Özdemir İnce

Kafa aynı kafa

01 Şubat 2022 Salı

Âdem ve Havva ile ilgili iki yazıyı şarkıcı (şantöz) ve güfte yazarı Sezen Aksu’nun hedef olduğu, tasarlanmış saldırıdan esinlenerek yazdım. Ve bu ilgi, bana Dr. Abdullah Cevdet üzerine kaleme aldığım ve henüz yayımlamadığım yazı dizisini hatırlattı. Büyük Cumhuriyet devrimcisi, benzersiz entelektüel, yazar ve çevirmen Dr. Abdullah Cevdet (1869-1932) üzerine 1 Ocak 2021 günlü Cumhuriyet gazetemizde “Dr. Abdullah Cevdet” başlıklı bir yazı yayımlamıştım. Bu yazıda o yazıdan da yararlanacağım. Dr. Abdullah Cevdet’i ve bütün Cumhuriyet devrimcilerini hedef alan kafa günümüzde de aynı kafa; sıfır numara cahil olduğu için “cahil” sözcüğünün çok geniş eşanlam kapsadığını kavrayamayan kafa!

***

Dr. Abdullah Cevdet, geleceği de düşünerek çok önemli çeviriler yaptı. (Çeviri yapmayan ulusların gelişmeleri durur ve aklı kurur.) Doktor, bu gerçeği çok iyi bildiği için bir çeviri kitaplığı yarattı ve İçtihad adlı bir dergi yayımladı. Prof. Dr. Mustafa Gündüz, Abdullah Cevdet’in İçtihad dergisinde yayımlanan yazılarından bir seçme yaparak İçtihad’ın İçtihadı (Lotus Yayınevi, 2008) adıyla yayımladı. Hararetle tavsiye ederim!

Dr. Abdullah Cevdet, Vittorio Alfieri’nin Della Tiranide adlı kitabını İstibdad adıyla çevirmiş ve 1908 yılında Kahire’de yayımlamıştı. Kitap, Osmanlı dünyasında fırtına gibi esti. Çeviri doğrudan II. Abdülhamit’i hedef almıştı. Bu nedenle Cumhuriyet mürtecileri ondan nefret ederler. Basında ve internette Dr. Abdullah Cevdet hakkında araştırma yapanlar, onun Türk toplumunu medenileştirmek için Avrupa’dan damızlık erkek getirilmesini önerdiği iftirasını öğrenirler. Ama bu iftirayı bozan bir yazı da var (Sefa Kaplan, Hürriyet, 17.08.2005): 

“ ‘Avrupa’dan damızlık erkek getirtelim’ dediği gerekçesiyle adı Ankara’daki bir sokaktan silinen Abdullah Cevdet’in sırrı çözüldü.

Abdullah Cevdet, Mustafa Kemal’le yaptığı bir görüşmede, verimi artırmak için tarımla uğraşan göçmenlerin(1) Türkiye’ye getirilmesinin fayda sağlayacağını söylüyor. Ama haber ertesi gün Tasvir-i Efkâr’da, ‘Avrupa’dan damızlık celbini isteyen var’ manşetiyle yer alıyor. Abdullah Cevdet gazeteye tekzip gönderiyor, kendi dergisi İçtihat’ta böyle bir şey söylemediğini yazıyor ama dedikoduları engelleyemiyor. Öyle ki cenaze namazı bile büyük tartışmalara sebep oluyor.

‘Avrupa’dan damızlık erkek getirelim’ dediği gerekçesiyle Ankara Çankaya’da bir sokağa verilen ismi değiştirilen Dr. Abdullah Cevdet’in, böyle bir söz etmediğine dair ifadeler netleşiyor. Mustafa Kemal tarafından 1925 seçimlerinde Elazığ (Elaziz) milletvekili olması istenen Abdullah Cevdet, Çankaya’ya çıkarak Cumhurbaşkanı ile görüşüyor. Görüşme sırasında, Mütareke Dönemi’nden beri üzerinde ısrarla durduğu tarımda verimlilik bahsine değiniyor Abdullah Cevdet. Daha sonra da Mustafa Kemal’e, ‘Avrupa ülkelerinin özellikle tarımla uğraşanlarından getirilecek göçmenlerle ülkede nüfus artışı ve tarımsal gelişme sağlanması konusu’ndaki görüşlerini anlatıyor. Bu konuda tek nitelikli çalışmayı yapan ve halen Princeton Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Şükrü Hanioğlu’na göre, ‘Artık son faaliyetlerini sürdürmekte olan dinci çevreler bu beyanatı saptırarak kendisinin Avrupa’dan damızlık erkek getirmeyi arzuladığını’ iddia ediyorlar. (Kaynak: Bir Siyasal Düşünür Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dönemi, Üçdal Neşriyat, Ankara, 1981, s.387.)

Bu nedenle, Abdullah Cevdet’in sözleri, dönemin muhafazakâr gazetelerinden Tevhid-i Efkâr’da çarpıtılan bir başlık ve yorumla yer alıyor. ‘Avrupa’dan damızlık adam celbini isteyen de var’ manşetiyle okuyucuya duyurulan haber-yorum şöyledir:

‘...Abdullah Cevdet Bey’in, bu sözlerini işittikten sonra, Elaziz’de bu adama rey değil, selam bile verecek Türk ve müslüman çıkmayacağına şüphe etmiyoruz (...) Fakat damızlık Alman ve İtalyan erkekleri getirip Türk kadınlarıyla izdivaç ettirmek ve onların kanını kanımıza karıştırmak isteyebileceğini doğrusu hatırımıza bile getirmezdik... Liberallik ve laiklik yapacağım diye her gün hezeyan kusan bu adamı Millet Meclisi’ne sokmak değil, Toptaşı’na tıkmak lazım gelir...’

Haber-yorumun yayımlanmasından sonra Abdullah Cevdet, Tevhid-i Efkâr’a tekzip gönderir, Akşam ve İçtihad’da meselenin aslını anlatır ama dedikoduları engellemesi mümkün değildir artık. Öyle ki, 1932 yılında kalp krizinden öldüğünde yapılan ilk tartışma, cenaze namazının kılınıp kılınmayacağına ilişkindir. Bazıları, dinsiz olduğu için cenaze namazının kılınmamasını, bazıları da Hıristiyan mezarlığına gömülmesini ister. Uzun tartışmalardan sonra, Müslüman bir anadan doğduğu için cenaze namazı kılınacak ve cenazesi Müslüman mezarlığına defnedilecektir.”

***

“Altı kaval üstü şeşhane” derler ya bunların da vücutları 2022 yılında ama kafaları 13. yüzyılda!

 (1) Rumeli göçmenleri



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları