandıran, lider bir ülke konumuna uygun dış politika mı izliyor; yoksa emperyal güçlerin telkinleri, dayatmaları doğrultusunda dış güdümlü bir politika mı izliyor?

\n

Sade bir TC vatandaşı olarak görüşüm, Türkiyenin iç oy hesaplarına dönük olarak fiilen emperyal güçlerin yörüngesinde, uydu bir politika izlediğidir. İçeriye verilen ya da verilmek istenen iletiyle, izlenimle, fiilen izlenen politika tutarlı olmayıp çelişkilidir.

\n

Sayın Başbakan RTEnin zaman zaman sert çıkışları ile Sayın Davutoğlunun çok sık yurtdışı gezileri demeçleriyle, kişilikli bir politika izlendiği, Türkiyenin lider ülke olarak en azından Ortadoğuda etkili olduğu imajı yaratmaya çalışılmaktadır. Gerçekte ABDnin Ortadoğuda sözcülüğü, sesyayarlığı yapılmakta; ancak oy hesapları ile içeriye farklı bir ileti (mesaj) verilmektedir.

\n

Olayları, gelişmeleri yorumlarken değerlendirirken, ABDnin amaçlarını, yöntemlerini, BOP ya da GOP olarak kısaca özetlenen, Büyük ya da Genişletilmiş Ortadoğu Projesinin esaslarını göz önünde tutmak gerekir.

\n

***

\n

ABDnin bir ülkeyi kontrol altına almak, istekleri doğrultusunda ülkeyi sürüklemek için kullandığı araçlar, verdiği öncelikler şöyle sıralanabilir: İlk öncelik, ilgili ülkede ABDye bağımlı, ABD etkisinde işadamları grubu, bürokratik kadrolar, medya, eğitim kurumları hatta sivil toplum örgütleri oluşturarak ülkeyi yönlendirmektir. Bir ülke bu şekilde denetim altına alınamadığında ilgili ülkenin silahlı kuvvetlerini harekete geçirerek, ABDnin beklentilerine uygun darbeler yaptırmak, darbeye uygun ortam hazırlamaktır. Doğrudan silahlı müdahale ancak üçüncü aşamada, ilk iki öncelik, deneme ya da aşama başarısız kaldığında söz konusu olmaktadır.

\n

Emperyal güçler, ABD bu bağlamda, bir ülkeye doğrudan silahlı müdahaleyi en son seçenek olarak görmektedir. Doğrudan silahlı müdahalenin maliyeti çok yüksektir. Kamu harcamalarını, kamu borçlarını arttırmaktadır. Ayrıca süper güç imajı da zedelenmektedir. Özellikle Vietnam, Afganistan deneyleri, ABDnin vurunca oturtamadığını göstermiş, gücü konusunda en azından kuşkuların doğmasına neden olmuştur. Silahlı müdahale insan hakları, demokrasi gibi söylemlere de ters düşmektedir. Yalnız gidilen ülkede değil, ABDnin iç kamuoyunda da cılız da olsa tepkiler doğurmaktadır. Dış askeri müdahalelerin bu gibi sakıncaları nedeniyle, sorunu ülkenin iç dinamikleriyle çözmek, taşeron kullanmak her açıdan daha avantajlı olmaktadır.

\n

***

\n

ABDnin kökü 1970li, belki de daha da eski yıllara uzanan GOP ya da BOP planının amacı, Kuzey Afrikadan Avrasyaya kadar uzanan bölgeyi, siyasal ve ekonomik açıdan ABDnin arka bahçesi haline getirmektir. Doğal olarak bu plan, demokratikleşme, insan haklarına saygı, söz konusu bölgenin dünya ekonomisiyle bütünleşmesi, sosyal ve siyasal reformların gerçekleştirilmesi, sosyal ve hukuki altyapı gibi sözcüklerle, amaçlarla süslenmekte, alalanmaktadır. Irak ve Afganistana yapılan askeri saldırıları, Arap Baharını, Suriye olayını, İrana karşı tutumu, BOP ya da GOP açısından değerlendirmek gerekir. İrdelendiğinde Arap Baharı ile Rusyayı çevreleyen ülkelerde gerçekleştirilmeye çalışılmış Turuncu Devrim(!) arasında büyük benzerlikler görülebilir.

\n

Türkiye fiilen, GOP ya da BOPun öngörüsü yönünde tavır almış, ABD politikalarını desteklemiş, konuşdedikleri zaman konuşmuş, ABDnin Ortadoğuda sesyayarlılığı görevini üstlenmiştir. Böyle bir politika kişilikli değil, olsa olsa uydu olma politikası olarak nitelendirilebilir.

\n

Bu bağlamda, Türkiye-İsrail ilişkilerini, one minute çıkışını da irdelemek gerekir. Görünürdeki Türkiye-İsrail uyuşmazlığı, halk arasındaki yaygın bir deyişle kayıkçı kavgasıdır. Amaç kavga eder gibi görünmek, iç kamuoyundan gelebilecek tepkileri önlemek, törpülemek, fiilen ABD eşgüdümünde alalanmış işbirliğini sürdürmektir.

\n

***

\n

Sayın Başbakan one minute demiş, İsraili katliamla suçlamış. Türkiye, Sayın Davutoğlu aracılığıyla İsraile beş maddelik bir ültimatom ya da öneri paketi vermiştir de, sonuç ne olmuştur? Gazze ablukası mı kalkmıştır? İsrail saldırılardan mı vazgeçmiştir? Mavi Marmara baskını nedeniyle resmen özür mü dilenmiştir? Külliyetli bir tazminat mı alınmıştır? İsrailin Doğu Akdenizdeki fiili kontrol egemenliği mi ortadan kaldırılmıştır? Bunların hiçbiri sağlanamadı, gerçekleştirilemedi. Sadece unutkanlığına güvenilerek kamuoyu yatıştırıldı.

\n

Türkiyenin gerçekçi, kişilikli bir dış politika izleyebilmesi için uyduluktan vazgeçmesi, vatandaşın büyük bir bölümünün de gerekli özveriyi göze alarak bağımsız politikayı desteklemesi gerekir. Gerisi görüntü olarak kalır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları