Özdemir İnce

Küfürbaz, küfürkeş, küfürşinas

08 Ekim 2024 Salı

1966 yılının haziran ayında bir gün Fransa’dan Aydın’daki evimize döndüm. O sırada üç yaşında olan Tan, terasa çıkıp “Çocuklar babam geldi” diye bağırdı. Aynı günün akşamına doğru müjdeyi getirdiler: Ülker, Isparta’nın Yalvaç ilçesindeki liseye atanmış. Yani sürülmüş. Ülker, Adalet Partisi hükümeti tarafından sürgün edilen ilk öğretmen olarak tarihe geçti.

İşe başlaması için Yalvaç’a gitmek gerek. Aydın’dan Isparta’ya doğrudan otobüs yok. İzmir-Isparta otobüsüne bindik, akşama doğru Isparta’ya vardık. Halkın “Ekistira Kaza” dediği Yalvaç’a gidecek bir gece otobüsü var, ona bindik. Otobüs arada bir “küt” diye ses çıkartıyor. Muavine sordum. Köpekmiş. Bir süre sonra önümüzdeki iki adam yüksek sesle konuşmaya başladılar. Cümlelerinin başında “Lan ... goduğumun!” diyorlar. Kavga etmiyorlar, sohbet ediyorlar. Bu konuşma tarzını biliyorum. Afyon taraflarında da vardır. Kızmış gibi yapıp birinin omuzuna dokunup “Arkadaş, arkanızda bir kadın oturuyor, ayıp olmuyor mu?” dedim. Şaşırdı, sözlerime inanmadı, yanındaki adama “Lan ... goduğumun biz küfülü mü konuşuyoruz” deyiverdi. Bastım kahkahayı. Adamlar, bölge insanları, “Lan ... goduğum”u, cümlenin girizgâhı (başlangıç, introduction) yapmışlardı. Onu söylemeden cümlenin kendisi gelmiyordu.

Meraklı biri, bir tahta oturan birinin konuşmalarını incelemiş, aşağıdaki sözcükleri kullanmadan konuşamıyormuş kişi:

• Cibilliyetsiz • Ev zencisi: (Doğrusu “ev kölesi”) Geçmişte evde çalışan kölelere denirdi • Sapık • Şerefsiz • Haşhaşi • Nebbaş • Pislik • Tezek • Çöplük • Zürriyetsiz • Kurt mudur, köpek midir? • Morg bekçisi • Vatan haini • Kelle • Makyaj yapan kadının kaportası bozuktur • Nankör • Çürük • Sürtük • İllet • Zillet • İnsan müsveddesi • Ananı da al git • Terbiyesiz • Namussuz ve haysiyetsiz.

İnsanın özü varlığı hakkında iki görüş vardır: Biri, insan tasarlamış ve bu tasarıma göre imal edilmiştir. Yani doğumdan sonra yapıp edecekleri, nasıl biri olacağı ve kaderi önceden belirlenmiştir ama buna karşın yaptıklarından sorumluymuş... “‘İrade-i külliye’ vahye dalalet eder ve Allah’ın iradesini ihtiva eder. Arz ve kürrede, canlı-cansız her ne varsa hepsinin sevk ve idaresi bu ‘irade-i külliye’nin bir eseridir. ‘İrade-i cüziye’ ise bu küllün bir parçası olan iradedir ki Allah onu bütün insanlığa vermiştir” derler ki insanın kendi var oluşunda, yapıp ettiklerinde sorumlu olmadığı anlamına gelir. Buna göre otobüs yolcusu iki adam ile Başyüce konuşmalarından kullandıkları cümle ve sözcüklerden sorumlu olmadıkları anlamına gelir. Çünkü iki kimlik doğmadan önce böyle pasif (edilgen) yaratılmıştır, sanki zincirlenmiştir. İnsanın özü böyle tasarlanmıştır ve yapacak, yapılacak bir şey yoktur.

Ama insan ulusuna çok yaraşan, bu çıkmazı ve bu açmazı kabul etmeyen bir başka görüş de var: İnsanın varlığı özünden önce gelir ve varlık kendi özünü yani kimliğini kendi özgür iradesiyle oluşturur. Jean-Paul Sartre, “İnsan kendini nasıl yaparsa öyle olur. İnsan vardır önce. Bir geleceğe doğru atılan ve bu atılışın bilincine varan bir varlık olarak ortaya çıkar!”

“Böyle olduğu, bilinç söz konusu olduğu için sadece kendi özünden ve her şeyden sorumludur. Böylece kendini kendisi seçmiş olur. Bundan kaçış yoktur.” Özüyle olmak için seçmek zorundadır. “İnsan kendi kendini seçer” dediğimizde, her birimizin kendi kendini seçmesini anlıyoruz bundan. Ama insan kendini seçerken bütün insanları da seçer. Kendini seçmesi bütün öbür insanları da seçmesi demektir aynı zamanda. “Olmak istediğimiz kimseyi yaratırken herkesin nasıl olması gerektiğini de tasarlarız. Hiçbir edimimiz yoktur ki olmasını zorunlu saydığımız bir insan tasarımı (tasavvuru) doğurmasın bizde. Öte yandan, bütün insanları seçerken insanoğlu kendisini de seçmiş olur. Şöyle ya da böyle olmayı seçmek, bir bakıma, seçtiğimiz şeyin değerli olduğunu belirtmek demektir.”1

İnsan doğduğunda değil daha sonra ne ise o olur. Kuşkusuz doğuştan gelen genlerin etkisi var, etken olarak var ama genler son sözü söylemez. Yazımızda örnek aldığımız insanlar, kullandıkları dili bilinçli olarak kendileri seçmiştir.

***

1- Jean-Paul Sartre, Varoluşculuk, Say Yayınları, 2001, s.31.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları