Özdemir İnce

Ordu disiplini

31 Mayıs 2022 Salı

Biliyor musunuz bilmem Tele1’de üç yıldır ayda iki kez (iki haftada bir) Namık Koçak’ın programına konuk oluyorum. Konukluk artık sürekli oldu gibi. Seyircilerin beğendiği tevatürü de var. Neyse... Geçen cumartesi (21 Mayıs 2022) programın konusu Mehdiyi Beklerken Darbe Anayasası yazılarımın üçüncüsü gibi olduğu için bu yazıyı yazmak zorunlu oldu.

Yedek subaylığımı yaptığım 56. dönemde 57. Topçu Er Eğitim Tugayı’nda görevini kusursuz yapan bir “subay” olduğum için takdirname bile aldım. Terhisim geldiği zaman tugay komutanı tezkere bırakmamı yani muvazzaf subay olmamı istedi. Öneriye teşekkür ettim. TSK’de kalsaydım özgürce yazamayacaktım. Benim yazarlık bilincim ordu disipliniyle çelişiyordu, orduda kalsaydım, o disipline eksiksiz uyardım. İnancım odur ki TSK’de bir subay ve astsubayın, Cumhuriyet ilkelerinin dışında fiili bir inancı olamaz. Varsa bunu nadasa bırakmak zorundadır. Yurtsever ve namuslu bir subay, inancını denetleyemiyor ve  kendine benzerlerle bir araya geliyorsa bu bir komplodur, Cumhuriyete karşı bir suikasttır (la conspiration), TSK’de yeri yoktur, kendisi ayrılmaz ise mutlaka atılmalıdır.

Ersin Eroğlu & Caner Taşpınar’ın Gölge Ordu (Kırmızı Kedi Yayınları) kitabını dikkatle okudum ve okuduğum ilk 44 sayfa, emekli General Adnan Tanrıverdi’nin TSK’den emekli edilmeden önceki hayatıyla ilgiliydi. Adnan Tanrıverdi bu dönemde İslamcı ajan kimliğiyle TSK içinde bir kadro yaratmak peşindeydi ve hemen hemen deşifre olmuştu. 24 ve 25. sayfalarda şöyle bir bölüm var: Kendisiyle yapılan bir söyleşide “Aradan zaman geçti 1995 yılının zannederim ocak veya şubat ayıydı. Kolordu komutanımız (Korgeneral Nahit Şenoğul), biz tugay komutanları ile toplantı yaptı. Toplantıda her birimize başlıksız, imzasız birer belge verdi. Belgeler, 1994 Aralık şûrasında alınmış kararlardan tugaylarımıza düşen hisse idi” diye konuşmakta.

İlk yazımda (20 Mayıs 2022) adını andığım Korgeneral Nahit Şenoğul sıradan bir korgeneral değildir, 27 Mayıs İhtilali’ne katılmış bir Harbiyelidir, çok üstün yetenekleri olan bir Cumhuriyetçidir. Onun verdiği listede, 1994 Askeri Şûrası kararına uygun olarak irticaya bulaşmış askeri personelin adları vardır. AKP hükümeti bu kararları uygulamadığı için FETÖ kalkışması oldu.

Adnan Tanrıverdi, kendisine verilen listede adı bulunan ve büyük bir olasılıkla yakından tanıdığı kişilerle görüşmeler yapıyor ve onları övüyor: “Bu gençlerin pırıl pırıl ve tertemiz, millet ve hizmet aşkı ile dopdolu insanlar olduğunu, sadece inançlarını yaşamaya çalıştıklarını, çoğunun da eşlerinin başlarının kapalı olduğunu gördüm” diyor. Kışla dışında yapılan ibadete kim karışır, demek ki kışlada gösteri yapmışlar, eşlerinin başındaki türban TSK disiplinine meydan okuma değil mi? (s.25) Tanrıverdi, irticai faaliyetleri nedeniyle sakıncalı bulunan personeli uyarmak yerine, onlara destek çıkıyor. Bu sırada Nahit Eroğul (Harp Akademisi Komutanı, Orgeneral) Tanrıverdi’nin komutanlık yaptığı tugaya gelip laik düşünce ağırlıklı bir konuşma yapıyor ve Tanrıverdi ile birlikte makam odasına geçiyor (s.26). Ne konuştuklarını tahmin edersiniz.

Bir gün servis otobüsüne bindiğim sırada, benim nasıl disiplinli bir subay olduğumu çok iyi bilen bir yüzbaşı “Teğmen üst düğmeniz açık” diye uyarmıştı beni. Yakada açık bir düğmeyi hoş görmeyen TSK disiplinin, Tanrıverdi gibi bir subaya yıllarca katlanması, emeklilik hakkının iki yıl eksiğinin tamamlanması için pasif bir göreve atanması çok şaşırtıcıdır. Bu da TSK’de karar verici makamlarda bulunanlarca ve AKP hükümeti tarafından korunduğu anlamına gelir. Cumhuriyetçi ordu işte böyle yozlaştı ve sonunda yasal asli görevi olan Cumhuriyeti koruma görevi elinden alındı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları