Özdemir İnce

Vakıflar belası

24 Eylül 2021 Cuma

“Vakıf” lafını duyduğum zaman tüylerim diken diken oluyor, sırtımı hemen duvara dayıyorum. “Vakıf”ın belalı, kuşku uyandırıcı, fesat yuvası, amacı gizli, casusumtırak ve masonik bir imgesi vardır kafamda. Özellikle de uluslararası planda çalışan Alman ve ABD vakıfları... Parayı Verdi Düdüğü Çaldı; Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları, Yeni Soğuk Savaş türünden kitapları okuyanlar ne dediğimi kolayca anlarlar. 

Ha gizli servis ha bu vakıflar: Arap Baharı’nın içinde, Renkli Devrimler’in içinde bunlar vardır.

Devletin henüz kamu hizmeti görevini yükümlülük olarak yüklenmediği ilkel devletlerde ortaya çıkmıştır özel vakıflar. Çağdaş sosyal devletlerde vakıfların aslında gereği yoktur. Günümüzde çoğu, komisyoncu ve taşeron gibidirler; devlet ve belediye hazinesini soyan “muzic mahluklar”dır.

Selçuklu ve Osmanlı’nın sırtında bir kene gibidir vakıflar. Günümüzde ise “dinci vakıflar” devlet ve belediyelerin kesesinden ihya olurlar. Oysa sözlük tanımlarına göre çok ulvi ve meleksi yardım kuruluşlarıdır, cennetlik hayır kurumlarıdır, devletin yanında kamu hizmeti görürler (!)

“Vakıf (Fondation, Foundation) denen şeyin en yalın sözlük tanımı şöyle: ‘Gerçek ve tüzelkişi veya kişilerin, belirli bir mülk ve hakla belirli ve sürekli bir amaca tahsis edilmesi ile oluşan müessesedir. Geleneksel olarak bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmi bir yolla ayrılarak bir kimse tarafından bırakılan mülk veya paraya ‘vakfiye’ denir. Bu geleneksel yapının kurumsallaşması Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile olmuştur. Anayasaya göre ‘Dernekler ve vakıflar kendi konu ve amaçları dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyemezler.’ Yani belirli bir amaç için kurulur ve bunun dışında etkinlik gösteremezler. Türkiye’de vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenirler.”

***

“Vakıf”ın ne olduğunu öğrenmek isterseniz, yukardaki suyuna tirit bilgilerle karşılaşırsınız ama işin aslını öğrenmek istiyorsanız Selçuklu ve Osmanlı’ya da gitmeniz gerekir. O zaman öğrenirsiniz ki vakıflar için vakfedilen para, mal ve mülk devlet hazinesinden yapılan hırsızlık, soygun ve dalavereye dayanmaktadır. Bu gerçeği öğrenmek niyetiniz ciddi ise o zaman Mustafa Akdağ’ın Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi’ni (Son baskı: YKY) okuyacaksınız. Sabırsız iseniz hemen “İçtimai Düzenin Soysuzlaşması” (s.36) ve ardından “Kamu Hayır İşleri Ödentileri (Hazineden Vakıflara Aktarmalar)” (s.580) bölümünden başlarsınız. Başlarsınız ve günümüzde el üzerinde tutulan vakıflar ile Selçuklu ve Osmanlı döneminin hayır işlerinin (!) aslında devlet hazinesinin soyulmasına dayandığını öğrenirsiniz.

Bu gerçeği, Prof. Dr. Mustafa Akdağ’ı keşfettiğim 70’li yıllardan bu yana biliyordum ama bir küçük araştırma yapayım dedim, hiçbiri Selçuklu ve Osmanlı dönenimde vakfedilen mal ve mülkün nasıl edinildiğinden söz etmiyordu. Özellikle de mürteci kalemler dinsel tütsülü yazılar yazmışlardı. Vakıfların bir tür para aklama yöntemi olarak ortaya çıkmış olduğu gerçeğini es geçiyorlardı. Vakıflar sanki iyilik (inayet, kayra) melekleriydi. 

***

5 Eylül 2021 tarihli Cumhuriyet gazetemizin birinci sayfa manşeti (Dinci Vakıflara Özel Yönetmelik), AKP döneminde çoğalan ve palazlanan vakıflar konusunda duyduğum kuşku ve kaygıyı güçlendirmektedir: Bu vakıfların kaynağında vakfedilen yeterli bir para, mal ve mülk bulunmamaktadır. Kurulduktan sonra para ve gelir toplayan, devlet ve belediye hazinesinden geçinen asri vakıflardır bunlar. Gelelim Cumhuriyet gazetemizdeki Sefa Uyar imzalı habere:

“Vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu yararına çalışan derneklere ait üniversite yurtları için Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) kurum açma izni ve çalışma ruhsatı alma şartı kaldırıldı. Yeni yönetmeliği, ‘adrese teslim şartlar’ olarak nitelendiren Eğitim-İş Genel Özlük ve Hukuk Sekreteri Orhan Yıldırım, yeni yönetmeliğin, ‘büyükşehir belediyelerinin el değiştirmesiyle kaynak aktarımı kesilen ve mali olarak zor duruma düşen dernek ve vakıflara, AKP iktidarının can simidi olmaya çalışması’ olarak değerlendirilebileceğini kaydetti.”

***

Dinci vakıfların kasasında yeterli bir kaynak bulunmamakta, tamamı AKP belediyeleri ve hükümeti tarafından “paralı asker” gibi Cumhuriyeti yıkma programı amacı içinde kullanıldı ve kullanılmaktadır.

İşte bu nedenle, bu konuda donanımlı kalemleri imeceye davet ediyorum!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları