Özdemir İnce

Muhacirin ensara efendi oluşu

15 Ekim 2023 Pazar

İslam tarihini bilmeyen halkımız “ensar” sözcüğünü, Suriyeli işgali başlayınca Başyüce R.T. Erdoğan’dan öğrendi. Meğer Türkler “ensar”, Suriyeliler “muhacir” imiş. İlham kaynağı şu: Hz. Muhammed ve ilk Müslümanların, Mekkeli İslam düşmanlarının baskı ve işkencesi yüzünden Medine’ye hicret etmesi.

Bir İslamcı sitede “Üstad” imzalı bir zat hicret ve Medine’deki sonuçları hakkında nalıncı keseri gibi bir yorum köpürtmüş:

“Hz. Peygamber, Mekke döneminde müşrikler ile mücadele etmiş, Mekkelilerin artan baskıları neticesinde de kendisine inananlar ile birlikte Medine’ye hicret etmiştir. Medine’ye hicret ettikten sonra ise Medine’de bulunan üç büyük Yahudi kabilesi Beni Nadir, Beni Kaynuka ve Beni Kurayza ile dini, siyasi ve askeri mücadeleler vermiştir. Beni Nadir ve Beni Kaynuka kabileleri Hz. Peygamber ve Müslümanlar ile yaptıkları anlaşmalara riayet etmemişler ve ihanetleri sonucunda Medine’den sürgün edilmişlerdir. Beni Kurayza ise Hendek Savaşı’nda müşrikler ile anlaşarak Müslümanları zor durumda bırakması ve Müslümanlar ile aralarındaki barışı bozarak savaş durumuna geçmelerinden ötürü erkeklerinin idam, kadın ve çocuklarının esir edilmeleri şeklinde cezalandırılmıştır.”

Adı daha sonra Medine olacak olan Yesrip o dönemde Musevi inançlı bir kentti. Yesrip nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Beni Nadir, Beni Kaynuka ve Beni Kurayza kabileleri izin vermemiş olsaydı Hz. Muhammed ve muhacirunun kente adım atmaları mümkün değildi. Mümkün değildi ama kaderin cilvesi olan oldu... Bizim ne güzel bir atasözümüz vardır “Misafir umduğunu değil bulduğunu yer” diye... Ne hikmetse Yesrip’e konuk gelenler ev sahibinin elinden evini aldı. Şaşırtıcı bir durum. İşin aslını öğrenmek için Tunay Bayrak’ın Hz. Muhammed Dönemi (Berfin Yayınları, 2019) adlı kitabını açıp bakalım:

“Medine’ye gelirken Yahudilerin herhangi bir tepkisiyle karşılaşmayan Hz. Muhammed, Bedir Savaşı’na kadar olan sürede Yahudilerle iyi geçinmiştir. Öyle ki daha önce örneklediğimiz gibi Yahudiler tutuyor diye aşura orucunu tutuyor ve müminlere de tutmalarını söylüyor. O güne kadar inen ayet ve surelerde Tevrat’taki kıssalar anlatılıyor. Ancak bir süre sonra hem Peygamber’de hem de Yahudilerde güvensizlik duygusu oluşuyor. Yahudiler Müslümanların giderek güçlenmesinden kaygılanıyor, Müslümanlar da Yahudilerle dolu bir Medine’de istedikleri gelişmenin olamayacağını düşünüyorlar. Bu sinsi kuşku iki toplum arasındaki işbirliğini sarsıyor. İşte bu süreçte Peygamber, İbrahim dininin güncellenmiş devamı olan bir dinsel anlayıştan vazgeçerek yepyeni bir din oluşturmaya başlıyor: İslam. Bunun için Ramazan orucu farz kılınıyor, kıble değişiyor, Yahudilere yönelik söylem ve eylemler değişiyor. Hatta Kuran’daki dil ve üslup değişiyor. Bunların sonunda Hz. Muhammed mıntıka temizliği başlatıyor. İki sene önce Medine’ye göçle gelen Müslümanlar, 4-5 sene içinde yüzlerce yıldır burada yaşayan Yahudileri köleleştirerek, sürerek, katlederek Medine’yi sadece Müslümanların yaşayacağı bir kente dönüştürüyor.

Nasıl mı? Okuyalım: 

Bedir baskınıyla kazanılan moral güç ve elde edilen ganimetler, Peygamber’e de Müslümanlara da özgüven kazandırır. Bedir ve ardından gelen gazve ve seriyyeler Hz. Muhammed’in Medine’deki konumunu güçlendirir. Hz. Muhammed iki yıl gibi kısa bir sürede Medine’de tam egemenlik kurunca ileride tehdit oluşturacak unsurları yavaş yavaş temizleme gereği duyar, ilk hedef Yahudiler, ilk kurbanlar Kaynukaoğullarıdır. Sonra Nadiroğulları daha sonra da korkunç bir kıyımla Kurayzaoğulları...

Kuran’da Haşr suresi Medineli Yahudilerin sürgün ve katliamlarını konu edinir. Surenin adı yani haşr sözcüğü ‘Bir topluluğu çıkarmak, sürgün etmek anlamındadır’ diyor Süleyman Ateş. Surenin bir başka adı da Nadiroğulları suresi imiş. Sure her ne kadar Nadiroğulları sürgününü anlatıyorsa da kanımca Medine’deki bütün Yahudilere hatta Hayber’deki Yahudilere yönelik düşünce ve niyetleri içermektedir.” (s.145-146) 

Örneklere geçelim. Kaynukaoğulları Medine’deki Yahudi kabilelerinden biridir. Medine’de kuyumculuk gibi işlerle uğraşırlardı. Kendilerine özgü çarşıları olan esnaf-sanatkâr bir topluluktu. Hz Muhammed Kaynukoğullarına kendi çarşılarında “Hepiniz Müslüman olacaksınız” diyor; Beni Kaynuka ise olmazdan geliyor. Bunun üzerine bir kuyumcunun, Müslüman bir kadının yüzünü zorla açtırdığı iddiasıyla olay başlıyor. Kuşatılınca zorda kalan Kaynukoğulları Medine’yi terk ediyor. Nadiroğulları ve Kurayzaoğulları da Medine’den sürgün ediliyor. (s.147-153)

Kıssadan hisse: Suriyeli “muhacirun” evlerini Türk “ensar”a kiraya vermiyormuş!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları