Özdemir İnce

‘Kürtler ne istiyor’ çalıştayı

25 Kasım 2022 Cuma

Muhabir arkadaşımız Sefa Uyar’ın 14 Kasım 2022 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer alan haberinden öğrendiğimize göre, “AKP, HÜDA-PAR ve eski HDP’liler ‘Kürtler ne istiyor’ çalıştayında buluşmuş”lar. Çalıştaya katılan zevat seçim öncesi yeni bir “açılım” girişimi istemekteymiş.

Şu günler, Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı, 100. Yıl adlı kitabı sindire sindire okumaktayım. Sefa Uyar’ın haberinden sonra, Sözcü gazetesinde yayımlanan “Eski AKP milletvekili Mehmet Metiner açıkça ilan etti: Yeni Bir Açılımı gerekli görüyoruz” başlıklı haberi de okuyunca, Lozan Konferansı ile Ekim 1923 arası ortamına ışınlamış gibi hissettim kendimi. Hele AKP’nin eski milletvekili Mehmet Metiner’in konuşmasını okuyunca... Eski milletvekili Metiner bakın ne diyor:

“Türkü İslamdan kopartmaya çalışanlar, Türklüğe de Kürtlüğe de zarar verenlerdir. İslamsız Türklük, Kürtlerin varlığını inkâr ederek Kürtleri etnik anlamda Türk sayarak bu ülkenin birlik ve kardeşliğine zarar vermiştir. Bu tarz bir Türklük anlayışı devletimizin bekası için bir tehdit niteliği taşımaktadır.” 

Türkiye’de, bireysel inanç sınırları içinde kaldıkça (anayasa, md.14 ve 24) kimse ne Türk’ü ne de Kürt’ü “İslam”dan kopartabilir. Tersi mugalatadır. Türkiye’de kimse Kürt vatandaşların varlığını inkâr etmemektedir. Laik devletin, Kürtleri etnik anlamda Türk saydığı iddiası ancak safsata olur. Bir ulus (ulusal) devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaşların etnik kökeni kayda geçmez. Aksi ırkçı barbarlık olur.

Ama Mehmet Metiner’in açıkca söylemeye cesaret edemediği saplantıyı DEMBİR-DER Başkan Yardımcısı Ebubekir Elmalı dile getiriyor: “Kürt meselesine ilişkin hüküm içermeyen yeni bir anayasa olmayacak.” 

Uluslararası devletler hukukuna göre bunun açık seçik anlamı şudur: 

1- Anayasanın birinci maddesine “Kürt” sözcüğü girmelidir.

2- Anayasanın ikinci maddesinden “laik” sözcüğü çıkarılmalıdır.

3- “Kürt” sözcüğü yer alacak şekilde anayasanın üçüncü maddesi değişmelidir. Kürtçe devletin ikinci resmi dili olmalıdır.

Uzun sözün kısası Ebubekir Elmalı veciz bir şekilde federasyon anayasası istemektedir. Bu türden istek anayasamızın 3. maddesinde yazan “bölünmezlik” ilkesine aykırıdır. (Bak: Prof. Dr. Oktay Uygun, Federal Devlet, XII Levha Yayıncılık, 3. Basım, 2007. S. 98-99). Bu sayfalar okunduktan sonra Kürtlerin “kurucu halk” olup olmadığı da aynı kitabın 314-318 sayfaları okunarak öğrenilebilir.

Ağalar ve beyler bu türden ciddi konularda bilgisizler söz aldığı zaman cıngar çıkar. Söz almak isteyenlerin mutlaka okuması gereken kaynaklar: 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası. 

1- Kopenhag Kriterleri. 

2- Prof. Dr. Oktay Uygun, Federal Devlet.

3- Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, Turhan Kitabevi, 2006.

4- Özdemir İnce, Türkiye’nin Sırat Köprüsü: Açılım Masalı, Tekin Yayınları, 2015.

Ayrıca çok önemli not: Siyasal özerklik ya da federasyon istemeyenler “anadilde öğretim” talebini ağzına almamalıdır. Çünkü o, siyasal özerklik ve federasyon anlamına gelir.

Çalıştayda ortaya çıkacak talepler listesini bir rapor haline dönüştüreceklerini belirten Metiner, “Bu raporu başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere diğer partilerin genel başkanlarına sunacağız... Bu tür çalıştaylar akla çözüm sürecini getiriyor. Böyle bir süreç söz konusu olabilir mi” sorusuna “İnşallah. İklimin müsait olduğunu, Kürtlerin de yanlışlıklardan ders çıkararak makul bir çizgiye geldiğini görüyoruz” da diyor.

Der! Ama benim yazdıklarımı dikkate alarak rapor yazmalarını tavsiye ederim!

Kürt vatandaşlarımızın sorunlarını dile getirenler, Alevi vatandaşlarımızın dertlerini kullanmaktan vazgeçmelidir. Alevi vatandaşlarımızın ne istediği açık seçik belli: Cemevinin “ibadethane” olarak tanımlanmasını istiyorlar. Bu, bir yasayla ya da yönetmelikle sağlanabilir... Ama PKK dışında kalan siyasal ve düşünsel hareketlerin ne istediği belli değil... PKK, ayrılık ve bağımsızlık istemiyorsa neden silaha sarılmış? Öyle değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları