Özdemir İnce

İnönü’nün Türkkaya Ataöv’e söylediği

05 Kasım 2023 Pazar

20 Ekim 2023 tarihli Cumhuriyet gazetesinin ikinci sayfasında Prof. Dr. Türkkaya Ataöv’ün siyasal tarihimiz açısından çok önemli bir yazısı yayımlandı. Okuyalım: 

“Bu yazıda sözü, eşsiz Atatürk’ün İsmet Paşa’ya son düşüncelerinden çok önemli birini açıklamasına ve İnönü’yü de kendine katılmasını önermesine getirmek istiyorum. 1930’lu yılların sonuna doğru, yeni Cumhuriyetin büyük atılımlar gerçekleştirdiği her yerde iyi bilinir. Çocukluğumuzda bu büyük adımların yıldönümlerini içtenlikle kutlardık. İki İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz zaferlerini bilmeyen yoktu. İsmet Paşa Lozan’a Mudanya temsilcisi olarak da katıldı. Şimdi ODTÜ’de profesör olan kızımı, o küçükken, bizler için önemli olan bu yeri görmesi için Lozan’a götürmüştüm. Mustafa Kemal’in doğruluğunu kestirmeyi beceremeyen kimi İstanbullular Britanya Büyükelçiliği’ne sığınmışken Vahdettin Malta’ya, Damat Ferit Nice’e kaçmıştı. Ankara’nın zaferleri süngüden sonra iktisat, bilim ve çağdaşlık atılımlarına dönüştü. Art arda başarılanlar kitaplar konusudur” dedikten sonra, sözü yazının amacına getiriyor. Yazdıkları Cumhuriyet düşmanlarının gelecekte yapacaklarını işaret ediyor.

“Demokratik çağdaş Türkiye’nin yönetimi ile ilgili olarak ise Atatürk’ün 1930’ların sonuna doğru İsmet Paşa’ya sorduğu soruyu, kendisi bana şu şekilde aktarmıştı: ‘Bir eksiğimiz var, yeni düzenin temeline saldırmayan bir muhalefet mutlaka olmalı. Bu nedenle, ben cumhurbaşkanlığından ayrılmak istiyorum. Arkadaşlar hükümeti kursunlar, biz onların yaptıklarını eleştirme görevini yüklenelim. Buna hazır mısın?’ İsmet Paşa’nın sesini gururla haykırarak verdiği cevap ise şu oldu: ‘Hazırım!’”

Atatürk’ün bu sözleri, Cumhuriyetin ilanından itibaren “Cumhuriyet düzenine” düşmanca karşı çıkanları acı ve öfkeyle hatırlatıyor bana. Atatürk, Kâzım Karabekir ve Rauf Orbay’ın Cumhuriyetin ilanına ve kendisine muhalefetlerini asla unutmamıştı. Çünkü bu sivilleşememiş iki asker “Yeni düzenin temeline saldıran muhalefet” yapmaktaydılar. İşin içinde kıskançlık, haset ve megalomani olduğu için bu husumet şaşırtmıyor beni. Atatürk, bu iki insana gereken cevabı Söylev’de verdi. 

Atatürk, İnönü ile konuşmadan önce iki muhalif partinin kuruluşuna ve eylemlerine tanık olmuş, bu iki deneyden dersler çıkarmıştı. 

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (17 Kasım 1924-5 Haziran 1925): Amasya Tamimi ile Kurtuluş Savaşı’nı başlatan beş kişilik komutan kadrosunun Mustafa Kemal Paşa dışında bütün üyeleri, Terakkiperver Fırkası’nın kurucu ve liderleri arasında yer almıştır. (Kâzım Karabekir, Rauf Bey, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa.)

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, programındaki “Fırkamız itikad-ı diniyeye ve fıkriyeye hürmetkârdır” (Parti, dini düşünce ve inançlara saygılıdır) maddesi gerekçe gösterilerek Şeyh Sait İsyanı’ndan sorumlu tutulmuş ve 5 Haziran 1925’te kapatılmıştır. Daha sonra Mustafa Kemal Paşa’ya düzenlenen İzmir Suikastı davasında TCF kurucularının bir bölümü yargılanmıştır. Programdaki “Parti, dini düşünce ve inançlara saygılıdır” maddesi Cumhuriyetin temeline açık saldırıdır. Şeyh Sait İsyanı’nın bu maddeden cesaret aldığını düşünenler haksız değildir. 

Serbest Cumhuriyet Fırkası (12 Ağustos 1930-17 Kasım 1930): Atatürk iktidar partisi üzerinde denetim yapacak ve işlerin düzelmesine katkı sağlayacak bir muhalefet partisi olması gerektiğini düşündü. Meclis’te tek partinin bulunması hükümetin denetlenmesini güçleştiriyordu. Bu nedenle Fethi Bey’den cumhuriyetçiliğe ve laikliğe sadık bir parti kurmasını istedi. Bunun üzerine Fethi Bey, Mustafa Kemal’in tarafsız olmasını şart koşarak 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdu. Kurdu ama Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası deneyinde olduğu gibi bütün mürteci Cumhuriyet düşmanları ile bunların güdümündeki yeni düzen karşıtı İslamcı tayfa bu partinin saflarında toplandı. Halk zıvanadan çıkmış, çıldırmış gibiydi. Bunun bir örneğini Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın iki numarası olarak bilinen Ahmet Ağaoğlu şöyle anlatıyor: “Kalabalığın ortasında bir adamcağız kucağında taşıdığı bir çocuğu birdenbire Fethi Bey’in ayaklarının dibine atarak: ‘İşte size bir kurban, başkalarını da veririz. Yalnız sen bizi kurtar’ dedi ve ağlayarak Fethi Bey’in ellerine sarıldı.”

 Şu anda AKP’ye yandaş bir kesim var ki çocuğunu kurban etmek isteyen bu meczuptan farksız. Ve ne yazık ki 1950’den sonra kurulan partilerin yüzde 99’u Cumhuriyetin temellerine saldırmakta ve AKP iktidarda.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kürt sorunu muamması 15 Kasım 2024
Ulusal Kurtuluş Devrimi 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları