Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sorumluluk
Bu yazıyı seçimden önce
26 Mart günü yayımlamayı
düşünüyordum. Ama seçimden
sonra yayımlanınca anlam daha da
mayalanıyor. Okuyalım:
“Her koyun kendi bacağından
asılır” atasözünün TDK sözlüğünde
anlamı nedir?
Cevap: Herkes kendi davranış ve
eylemlerinden sorumludur, herkes
kendi hatasının bedelini öder, herkes
kendi hatasının cezasını çeker.
“Beni sokmayan yılan bin
yaşasın!” atasözünün TDK
sözlüğünde anlamı nedir?
Cevap: Kendisine zarar vermedikçe
başkalarına zarar veren eylem ve
olguları umursamamak.
Aklım erdi ereli bu bencilik ve
sorumsuzluk ifade eden iki ahlaksız
atasözüne cin ifrit olurum. “Her
koyunun (insanın) asıldığı bacak
benim bacağımdır” derim. “Kimseyi
sokmayan yılan bin yaşasın” derim.
Bu yazıda falancaya göre sorumluluk
şudur, filancaya göre budur
demeyeceğim. İnsanların çoğu pek
farkında değildir ama bir özgür insan
bütün insanlardan, insanlıktan
sorumludur. Özgürlüğün maddi ve
manevi bedeli her şeye ve herkese
karşı sorumluluktur. Kimse “Ben
kendimce yaşarım!” demek
özgürlüğüne sahip değildir. Çünkü
insan yalnız yaşayamaz, başka
insanlara mecburdur, aynı pranga
zinciri insanları birbirine bağlar.
Dolayısıyla onlarla birlikte insan olur.
Bizim Mersin’in Demirışık köyünden
Göde Omar’a sorsan, komşuluk
hukukundan, komşuluk hakkından söz
eder.
Sözü her türlü oylamalı seçime ve atılan oylara getirmek istiyorum. Attığınız oy komşunuzun zararına ise ne yapacaksınız? Bu soruya bir başka soruyla cevap verebilirsiniz: “Oy benim oyum değil mi, dilediğim şekilde kullanırım!” Aklı başında bir insansanız böyle budala budala konuşmazsınız. Oyunuz size ait olduğu kadar ait olduğunuz sınıfa, çıkar grubuna aittir. Bir işsiz, bir işçi, bir emekçi köylü bir tuzu kuru ihale cambazı gibi oy kullanamaz.
En tipik, en bilinen seçmen olarak
sözü emeklilere ve alışkanlık olarak
AKP’ye oy verenlere getirmek
istiyorum. Oy verirken ne düşünüyorlar
ya da neden AKP’ye oy veriyorlar?
Verdikleri oy (belki) kendi yararlarına
ama ülkenin zararına ise ne olacak?
Neler olduğunu 22 yıllık AKP
iktidarının ülkeyi ve ülke insanını nasıl
yoksullaştırarak yozlaştırdığını görerek
anlayabiliriz.
Öbür dünya hesabıyla bu dünya hakkında karar vermek akılsızlığa yem olmaktan başka bir şey değildir. Öbür dünya hesabı bireysel ve bencil bir tavırdır ve bu düşünce tarzında başkasına, komşuya yer yoktur. Yani “Her koyun kendi bacağından asılır ve beni sokmayan yılan bin yaşasın” durumudur.
Oy verirken kendisinden başkasını
düşünmemek insanı toplumdan izole
edip uzaklaştırır. “Her koyun kendi
bacağından asılır” sorumsuzluğu,
çelişki olarak insanı koyunlaştırır.
Zurnanın zırt dediği yere geldik!
AKP’nin, RTE’nin 2002 yılından bu
yana iktidarda kalmasının kuşkusuz
bir “sebep olan”ı vardır. Sorumlu,
AKP ve RTE’ye oy veren seçmen
insanlardır. Sakın, kimse bana bu
insanların özgür iradeleleri ile seçim
yapıp oy verdiklerini söylemesin!
Hükümetler, hükümet ettikleri ülkenin
insanlarını korumak ve mutlu etmek
zorundadır. Hükümet ve insanlar
“bu dünya”nın ortak üyeleridir.
Seçmen insanlar kendilerini en iyi
koruyacak, en iyi yaşatacak, en iyi
okutacak, en iyi karnını doyuracak
olana oy vermek zorundadır. Bu
zorunluluk sadece “ben”e değil
“bize, hepimize” karşı zorunluluk ve
sorumluluktur. Bu ortak sorumluluk ve
zorunluluğa katılmama özgürlüğüne
iktidar partisinin resmi üyeleri sahiptir.
Üye olmayan, bağımsız bireylerin
hiçbir partiye karşı sorumluluk ve
zorunluluğu yoktur.
Şimdi işin püf noktasına geldik:
Bağımsız, partisiz seçmen vatandaşlar
ne yapacak? Onlar çarşıdan
alışveriş yaparmış gibi oy verecek
ama başkalarını da hesaba katarak
yapacak bu işi. Bu işin dinle, kitapla,
Allah’la, peygamberle ilgisi ve ilişkisi
yoktur. İktidar partisi AKP ne Allah’ın
ne de peygamberin partisidir.
İşi somuta getirelim artık: Türkiye
Cumhuriyeti’nin işçi, memur
seçmenleri, işçi ve memur emeklileri
daha genel olarak emeklerini para
karşılığı satan emekçileri oylarını
kime verecek? Daha önce de dediğim
gibi seçmen seçmendir, “tartaftar”
değildir, bir takımın taraftarı değildir.
Yani Galatasaray, Adana Demirspor
ya da Rizespor gibi. İnsan, karısından,
sevgilisinden, memleketinden,
işinden, vatandaşlıktan ayrılabilir
ama tuttuğu takımdan vazgeçemez.
Seçmen vefasız olmak, oynak olmak
zorundadır. Oy verirken kendi haline
ve haldaşlarına ihanet etmemelidir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!