Özdemir İnce

Tek yön laik Cumhuriyettir

03 Eylül 2023 Pazar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Harp Okulu Diploma ve Sancak Devir Töreni’nde “Milletimizi karşılaştığı onca badireye ve ihanete rağmen asırlardır ayakta tutan vasfı birliğine, beraberliğine ve kardeşliğine sahip çıkmasıdır. Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü vesile kılmak suretiyle 85 milyon olarak büyük bir kucaklaşmayı gerçekleştirelim istiyorum. Her konuda aynı düşünmesek, aynı görüşleri paylaşmasak dahi, aynı yöne bakmayı başarabilmeliyiz. Kökenimiz, hayat tarzımız, ideolojilerimiz farklı olsa da Türkiye olarak özellikle ortak paydada buluşabilmeliyiz. Ayrılıklarımızı derinleştirmek yerine, müştereklerimizi çoğaltabilmeliyiz” demiş.

Çok güzel! Pekâlâ! Aliyyülâlâ!

Ama öyle değil! Temenni başka, talimat başka, malumat başka, dilin mantığı başka! İsterseniz konuşmanın şu bölümünü akılla irdeleyelim:

“Her konuda aynı düşünmesek, aynı görüşleri paylaşmasak dahi, aynı yöne bakmayı başarabilmeliyiz.”

Bu bir temennidir, dilektir. Ancak bir ham hayaldir. Ve ancak düşman işgaline karşı, bir Kurtuluş Savaşı’nda sınırlı bir ideal buluşması olabilir ama kurtuluş tamamlanınca çıngar çıkar. Tıpkı Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kurulan Cumhuriyete İslamcıların düşman olması gibi.

“Kökenimiz, hayat tarzımız, ideolojilerimiz farklı olsa da Türkiye olarak özellikle ortak paydada buluşabilmeliyiz. Ayrılıklarımızı derinleştirmek yerine, müştereklerimizi çoğaltabilmeliyiz”

Bu da çok güzel! Pekâlâ! Aliyyülâlâ!

Ancak böyle bir temenni ırkçı ve kökten dinci, mezhepçi, tarikatçı bir yönetimde gerçekleşemez. Farklı kökenli, yaşam tarzı farklı, ideolojileri farklı bir toplum ancak laik (yani dinsiz) ve demokratik bir Cumhuriyette mümkün olabilir. Tek adamın Başyücelik yönetiminde böyle bir şey ancak ham hayaldir, gerçekleşmesi mümkün değildir. Toplumun tamamını simgeleyen devlet ile bireysel din, laik ve demokratik bir Cumhuriyet devletinde birleşik değildir.

“Milletimizi karşılaştığı onca badireye ve ihanete rağmen asırlardır ayakta tutan vasfı birliğine, beraberliğine ve kardeşliğine sahip çıkmasıdır.”

Bu iddia da doğru değil! Bu konuşmanın yapıldığı gün milletimizin bir adı vardır. O da “Türk milleti”dir. Selçuklu döneminde, Osmanlı döneminde bir Türk milleti yoktu. Gazneli, Selçuklu, Osmanlı ve Karamanlı hanedanları vardı. Yani Türkler bir millet değil, kendilerini yöneten hanedanın adıyla anılan bir halk yığışımı idi.

Uzun sözün kısası, R.T. Erdoğan’ın konuşmasının yazımıza aktardığımız bölümü gerçeklerle çelişen bir varsayımdan ibarettir. Ciddiye alınamaz. Ayrıca Türkiye’nin 29 Ekim 1923’ten bu yana var olan “ortak payda”sından yani Cumhuriyetten habersiz olması da asla bağışlanamaz. Ancak 22 yıllık iktidarı boyunca bu ortak paydayı yok etmekten başka bir şey yapmayan rejimden daha başka bir şey beklemek de saflık olur.

Siz, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı ayaklar altına alacaksınız, TBMM’yi işlevsiz kılıp emekli edeceksiniz, Cumhuriyetin laik Diyanet İşleri Başkanlığı’nı hilafetin fetva makinesi şeyhülislamlığa dönüştüreceksiniz, Cumhuriyet devletinin Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay’ını kişiselleştirip “Tay” haline getireceksiniz, anayasanın 174. maddesinin koruması altında olan Devrim Yasalarını iğdiş edeceksiniz, Milli Eğitim’i İslam şeriatının emrine vereceksiniz, Cumhuriyetin laik ekonomisini İslamın naslarına teslim edip ekonomiyi iflas ettireceksiniz, sizden cesaret alan mahalle cadıları, mahalle külhanları, kadınlarımızı taciz edecek, 3-4 yaşındaki çocuklarımızın aklını mühürleyeceksiniz, yoksul halkımız neredeyse Muhteşem Süleyman zamanındaki gibi mal gibi otlayacak ve siz 85 milyona dönüp “Benimle kucaklaşın, benim baktığım yere bakın!” diyeceksiniz. Önce Cumhuriyeti boğmaktan vazgeçiniz, en geç 29 Ekim 2023 günü Cumhuriyetten özür dileyiniz! Şimdilik bu kadar! Ama tutmadığınız yemini anımsatmakta yarar var!

“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları