"Biz O TARZ çocuk almıyoruz!"

04 Kasım 2014 Salı

Geçen hafta Antalya’da yaşanan olayla ilgili çok tepki geldi…
Antalya'da yüzde 30 bedensel engeli bulunan ve özel eğitim verilmesi gereken Piri Reis İlkokulu 2'nci sınıf öğrenci Selen Sargın ile ilgili bu haber…
İlk yapılan haberde, Selen engelinden dolayı sınıfın arka sırasında oturtulmuştu… Olay duyulunca okul yönetimi ve sınıf öğretmeni konuya el atmış ve Selen ön sıralarda oturtulmuştu…
Tabi bunun yapılması için haber vs çıkması da gerekmiyordu o ayrı…
Neyse, sonrasında Selen ile aynı sınıfta okuyan arkadaşlarının aileleri Selen’e yapılan bu “kayırma” sonrası olayı protesto eder gibi evlatlarını okula göndermediler…
Bi nevi tehdit…  “Sınıfta engelli bir öğrenci varsa, biz yokuz… Hadi bakalım, hodri meydan”
Sosyal medyada patladı tabi bu olay… Kınayanlar, eleştirenler, “yok artık bu kadar da olmaz” diyenler, bu olayın altında mutlaka bir bit yeniği arayanlar…
Biz çok duyarlı bir toplumuz ya, yakıştıramadık kendimize…
Yakıştırınız Sevgili Toplum… Biz böyleyiz çünkü… Başka konularda olduğu gibi “engelli” olma konusunda da “Bize dokunmayan bin yaşasın” diyoruz…
Neden mi?  Çünkü, Korkuyoruz..
Doğum yapanlar, hamileler duymuştur belki… Ben çok duymuştum…
Özellikle hamileyken “sakat, garip şekilde doğmuş, engelli”  bebeklere çok bakmayın derler…
Neden? Çünkü, sizin de öyle olur… Bayılırız bu hurafelere… Çok üzülür ve belki tiksinirsek Allah bizi cezalandırır ve karnımızdaki yavrumuz öyle doğar… Tövbe!
Aynı mantık… Korkuyoruz… Çünkü, bilmiyoruz ve öğrenmek dahi istemiyoruz…
Ben İstanbul’da Beylikdüzü’nde oturuyorum ve bu ilçede 20’den fazla rehabilitasyon merkezi var… Her birinde en az 100 çocuk… Sadece İstanbul’dan söz ettiğimizde ne çok merkez ve ne kadar çok “özel gereksinimli” çocuk,bebek…
Cuma bu haber çıktığında ben Ankara’da Dağhan’ın eğitim merkezindeydim… Oradaki eğitmenlerle haberi paylaştığımda “Hah, işte bir tane daha” dediler sadece…
Çünkü sevgili dostlar, Selen kuzusunun yaşadığı bu durum basına yansıyan ama Türkiye’de hemen her “özel gereksinimli” evladın ve ailesinin başına gelenden sadece biri…
İlkokulların birçoğunda “Özel Alt Sınıf”lar var… Orada durumlarına göre 5-8 arası öğrenci bulunuyor… Okula gitmek, bağımsız beceri kazanmak vs için harika elbet. Ama biliyor musunuz, diğer öğrencilerle teneffüsse çıkılmıyor çoğu zaman…  Kaynaşmasınlar çok diye…
Evet, engel durumuna göre az sayıda özel okullar var… Ana sınıfından, iş lisesine kadar… Burada çocuklar, zanaat sahibi olabiliyor ve hayata kazandırılıyor, tabi işe alan olursa…
 Ama biliyor musunuz bu okullarda özel eğitim öğretmeni sayısı çok az… Farklı branşlarda (örneğin seramik, fen gibi), pedagojik formasyon almamış, ama atanan, sözleşmeli giren, işe ihtiyacı olan ve ne yapacağını da pek bilemeyen birçok öğretmen var…  
Bir de Selen gibi “kaynaştırma” öğrencileri var… Eğitilebilir, belki daha yavaş ama öğrenebilir, sınıftaki “normal gelişim” gösteren arkadaşlarını örnek alabilir, kendi ayakları üzerinde durabilir kaynaştırma öğrencileri…
İlk iki örnek için sıkıntı yok, ama konu “kaynaştırma” olunca kıyamet kopuyor…
Ne demiş Selen’nin sınıfındaki veliler “Çocuklarımız korkuyor”
Neden?
Çünkü, biz korkuyoruz… Çocuklarımız bizim aynamız… Bizim davranış şeklimiz, alışkanlıklarımızı direkt kopya ediyorlar…
Ne kadar gülümsesek de gözlerimizdeki kaygıyı hemen emiveriyorlar…
“Özel gereksinimli” çocukların ailelerine sorulan ilk soru şudur daima “Saldırır mı? Zarar verir mi? Isırır mı?”
Okulda birbiriyle kavga etmeyen, saçını çekmeyen, dalaşmayan, birbirini ısırmayan çok az öğrenci vardır herhalde… Böyle bir durumda uyarılırlar, ailesi “Ah ah, çok yaramaz bizim çocuk” der… Öğretmen “kıpır, kıpır hiç yerinde durmuyor” diye şikayet eder…  Ama bunu kaynaştırma öğrencisi yapsa “Saldırgan, zarar verici, korkutucu” olur…
Hadi bakalım, batıralım şimdi iğneyi kendimize…  Var mısınız?
Kim ister, yavrusu engelli doğsun, sıkıntı çeksin, hayatı hep mücadele içinde geçsin…
Elbette kimse… Ben eminim kendi içlerinde o veliler de üzülüyor… Onlar da evlat sahibi…
Ama tek sorun korku… Duymak, bilmek, görmek istemiyoruz…
Dağhan’a geçen sene anaokulu ararken bir okuldaki görevli bana şunu demişti…
“Biz O TARZ çocuk almıyoruz!!!”
O hanımefendinin deyimiyle, O TARZ çocuklar sadece özel alt sınıflarda olsun ya da özel okullarda… İyi olsunlar elbet ama bizden de uzak… Görmeyelim, duymayalım, bilmeyelim…
Maazallah bizim de başımıza gelir…
Sabah gazetesinin başlığı “Selen Sınıfta Yalnız Kaldı” idi…
Hayır, değiştirelim başlığı…
“SELEN’NİN SINIFI ÇOK KALABALIK, SIRA YETMİYOR” 

iletisim@ozgeuzun.com.tr   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları