Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Fahri Doktorun 'Riski'!
\n\n\n
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a verilen “fahri (onursal) doktora” ödülüne bir yenisi eklendi. Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçer, törenle Başbakan’a cüppesini giydirdi “diplomasını” verdi.
\n“Yurtta sulh, dünyada sulh” diyen Atatürk’ün adını taşıdığı üniversitenin, Erdoğan’a verdiği unvanın adı “uluslararası ilişkiler doktoru” olarak açıklandı. Erdoğan törendeki konuşmasında hükümetinin “uluslararası ilişkilerini” eleştirenleri şöyle yanıtladı:
\n“Bu eleştiriler son derece manidardır. Zira bu eleştiriler, işte o 1940 model dış politika anlayışının bir tezahürüdür. ‘Aman sorun çıkmasın’ diyerek, Türkiye’de çok uzun yıllar dış politikada adım dahi atılmamıştır. ‘Aman risk almayalım, aman hiç kimseyi ürkütmeyelim’ diyerek, Türkiye’nin dış politikada on yılları çarçur edilmiştir.
\nEkonomi bir risktir, siyaset bir risktir. Aslında hayat bir risktir. Risk almazsanız başarıyı yakalayamazsınız. Dış politikada tribünlerde kalmak, Türkiye’ye çok ağır bedeller ödetti.
\nTürkiye, tribünlerde kalabilecek bir ülke asla değildir. Türkiye, mutlaka ve mutlaka sahaya inmek, sahada kalmak zorunda olan bir ülkedir. Bunun riskleri olabilir, bunun geçiş süreçleri olabilir, zaman zaman sorunlar yaşanabilir.
\nAncak, ‘sorun çıkacak’ diyerek, Türkiye pısırık bir politikayı, geleceğe ağır faturaları olan bir politikayı bu saatten sonra idame ettiremez, ettirmeyecektir.
\nBugün ‘Akdeniz’de yardım gemisinin ne işi vardı’ diye soranlar, vurulan uçağımıza ‘orada ne işi vardı’ diye soranlar, sıfır sorunu pısırıklık, vurdumduymazlık acziyet olarak anlayanlar ne yazık ki 1940’ların dış politikasına takılıp kalmış olanlardır.
\nBugün Türkiye, statik dış politikadan dinamik dış politikaya geçmiştir. Türkiye’nin dünya ile arasındaki perde kalkmıştır, ufku genişlemiştir.”
\nHarika bir “doktora” savunması! Bu konuşma üniversitelerin “uluslararası ilişkiler bölümlerinde” ders olarak okutulmalı! Acaba bu bölümlerde okuyan bir öğrenci bir soruya böyle yanıt verseydi bırakın “diploma” almayı, acaba sınıfını geçebilir miydi?
\nDemek ki bundan böyle her yere burnumuzu sokup “risk (tehlike)” içinde yaşayacağız. Suriye ve İsrail ile tek dost ülke olan Türkiye, bu siyasa mantığına göre Marmara gemisi gibi nice olayla pek çok kişiyi öldürtecek, Suriye’deki gibi pilotları şehit edecek, İran’a yaptırımlar ile doğalgaz fiyatını patlatacak. Dost ülkeler düşman edilecek! Atatürk Üniversitesi Senatosu’nu da bu kararından dolayı canı gönülden kutlarız!
\n\n\nÇorum… Turizmin Başkenti…
\n\n\nDünya’daki ilk “imparatorluğu” Hititler Anadolu’da kurdular. Başkentleri Çorum’da bugünkü adı Boğazköy (Boğazkale) olan ilçemizdeki Hattuşa’dır.
\n“1000 Tanrılı Halk” da denilen Hititlerden önce aynı “yörede” yerli halk Hattiler yaşıyordu. “İmparatorluk” döneminde “yöreyi” Ankara çevresinden başlatarak Çankırı, Kastamonu, Amasya, Yozgat, Tokat, Sivas’a kadar genişletebiliriz.
\nHititlerin çeşitli tarihsel, kültürel, dinsel mirası, müzelerimizin başköşelerindedir. Bu miras, zaman zaman yabancı müzelerde de sergilenerek yöreye turist çekiliyor.
\n“Aşırı turist yığını” nedeniyle Efes’te ve Topkapı müzelerinde “randevulu ziyaretlere” geçileceğinden söz ediliyor. Oysa başta Çorum olmak üzere Hitit İmparatorluk yöreleri turizm planlamasında her nedense dışlanıyor.
\nHemen hemen her yıl Çorum’a çeşitli nedenlerle gidiyorum. Bu yıl Çorum’u daha gelişmiş, daha düzenli gördüm. Bu değişimde 2010’da bu ile vali atanan Nurullah Çakır’ın öncülüğünü kabul etmeliyiz.
\nÇakır, çeşitli kaymakamlıklardan sonra 2005 - 2007 yılları arasında Topkapı Sarayı Müze Müdürlüğü yaptı. Bu kültür olgusunu Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Akademisi Danışma Kurulu üyeliği ile pekiştirdi. Topkapı’dan önce “Güneşin Doğduğu Yer: Doğubeyazıt”, ilk valiğini Kastamonu’da yaparken “Ahşap Heykel” ve “Karabük Metal Heykel”, “Safranbolu Saat Kulesi ve Zamanölçerler” gibi çalıştaylar düzenledi.
\n“Bir müzeci” olan valinin desteğinde Müze Müdürü Dr. Önder İpek’in çalışması sonrasında ildeki üç müzeyi bu kez tanıyamadım. Çorum, Boğazköy, Alacahöyük müzeleri “depo” konumundan çıkarak “çağ” atlamışlardı.
\nTuristler için “Hitit Yürüyüş Yolları” ya da “Hitit-Çorum Mutfağı” gibi çok çekici turlar ve yayınları Türkçe ve İngilizce olarak hazırlamışlardı. Çorum’a yaklaşırken Hattuşa, Alacahöyük, Şapinuva ana yol ayrımında Berlin ve İstanbul’dan getirilen Hitit sfenkslerinin kopyaları dikilmişti. “Sfenksler” Çorum’un simgesi olmuştu.
\nHitit İmparatorluğu’nun giriş kapısındaki sfenkslerin yanı sıra karayolu boyunca turistleri, Çorumlu sanayicilerin kentin tarihini anlatan dev panoları karşılıyordu. Çorum artık “turizm başkenti” olma yolunda ilerliyor.
\nAma kentte yerli ve yabancı turistin gelmediğine daha doğrusu getirilmediğini gelenlere ise yeterince bilgi verilmediğine tanık oldum. Çorum’a gelen yabancı turist grubu İstanbul’dan Merzifon Askeri Havaalanı’na uçmak zorunda! Uçak gece saat 22.00’de İstanbul’dan kalkıyor. Bir saat sonra indiği alandan Çorum’a ulaşıp otelde turist yatağına uzandığında gece yarısını çoktan geçmiş oluyor. Yabancı, turizm yapmıyor, işkence çekiyor!
\nYapılacak temel iki iş var. Çorum’a havadan ve karadan ulaşım olanakları bir an önce geliştirilmelidir. Birincisi, başta İstanbul bağlantılı dış hat uçuşlarından bazıları Ankara Esenboğa Havaalanı’na aktarılmalıdır. Örneğin, günde Nev York’a üç sefer yapan THY bunlardan birini Ankara’ya yönlendirmelidir. Böylece İstanbul’da gecikmelere yol açan yoğun trafik de azaltılmış olur.
\nTHY, bu aybaşında önemli bir adım attı, Avrupa ve Ortadoğu’da 12 kente Ankara çıkışlı uçuşları devreye koydu. Uzakdoğu ve Amerika bağlantılı uçuşların bazıları da Ankara’ya yönlendirilirse “Hitit İmparatorluğu” topraklarında yaşayan otelci, lokantacı, otobüsçü, taksici, hatıra eşya satıcısı gönence kavuşur.
\nTuristler önce Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde Hattilerin ve Hititlerin görkemli mirası ile tanışır, sonra karayolu ya da demiryoluyla Çorum’a insani bir saatte ulaşır.
\nDemiryollarına da önemli görev düşüyor. Öğrendiğim kadarı ile Ankara-Yozgat-Sivas demiryolu hattı yapılıyormuş. Ankara-Çorum-Samsun hattı da planlanmış. Bu hatlar bir an önce tamamlanır, hızlı tren hizmete konulursa bugün Türkiye’nin geri kalmış Hitit İmparatorluk yöresi, turizmle ekonomik olarak canlanır.
\nKültür ve Turizm ile Ulaştırma bakanlıklarını, milletvekillerini, yerel belediyeleri, turizmcileri, yerel sanayi ve ticaret odalarını önemli işbirliği bekliyor.
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!