Öztin Akgüç

Dış İlişkilerde Güdüler

23 Eylül 2011 Cuma
\n

\n

Hemen her alanda asıl niyetinden, amacından farklı görüntü veren, farklı söylemi olan, asıl amacı gizleyen bir siyasal akımın, politikacı davranışının, dış politikadaki tutumuna da bir tanı koymak, görüntünün, söylemin ardındaki asıl amacı, niyeti kavramak gerekir. Daha açık bir deyişle İsraille yapılan söz düellosunun, ilişkileri gerginleştirmenin, Sayın Başbakanın gezi, ziyaret, sefer, fetih gibi değişik sözcüklerle de ifade edilen Mısır ve Kuzey Afrikaya gidişinin asıl amacını, beklentilerini irdelemek, olaylara doğru tanı koymaya çalışmak uygun olur.

\n

Gerçek amaç ne?

\n

Türkiyenin küresel bir aktör olduğunu mu göstermek; Ortadoğunun lider ülkesi olduğunu mu kanıtlamak; Yeni Osmanlı özlemini mi yaşama geçirmek; Ortadoğu ve Kuzey Afrikada oluşacak ya da oluşturulmak istenen düzenle Türkiyenin ilişkilerini mi geliştirmek; Arap Baharından yana tavır mı koymak; emperyal Batı ile çıkar birliği içinde mi hareket etmek; Sayın RTEnin karizmatik uluslararası hatta uluslarüstü bir lider olduğunu mu ortaya koymak; dış politikayı araç olarak kullanıp iç politikada gündem mi değiştirmek; dışta başarılı gözüküp olası bir cumhurbaşkanlığı adaylığı için prestij kazanmak mı? Bunlar ve benzeri olasılıklar söz konusu olabilir.

\n

Bir olayı irdelerken kimlerin desteklediğine, kimlerin yararına olduğuna bakmak gerekir. Sayın Başbakanın Mısır-Kuzey Afrika gezisi, Batı tarafından desteklendi, başarılı bulundu ve övüldü. Batının, ABD ve ABnin bu geziden, seferden nasıl nitelenirse nitelensin, bir yarar beklediği açıkça belli oldu.

\n

***

\n

Ortadoğu-Kuzey Afrikaya açılmak, Batılılar için yalnız doğalgaz, petrol yataklarını ele geçirmek yönünden değil pazarı ele geçirmek, çağdaş-liberal sömürgecilik uygulaması yönünden de önemlidir. AB, Avrupada ortak bir pazar oluşturmasına karşın, bu pazarın genişliği, hızlı bir büyüme için yeterli olmadığı görülmüştür. Yalnız AB sınırları içinde ticaret yaparak ekonomik sorunlar çözülemiyor, yeterli büyüme sağlanamıyor, durgunluk tehlikesi atlatılamıyor. ABD için dışa açılmak daha yaşamsaldır. ABD, büyük ölçüde dış tasarruflarla besleniyor. ABDnin kendi sınırlarına hapsolması, ABDnin çökmesini hızlandırır. ABD yaşamak için emperyal güç olmak zorundadır. Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarın genişletilmesi açısından cazip bölgelerdir. ABDnin Büyük Ortadoğu veya Genişletilmiş Ortadoğu Projesine, yalnız siyasal açıdan değil, asıl ekonomik açıdan bakmak gerekir. Proje bu bölgenin, bir anlamda ABD ekonomisi ile bütünleşmesini amaçlamakta, bunu sağlayacak kurumların oluşmasını da öngörmektedir. ABnin ve ABDnin sözcük yerinde ise bölge üzerinde gösteri ve iddiaları vardır. Son gelişmeler, çekişme yerine bölüşmenin hem ABD hem de AB için daha akıllıca olduğunu göstermektedir. Bu durum ekonomide dış politik yapıya benzetilebilir. İki firma arasında çekişme, boğaz kesen rekabet yerine anlaşarak, pazarı bölüşerek tekelci güç olarak hareket etmek stratejisi taraflarca daha akılcı bir davranıştır.

\n

***

\n

ABD, Irak ve Afganistan macerasından sonra dünyada tek süper güç olmadığını belki kavramış, BOP veya GOPu tek başına gerçekleştirmek yerine, AB ile birlikte hareket etmeyi uygun görmüştür. Arap Baharı’nın ardında hem ABD hem de ABnin olması rastlantısal da demokrasi sonucu da değildir.

\n

Demokrasi anlayışı, ülkelerin beklentilerine göre farklıdır. Örneğin Stalin, Potsdam konferansında Benim demokrasi anlayışım komünist idarelerin kurulmasıdırdiyebilmiştir. Batılıların Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri için demokrasi anlayışı, Batı ile yakın işbirliği içinde olan kapitalist düzeni benimsemiş siyasal partilerin iktidarda olmasıdır. Arap Baharına Batılıların demokrasi anlayışının bir aracı olarak bakabiliriz.

\n

Peki Türkiyenin, Sayın RTEnin bu süreçte rolü, işlevi nedir? Yabancı sermaye bir ülkeye giderken çoğu kez yerli ortak da arar. Yasal yönetimlerle ilgili sorunları çözmek, iyi ilişkiler kurmak, gittiği ülkede sempati toplayabilmek, uyum sağlamak için buna gerek duyulur. İşte Türkiyenin ve Sayın RTEnin bu süreçte işlevi, bu bölgeye egemen olmak isteyen güçlerin yerli ve küçük ortağı olmaktır.

\n

İsraille çekişme, İsraille gerginlik, tepki, iç politika ve İslam dünyasında Sayın RTEnin itibarını arttırma ve füze kalkanı ile ilgilidir. One Minutedenilmiştir ama arkası gelmemiş, tersine Gazze ablukası belki daha şiddetlenmiş, Mavi Marmara baskını yapılmış, özür, tazminat bir yana, İsrail, BMden kendini mazur gösterebilecek bir rapor çıkartabilmiştir. Bu durumda Sayın RTEnin prestij kaybına uğramaması için dik durması, sert davranması gerekmektedir. Aksi halde yaratılmış destan boşa gider, heba olur. Ayrıca, Malatyaya konulacak füze kalkanının da alalanması gerekmektedir. Türkiye-İsrail arasında savaş filan çıkmaz, gerginlik de zamanla tavsar, ara da bulunur ama füze kalkanı da Malatyada kalır.

\n

Olayları, emperyal güçlerin beklentileri, çıkarları açısından çözümlemeye çalışmak daha gerçekçi olur.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorun ve çözüm 20 Kasım 2024
DEM’e gülücükler 6 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları