Feodalizm ya da derebeylik, başta ortaçağ Avrupa’sı olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik bir örgütleniş biçimidir. Feodal toplumun siyasi örgütlenişi, koruyan-korunan (süzeren-vassal) ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. Merkezi otorite zayıftır, yerellik görülür. Feodal ekonomi ise kendi kendine yeterlik üzerine kuruludur.

Feodal düzenin ya da derebeylik düzeninin, aslında köleci toplum düzeninin tanımını yapmak durup dururken aklıma gelmedi

27 Ekim 1957 tarihi CHP için önemli bir dönüm noktasıdır. Bu tarihte yapılan 11. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nin sonuçlarına göre DP yüzde 47.9 oy oranıyla 424, CHP ise yüzde 41.1 oy oranıyla 178 milletvekilliği kazanmıştı. DP ilk defa halkın mutlak çoğunluğundan az oyla iktidardaydı. CHP tam 18 ilde tam liste halinde seçimleri kazandı. Bazı illerde CHP oyları diğer küçük partilerle birleştiğinde DP önemli farkla geride kalıyordu. Ancak ittifaklara izin verilmemesi ve çoğunluk sistemi sandalye dağılımında adaletsizliğe neden oluyordu. Yine 31 olan milletvekili sayısını yaklaşık 6 katına çıkarak 178 milletvekilliği kazanması ve yüzde 35 olan oy oranını yüzde 41’e yükseltmesi 1957 seçimlerinde CHP’nin önemli bir başarısı olmuştur. Durum böyle ama CHP bu oy oranına bir daha asla ulaşamadı.

14 Ağustos 2001 günü kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), DP’nin değil Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1924) ile Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın (1930) devamıdır. AKP’nin Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığının kökeni bu iki partiye dayanmaktadır.

19 Kasım 2023 tarihli Sözcü gazetesinde Deniz Ayhan imzalı haber 11 milyon TC vatandaşının yardıma muhtaç olduğunu yazmakta:

“Artan enflasyon ve düşen satın alma gücüyle her geçen gün yardıma muhtaç vatandaş sayısı artıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, bu hafta yaptığı açıklamada ‘Aşırı yoksulluk veya açlık sınırı içinde yaşayan kişi yok’ demesine rağmen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre ülke genelinde 11 milyon 370 bin kişi yardıma muhtaç durumda. Bir başka ifadeyle Türkiye nüfusunun yüzde 13.3’ü hayatını idare ettirebilmek için devlet yardımı alıyor. Türkiye’de yoksulluk çeken ve kişi başına düşen aylık geliri 450 TL ve altında olan 3.7 milyon hane de bulunuyor. Bu haneler, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca Aile Destek Programı kapsamına alınarak yardım ediliyor.”

Bu, AKP’nin bilinçli olarak köleci toplum (köle toplum) yaratma siyasetinin sonucu. Eski Atina demokrasisinde de durum böyleydi ama o düzende kölelerin oy verme hakkı yoktu. Ama AKP düzeninde köle kitlesi bu partinin kadrolu oy deposu oldu. Batı toplumlarında da “sosyal nitelikli” devlet yardımı alan yoksullar var ama onlar iktidar partisinin kadrolu seçmeni değil.

“Aşırı yoksulluk veya açlık sınırı içinde yaşayan kişi yok” açıklaması yapan Aile ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan yalan söylemiyor. Yardıma muhtaç olduğu iddia edilen kimseler devletten muhtaç yardımı almıyorlar; verdikleri, verecekleri oy karşılığı olarak devletten “maaş” alıyorlar. Emeklilikleri belki yok ama ömür boyu maaş alabilirler.

Bu kitleye nasıl bir ad verilebilir? Köle mi? Değil! Asalak mı? Değil! Asalak olarak tanımlasam beni mahkemeye verip hakaretten mahkûm ettirebilirler. Bunlar “gözde”! AKP’nin gözde seçmenleri. AKP’den maaş alıyorlar. Ayrıca aile bireyleri sigortasız işlerde çalışıp para kazanıyorlar. Büyük bir olasılıkla kirada oturmuyorlar. Arabaları bile vardır.

Önümüzdeki genel seçime kadar “muhtaç vatandaş” (!) sayısı 20 milyonu bulabilir. Buna kesinlikle şaşırmam. Çalışan, üreten, vergi veren çalışkan halkımızı sadece burjuvazi sömürmüyor, “yardıma muhtaç” (!) lümpen kitle de sömürmekte. Bu, Türkiye gibi “popüler tek adam” rejimlerinde türeyen yeni bir sınıf!

İşin tuhafı, yoksullukla sadece CHP belediyeleri mücadele ediyor ve böylece AKP’ye oy veren kitleyi beslemiş oluyor!