Özdemir İnce

Sandığa sahip çıkmak

02 Temmuz 2023 Pazar

“Muhalefet, CHP sandıklara sahip çıkmalı!” dendiği zaman silaha davranmak geliyor içimden. Seçim sandığı kamunun malıdır. Benim, senin ya da falanca filanca partinin malı değil.

Kamu, devlet anlamına gelir.

Şimdi, Barış Pehlivan kardeşimizin 2 Haziran 2023 tarihli Cumhuriyet’te yayımlanan “Yalan Söylemişler” adresli yazısından bir alıntı yapacağım:

[Hepiniz duydunuz o sözü: “14 Mayıs’ta seçimin sonucunu değiştirecek kadar sandığa egemen olamadık.”

Halk TV’de yayımlanan “Kayda Geçsin” programında Gökhan Günaydın söyledi bunu. Günaydın hem CHP milletvekili hem de Parti Meclisi üyesi olunca, söyledikleri dikkat çekiciydi. Tam açıklaması şöyleydi:

“Biz özellikle ilk seçimde sandıklara sahip çıkamadık. ‘Çıktık’ diyen arkadaşlar gerçeği tam olarak söylemiyor. 28 Mayıs’ta çok daha iyiydi durum ama 14 Mayıs’ta bu konuda eksik kalındı. ‘Biz 192 bin sandığın tamamına egemen olduk’ dersek doğru söylemiyoruz. Bir kısmına egemen olduk. Egemen olamadığımız ve seçimin sonucunu değiştirecek sandık sayısının varlığından hepimiz haberdarız. 14 Mayıs’ta partinin bilişim sistemi çalışmıştır, buna karşın sandıklara hâkimiyet ve ıslak imzalı tutanakların toplanması konusunda eksiklikler olmuştur. Bunu bütün MYK’nin ortak sorunu olarak görmek lazım, bu sistem sorunudur.”

Bu açıklama üzerine, “Altılı masa ne zaman kuruldu” sorusu sorulabilir orta yere. Masa seçimden 15 ay önce kurulmuş. Sandık güvenliği konusunda ne zaman soru sorulsa, bu 15 ay boyunca, altılı masanın ileri gelenleri, sözcüleri: “Kimse merak etmesin, Türkiye’deki her sandıkta hâkimiyet sağlanacak. Yedeklerine kadar sandık görevlileri hazır, hepsine eğitimler verildi. Bir oyu bile heba etmeyeceğiz!”]

***

İki seçimin sonuçlarına bakıp “Yalan söylemişler. Yurtiçinde kurulan 192 bin 214 sandığın tamamında muhalefet yokmuş” denilebilir. Ben demeyeceğim.

Türkiye’de ilk demokratik seçim 1950 yılında yapıldı. 14 Mayıs’ta yapılan seçimden önce ve sonra “Sandıklara sahip çıkma” diye bir sorun ve bir tartışma olmadı. Bu seçimle AKP’yi iktidara getiren 2002 yılı seçimine kadar kim bilir kaç yerel ve genel seçim, kaç referandum yapıldı, bunların hiçbirinde “sandık güvenliği” diye bir sorun olmadı. Ben olmadı diye anımsıyorum...

Sandık güvenliği sorunu, seçim sürecinde yapılan-yaşanan yolsuzluklar, üç kâğıtçılıklar, abrakadabralar, hokus pokuslar, hırsızlıklar, atı alıp Üsküdar’ı geçmeler, mühürsüz zarflar, 1 milyonluk hayali oy pusulaları, İstanbul yerel seçimlerinde yaşanan şu zarftaki üçün biri rezaleti, AKP iktidarında 2007 yılından itibaren başladı. Bu sorun o seçimden günümüze katmerlenerek çoğaldı.

İktidar beş yıl boyunca besleme basınıyla, havuz medyasıyla, kayırmalı ihaleleriyle, camisiyle, hacısı ve hocasıyla, tarikatlarıyla, şeyhleriyle, şıhlarıyla, Diyanet İşleri’yle, kadrolu seçmeniyle seçime hazırlanacak... “Cek, cak” diye sürdürmeyeceğim: Bir ülke düşünün ki çimento fabrikaları, şeker fabrikaları, kâğıt fabrikaları satılmış yerlerine yalan fabrikaları kurulmuş... Sözün bittiği yerdesin artık! Karşında bir Bolu Beyi var, Köroğlu mu olacaksın? Bolu Beyi’ne karşı hakkını arayacağın kadı mı var memlekette?

Uzun lafın kısası seçim sandığının namusu devlete emanettir, devletin namusudur. Namusudur da hükümet devleti ele geçirmişse, devlet iktidarın uşağı olmuşsa ne yapacaksın? Oturup ağlamaktan, intihar etmekten başka bir çare mi var? “Var!” diye kimse ukalalık etmesin sakın! Dağa çıkmak falan mı?

TELE1’de Meriç Köyatası kardeşimiz Polimer adlı kuruluşun araştırmalarına dayanarak iktidarın son iki seçimde yaptığı dalavereleri tek tek kanıtlıyor. Çok güzel! Ama kardeş, atı alan Üsküdar’ı geçip Kâbe’nin çevresinde yüz kez dönmüş. Bundan sonra, karar vermek gerek, hırsız işbaşında mı yakalanacak yoksa hırsızlık önceden mi engellenip önlenecek? İşbaşında, sandık başında engelleyemiyor, üstelik eşek sudan gelinceye kadar dövülüyorsun, hastanelik oluyorsun. Bu durumda kendi güvenlik kuvvetlerini kurup her sandığa bir manga militan mı göndereceksin? Bunu yapamazsan, ki yapamazsın, sandık başına gönderdiğin müşahit şahit bile olamaz.

Oy pusulası sandığa düştüğü andan itibaren ona artık sahip çıkamazsın AKP iktidarında. Oyunu sandığa atmadan onu nasıl koruyacaksın, onu düşün? İstersen Allah’a havale et! Ama demokratik ülkelerde sandığın olduğu yerde sadece devlet vardır. Hükümet ve muhalefet evde oturur, televizyona bakar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları