Özdemir İnce

‘Kemalizm öldü, cenazesi kaldırılmalı’

23 Mayıs 2021 Pazar

Gördüğünü Kitaba Yaz (*) adlı kitabımda İsrail/Filistin üzerine belgesel yazılarımı ararken bir başka önemli yazı buldum: Meğer 20 yıl önce bir akademisyen “Kemalizm öldü”, ikincisi “Cenazesi kaldırılmalı” diyormuş. Biraz sonra okuyacağınız yazım Hürriyet Gösteri dergisinin Mayıs-Haziran 2001 (228-229) sayısında yayımlanmıştı. Daha sonra yukarıda adını andığım kitabımda yer aldı.

***

“Gazete yazarı kimliğimle her gün 15 gazete okuyorum, 10 Nisan 2001 tarihli Akit gazetesinde, istihbarat servisininwww.haberturk.com’u kaynak göstererek verdiği bir haber dikkatimi çekti. Habere göre Prof. Dr. Eser Karakaş’ın ‘Kemalizm er geç 10 yıl içinde sona erecek’ kehanetinden yola çıkan Prof. Dr. Mehmet Altan, ‘Bence on yıla kalmaz. Öldü de cenaze kalkmıyor. Kemalizmin dört korkusu var: Müslümanlar, Kürt kimliği, Marksistler ve liberaller... Halkın büyük bir kesimini hedef almaktadır. Halk buna sahip çıkmaz. Her döneminde bunları sindirmeye çalışmıştır. Kemalizmden demokrasiye geçmek lazım. Kemalizm tek parti yönetimidir. Başka düşüncelere yer vermez. Kime canı sıkılırsa onu düşman ilan eder. Bu anlayışla demokratikleşemeyiz...’ diyesiymiş.

Der, der... Profesör Doktor Mehmet Altan bu türden ipe sapa gelmez laflar etmeye pek meraklıdır. Ancak nesnel bir ‘Kemalizm’ tanımı yaparak bu baş düşmanı tanımlamasını istesek böyle bir şeye kesinlikle yanaşmaz. Ancak üstü kapalı göndermeler yapabilir.

Kemalizmi, ‘tam bağımsızlık, ulusal egemenlik’ ve ‘laiklik’ ülküleri tanımlar. Bu üçlü Kemalizmin değişmez ilkesidir. Eğer Dr. Altan, Kemalizmi, CHP’nin 2. kongresinde (15 Ekim 1927) parti programına eklenen Altı Ok’la özdeşleştiriyorsa, neden söylememeli, bu onun bağnaz ve takınaklı kafa yapısına çok yakışır. Cenazesi kaldırılacak olan, onun Kemalizm sandığı Altı Ok olmalı. Altı Ok’un bazıları geçerliliğini yitirdi, bazıları da evrim geçirdi. Belki de kim bilir, tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve laiklik ilkelerinin cenazesini kaldırmak istiyordur. Yakışır! Bu gerçeği iktisat profesörünün görememesi çok şaşırtıcı. Küreselleşme evresinde, ulus devletin biçim değiştirmesi, tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve laiklik ilkelerinin sonu olmayacak. Bu nedenle Kemalizmin sona erdiği iddiası ancak bir safsata olabilir.

14 Mayıs 1950’den bu yana demokrasinin önündeki en büyük engel, Kemalizmin devrimleriyle mücadele eden sağ partiler olmuştur. Özellikle de ‘Kemalizmin devrimci ülküsünden uzaklaşmış’ tek parti siyaseti güden Demokrat Parti. Ardından bu partinin türevi olan öteki sağ partiler. Bu nedenle, devrimci ülküleri iktidardan uzaklaşmış Kemalizmin, demokrasinin önünde bir engel oluşturduğu iddiası, bir iftiradır ve üstü kapalı olarak Cumhuriyetin değiştirilemez temel ilkelerini hedef almaktadır.

‘Kemalizmin tek parti yönetimi’ olduğu iddiası da onun partiler üstü niteliğinin anlaşılamadığı anlamına gelir. Her ülkenin bu türden partiler üstü idealleri vardır. Toplumlar, partiler üstü idealleri sayesinde ayakta kalırlar. Bunu anlamayanlar ‘Hayat Bilgisi’nden sınıfta kalırlar. Buna ‘Prof. Dr.’ unvanı da engel olamaz. Bu nedenle Mehmet Altan, Kemalizm takınağından kurtulmadıkça Türkiye’yi ve dünyayı anlamak yeteneğinden yoksun kalacak.” (**)

***

Eser Karakaş ve Mehmet Altan, bu yazımı okumamış olamazlar. İsterse okumamış olsunlar. Önemli olan söyledikleri düşünceler. Doğru mu yanlış mı, gerçek mi değil mi? 

Özleştiri diye bir şey var, o gerekir.

Bu iki kafadara göre Dersim katliamı da Varlık Vergisi de 6-7 Eylül de Kemalizmin işi. Ama bu da yanlış ve iftira. 1945’ten, özellikle de 1950’den önceki CHP ile sonraki CHP aynı parti değildir. Ama günümüz siyasal partilerine gelince: Hepsinin kökü o devlet partisine dayanır. AKP bile...

***

Aynı kafadan zevat, 19 Mayıs töreni ve cimnastik gösterilerinin Nazi taklidi olduğunu, Cumhuriyet mimarisinin faşist estetiği yansıttığını yazmışlardır.

O zamandan bu yana köprülerin altından çok sular aktı. Sayelerinde AKP anayasayı ıskartaya çıkardı. Anayasal kurumların kapılarına kilit vurdu. Yasaları yüklüğe kaldırdı. Tarikatlar ve mafya iktidara ortak oldu... 2001 yılında açılan fare deliği “yap-işlet-devret” otoyoluna dönüştü ve sonunda Atatürk’ün Söylev’ine sansür uygulandı.

(*) İlk basım: Doğan Kitap, 2002; İkinci Basım Kaynak Yayınları, 2015.

(**) Kaynak Yayınları, s. 172-173.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları