Özdemir İnce

Sorumluluk

16 Nisan 2024 Salı

Bu yazıyı seçimden önce 26 Mart günü yayımlamayı düşünüyordum. Ama seçimden sonra yayımlanınca anlam daha da mayalanıyor. Okuyalım:

“Her koyun kendi bacağından asılır” atasözünün TDK sözlüğünde anlamı nedir?

Cevap: Herkes kendi davranış ve eylemlerinden sorumludur, herkes kendi hatasının bedelini öder, herkes kendi hatasının cezasını çeker.

“Beni sokmayan yılan bin yaşasın!” atasözünün TDK sözlüğünde anlamı nedir?

Cevap: Kendisine zarar vermedikçe başkalarına zarar veren eylem ve olguları umursamamak.

Aklım erdi ereli bu bencilik ve sorumsuzluk ifade eden iki ahlaksız atasözüne cin ifrit olurum. “Her koyunun (insanın) asıldığı bacak benim bacağımdır” derim. “Kimseyi sokmayan yılan bin yaşasın” derim.

Bu yazıda falancaya göre sorumluluk şudur, filancaya göre budur demeyeceğim. İnsanların çoğu pek farkında değildir ama bir özgür insan bütün insanlardan, insanlıktan sorumludur. Özgürlüğün maddi ve manevi bedeli her şeye ve herkese karşı sorumluluktur. Kimse “Ben kendimce yaşarım!” demek özgürlüğüne sahip değildir. Çünkü insan yalnız yaşayamaz, başka insanlara mecburdur, aynı pranga zinciri insanları birbirine bağlar. Dolayısıyla onlarla birlikte insan olur. Bizim Mersin’in Demirışık köyünden Göde Omar’a sorsan, komşuluk hukukundan, komşuluk hakkından söz eder.

Sözü her türlü oylamalı seçime ve atılan oylara getirmek istiyorum. Attığınız oy komşunuzun zararına ise ne yapacaksınız? Bu soruya bir başka soruyla cevap verebilirsiniz: “Oy benim oyum değil mi, dilediğim şekilde kullanırım!” Aklı başında bir insansanız böyle budala budala konuşmazsınız. Oyunuz size ait olduğu kadar ait olduğunuz sınıfa, çıkar grubuna aittir. Bir işsiz, bir işçi, bir emekçi köylü bir tuzu kuru ihale cambazı gibi oy kullanamaz.

En tipik, en bilinen seçmen olarak sözü emeklilere ve alışkanlık olarak AKP’ye oy verenlere getirmek istiyorum. Oy verirken ne düşünüyorlar ya da neden AKP’ye oy veriyorlar? Verdikleri oy (belki) kendi yararlarına ama ülkenin zararına ise ne olacak? Neler olduğunu 22 yıllık AKP iktidarının ülkeyi ve ülke insanını nasıl yoksullaştırarak yozlaştırdığını görerek anlayabiliriz.

Öbür dünya hesabıyla bu dünya hakkında karar vermek akılsızlığa yem olmaktan başka bir şey değildir. Öbür dünya hesabı bireysel ve bencil bir tavırdır ve bu düşünce tarzında başkasına, komşuya yer yoktur. Yani “Her koyun kendi bacağından asılır ve beni sokmayan yılan bin yaşasın” durumudur.

Oy verirken kendisinden başkasını düşünmemek insanı toplumdan izole edip uzaklaştırır. “Her koyun kendi bacağından asılır” sorumsuzluğu, çelişki olarak insanı koyunlaştırır.

Zurnanın zırt dediği yere geldik! AKP’nin, RTE’nin 2002 yılından bu yana iktidarda kalmasının kuşkusuz bir “sebep olan”ı vardır. Sorumlu, AKP ve RTE’ye oy veren seçmen insanlardır. Sakın, kimse bana bu insanların özgür iradeleleri ile seçim yapıp oy verdiklerini söylemesin! Hükümetler, hükümet ettikleri ülkenin insanlarını korumak ve mutlu etmek zorundadır. Hükümet ve insanlar “bu dünya”nın ortak üyeleridir. Seçmen insanlar kendilerini en iyi koruyacak, en iyi yaşatacak, en iyi okutacak, en iyi karnını doyuracak olana oy vermek zorundadır. Bu zorunluluk sadece “ben”e değil “bize, hepimize” karşı zorunluluk ve sorumluluktur. Bu ortak sorumluluk ve zorunluluğa katılmama özgürlüğüne iktidar partisinin resmi üyeleri sahiptir. Üye olmayan, bağımsız bireylerin hiçbir partiye karşı sorumluluk ve zorunluluğu yoktur.

Şimdi işin püf noktasına geldik: Bağımsız, partisiz seçmen vatandaşlar ne yapacak? Onlar çarşıdan alışveriş yaparmış gibi oy verecek ama başkalarını da hesaba katarak yapacak bu işi. Bu işin dinle, kitapla, Allah’la, peygamberle ilgisi ve ilişkisi yoktur. İktidar partisi AKP ne Allah’ın ne de peygamberin partisidir.

İşi somuta getirelim artık: Türkiye Cumhuriyeti’nin işçi, memur seçmenleri, işçi ve memur emeklileri daha genel olarak emeklerini para karşılığı satan emekçileri oylarını kime verecek? Daha önce de dediğim gibi seçmen seçmendir, “tartaftar” değildir, bir takımın taraftarı değildir. Yani Galatasaray, Adana Demirspor ya da Rizespor gibi. İnsan, karısından, sevgilisinden, memleketinden, işinden, vatandaşlıktan ayrılabilir ama tuttuğu takımdan vazgeçemez. Seçmen vefasız olmak, oynak olmak zorundadır. Oy verirken kendi haline ve haldaşlarına ihanet etmemelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları