Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ürdün prensi evlendi
Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın kızı Prenses İman, Yunan asıllı Venezüella doğumlu Alexander Thermioti ile evlendi. Oğlu Veliaht Prens Hüseyin bin Abdullah da Suudi Arabistan’dan, hanedana yakın Racva esl Seyf ile dünya evine. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
Kral ailesiyle ilgili bu iki mutlu haberi yazının girişinde kayda geçtikten sonra gelişme bölümünde, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Çöl Kraliçesi Gertrude Bell’in (İngiliz yazar, arkeolog, kâşif, haritacı ve siyasi memur yani ajan) kurduğu krallığı yöneten ailenin şeceresine bakacağız. Sonuç bölümünde ise zurna zırt diyecek.
Haşimiler, X. yüzyıldan XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar (1924) Mekke’nin yönetimini elinde bulunduran emirlerle I. Dünya Savaşı’ndan sonra bir müddet Hicaz, Suriye, Irak ve halen Ürdün’de hüküm süren kralların mensup olduğu ailenin adıdır. Bu ülkelerdeki devletler Haşimi Krallığı adıyla tanınmıştır. Aile adını Hz. Peygamber’in büyük dedesi Haşim b. Abdümenaf’tan almıştır.
Buna göre Ürdün Kralı Hüseyin ve onun erkek ve kız çocukları Hz. Muhammed’in soyundan gelmektedir. Bu akrabalık ilişkisinin tartışılacak bir yanı yok! Şimdi geldik Vehbi’nin kerrakesine: Hz. Muhammed’in soyundan gelen bir Müslüman prenses nasıl olur da bir Yunan gâvuruyla evlenir? Herif evlenmeden sünnet olmuş mu? Gerçekte, Müslüman bir kadının bir kâfirle evlenmesi, icma ile haramdır. “Müşrik erkeklerle -iman etmedikçe- onlara mümin kadınları nikâhlamayın.” (Bakara 221)
Bunlar işin mahrem tarafı, herifin sünnet olup olmadığını bilemeyiz. Ama her yerde fotoğrafı var. Hz. Muhammed’in soyundan gelen prenses hanım başını örtmüyor. Bu nasıl olmakta? Diyanet bu soruya bir cevap verse!
İkinci husus: 2 Haziran 2023 tarihli Hürriyet gazetesinin birinci sayfasında gördüm: Damat Prens Hüseyin bin Abdullah ile babası Ürdün Kralı 2. Abdullah gayrimüslimler gibi giyinmiş, başlarında da geleneksel “ikâl” halkalı “şumağ”lar var. Damadın sağında dalgalı saçları omuzlarına dökülmüş Suudi Arabistanlı gelin hanım, onun yanında da gene başı açık kaynana, Ürdün kraliçesi Raina Hanım... Bu nasıl olur kardeş, Hz. Muhammed’in soyundan gelen kadınlar nasıl olur da kâfirler gibi başörtüsüz gezer de türbanlanmaz?
Gene aynı şekilde Fas Kralı VI. Muhammed’in ailesinin kadınları da Avrupalı kâfir kadınlar gibi açık baş... Dedikodu mu bilemem ama Suudi prensesleri denize ya da havuza bikini ile girmekteymiş...
Acaba Başyüce R.T. Erdoğan “başörtüsü” dediği İslamcı türbanı bu nedenle mi anayasamıza sokmak istiyor? Ancak anayasanın anlamı ve işlevi bağlamında saçma bir inat. Anayasa bilginleri gülerler buna. Anayasaya sokar ya da sokmaz bu ülke hukukçularının savaş alanı. Benim iddiam başka: Kuran’da kadınların başlarını örtmesini buyuran herhangi bir ayet yok. Nur (24) Suresi 31. ayet, Arap kadınlarının o dönemde çıplak olan göğüslerini başlarındaki örtüyle örtmesini buyuruyor. O örtü şimdi bile çöl insanlarının tamamının başında var. Dinle ilgili değil. Şimdi kadınların çoğu sutyen kullanıyor. Plajlar dışında çıplak göğüsle gezen kadın yok.
Burada gevezeliği bırakıp bilmem kaçıncı kez beş dilde Nur suresi 31. ayeti aktaracağım:
Diyanet İşleri Başkanlığı çevirisi:
“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar.”
Ama dikkat: Çöl iklimi dolayısıyla, İslamdan binlerce yıl önce de o başörtüsü erkek, kadın, çoluk çocuk herkesin başında vardı. İslamla ilgisi yok!
Yabancı dillerdeki çevirileri:
İtalyanca:
“E di alle credenti che abbassino gli sguardi e custodiscano le loro vergogne e non mostrino troppo le loro parti belle, eccetto quel che di fuori appare, e si coprano i seni d’un velo e non mostrino le loro parti belle altro che...” (il Corano, Çev: Alessandro Bausani, Fabbri Editori, 1997; Rizzoli Editori, 1999.)
Arapça ve İslam bilgisiyle saygınlık kazanmış olan A. Bausani ayeti “...e si coprano i seni d’un velo..” bölümünü “... ve memelerini bir örtü ile kapatsınlar...” şeklinde çevirmiş.
İngilizce:
“Tell the believing women to lower their eyes, guard their private part... and cover their bosoms with their veils...” (24:31. Ahmed Ali, Princeton University Press.)
Fransızca:
“Dis aux croyantes: de rabattre leurs voiles sur leurs poitrines.” (Sourate XXXIV, La Lumière, 31. verset.)
Ve Arapçası:
“Ve kul lil mu’minâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne, ve lâ yubdîne zînetehunneillâ mâ zahera minhâ, vel yadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne...”
Türbanı anayasaya madde olarak koyacakmış. La havle ve la kuvvete illa billâhil aliyyil azim
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!