Kalpteki yara iyileşir sanırsın, ama...

19 Kasım 2014 Çarşamba

Küçükken çoğumuza yaptığın bir hata sonrasında karşındakinden özür dilemek tembihlenmiştir…

Özür Dilerim… Bu iki kelime çok şey anlatır insana… Pişmanlık, utanma, ders çıkarma, aynı hatayı bir daha yapmamaya çalışma vs.

Bu ara ne çok özür diliyoruz aslında. Özür dileyince karşımızdakine verdiğimiz hasarın şıp diye yok olacağını sanıyoruz…

Ne kötü bir yanılgı…

Bazen öyle şeyler yapıyoruz ki, istediğimiz kadar özür dileyelim verilen hasar tamir edilmiyor…

İftira atıyoruz, insan öldürüyoruz, zeytin ağaçlarını kesiyoruz… Sonra da “Pardon” diyoruz. Ben böyle olsun istememiştim…

Kırılan kalbi, giden canı, kesilen ağacı “Pardon” ile eski haline çeviremezsiniz.

O kalp kırıldı bir kere… İstediğin kadar yapıştır tamir edemezsin. Yara izi gibi. Düşersin dizin parçalanır, kanar, kabuk bağlar, sızlar… İyileşir gibi görünür aslında. Kanaması geçer, kabuğu düşer. Sanki yeni deri çıkar altından. Unutur gibi olursun. Bir süre sonra bazen tesadüfen dikkatli baktığında dizinin üstünde beyaz bir leke görürsün; Yara İzi… Ve o düştüğün gün gelir aklına… Dizinin ne çok acıdığı, nasıl kanadığı, sızladığı içinin…

İşte kalpteki yara da aynen böyledir, iyileşti sanırsın ama o leke hep kalır…

Bir insan öldü mü bir kere dönüşü yok bu hayata. Ölüm hep acı. Derler ya vay gidenin haline diye. Bence öyle değil, “Vay, kalanın haline” …

Giden gitti… Ölümden sonrasını anca ölünce göreceğiz biz.

İnananlar için Allah’ın emri, inanmayan için toprak… Hayattaki salt gerçek.

Peki ya öldürüldüyse insan… Belki de bir zamanlar bu hayatta en sevdiği tarafından. Bir iftira uğruna, namusunu temizlemek için, kıskançlıkla… Belki de hiç tanımadığı biri öldürdü onu. Sadece yan baktığı, aynı takımı tutmadığı, aynı şeye inanmadığı için ya da arkasından kornaya bastığından… Ne çabuk ölüyoruz; Pardon, aslında ne kolay öldürüyoruz…

“Bir anlık öfkeydi, Özür Dilerim…” Getirdi mi bu cümle o gideni geri… İyileştirdi mi geride kalanları…

Öldürme işine sanki haklılık kazandırmak için söylenmiş bir söz geldi aklıma;

“Ölende mi suç, öldürende mi?”

Şimdi diyeceksiniz ki, “E Özge, bazıları diri diri yanmayı bile hak ediyor”

Peki dostum, ben de şunu sorayım sana “İçin serinleyecek mi o kötü insan diri diri yandığında”

Bir insan öldürüldüğünde ve bir ağaç kesildiğinde işe yaramaz özür dilemek.

Son pişmanlık neye yarar kesilen hele de zeytin ağacı ise…

Aynı bir insanı öldürmek gibi… Dünyanın en zor yetişen yavrusu hiç kuşkusuz insan… Bin bir emekle, ter ile, bazen gözyaşı ve gülümseme ile büyüyen insan, evlat…

Dünyanın en zor yetişen, iyi yetiştiğinde berekete bereket katan, dalı barışın simgesi; Zeytin Ağacı…

Zararın neresinden dönülürse, kar diyemeyeceğimiz şeyler yapıyoruz bu hayatta.

Kalp kırıyoruz, bir insan öldürüyoruz, zeytin ağacı kesiyoruz… Sonra da dönüp özür diliyoruz…

Kırılan kalbi, giden canı, kesilen ağacı bir “Pardon” ile eski haline getiremeyiz…

Özür dilemek önemli bir şey elbette… Ama daha önemlisi bu iki kelimenin yetmediği hataları yapmamak…

Çok geç olmadan…

Pardon!!!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları