Özdemir İnce

İkinci pişmanlığım

08 Ağustos 2023 Salı

Yirmi yaşımdan bu yana edebiyat, toplum ve siyaset alanlarında birkaç bin yazı yazdım ve son günlere kadar sadece bir yazı için pişmanlık duydum. 15 Aralık 2009 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan “Pişmanım Ey TÜRKONFED” başlıklı yazı.

Bölgesel ve sektörel iş dünyası temsil örgütlerinin çatı kuruluşu olan “Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu” (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Celal Beysel bana gönderdiği 19 Aralık 2006 tarihli elektronik mektupta meslek eğitiminin selamete çıkması için üç koşulu öne sürüyordu. Bunlardan birincisi “İmam hatip liseleri konusu, meslek eğitiminin değil, din eğitiminin bir alt başlığı olarak ele alınmalıdır. İmam hatip liseleri, meslek lisesi statüsünden çıkarılmalı, sadece din adamı yetiştirmek üzere özel bir statü altına alınmalıdır. Toplumun din eğitimi ihtiyacının karşılanabilmesi için, eğitimciler tarafından alternatifler geliştirilmelidir” idi. Öteki iki koşul da konfederasyonun ilgi alanının sorunlarını anlamış çağdaş görüşlerdi. Bu mektup dolayısıyla kendisini ve konfederasyonu bir yazımda övmüştüm. 12 Ocak 2007 günlü “TÜRKONFED diyor ki?” başlıklı bir yazım.

Aynı yönetim kurulu başkanı aradan geçen üç yılın sonunda “İmam hatipler, muhafazakâr genel liseler olsun, meslek liselilere katsayı kalksın” anlayışına gelmiş. (Hürriyet, 08.12.2009) Bununla ilgili haber uzun, aktaramam.

İkinci pişmanlığım, Cumhuriyet’te 18 Nisan 2023 günü yayımlanan “Millet ittifakı seçimi kazanırsa...” adlı yazım. O yazıda şunları yazmışım:

[14 Mayıs 2023 günü Millet İttifakı’na, Emek ve Özgürlük İttifakı’na ve Sosyalist Güç Birliği’ne oy verenler, oy zarfı sandığa düştüğü andan itibaren aynı kişi olmayacaklar. Özellikle Millet İttifakı cephesinde CHP listesine oy veren sağcılar, muhafazakârlar, dahası İslamcılar artık zihinlerini kapatan, ellerini bağlayan tabudan kurtulmuş olacaklar. Oy attıkları sandıkta kazanmasalar da tabudan kurtulmuş olacaklar. Demek ki tabunun yıkılması cinsiyet değiştirmek değilmiş... Demek ki laik orta, laik ortanın solu, laik sol ihanet cephesi b.k çukuru değilmiş... Bu eşiği aşanlar, özgürleşip kendileriyle ve kendilerinde barınan “insan”la barışacaklar!

Mayıs 2023 seçiminde verilen oylar daha sonra partiler arasında transferlere yol açacak. Muhafazakâr, mütedeyyin kitleden (Saadet, DEVA, Gelecek, Demokrat partilerinden ve başka kesimlerlerden) Millet İttifakı’na oy verenler zihin ve gönüllerindeki kilidi açacaklar. Elleri alışacak! Bu seçim gelecekte, muhafazakâr ve türlü düzeyde kitlelerin kendilerinden solda olan kitlenin insan olmak bağlamında kendilerinden pek farklı olmadığını görecekler ve yer değiştirmeninin kendileri için kötü bir şey olmadığını hissecekler, sonuç olarak tabulardan ve önyargılardan kurtulup özgürleşecekler. Sonuç olarak “laik dünya”nın Allahsız, peygambersiz, kitapsız kâfir olmadığını deneyerek öğrenecekler. Bu seçimden sonra, dileğim şu ki vatandaşlık bağlamında ulusal bir barış olacak. “İnanç”ın bireysel bir olgu olduğu anlaşılacağı için “öteki” artık düşman olmayacak. Seçim sandığına birlikte gidip diledikleri partiye oy verip birlikte kahve içecekler. Dileğim ve hayalim gerçekleşmedi. Çünkü seçimler öncesinde ve seçim sandığında iki seçim de çalındı. Öte yandan CHP ile ittifak kuran sağ partiler kendi seçmenlerini ikna edemediler. Bir siyasal partinin üyesi ve organik seçmeni partisinin kararlarına yüzde 99 oranında uyar. Demek ki bu partilerin organik seçmeni yokmuş. CHP seçmeni sağ parti adaylarına oy veriyor ama sağcı partilerin seçmenleri CHP’ye oy veremiyor. Bu ne tutsaklık!

O yazımı yazdığıma pişman olmaya başlamıştım. Seçimden sonra Meral Akşener ile Ahmet Davutoğlu’nun sözleri, hal ve tavırları Cumhuriyet adına beni çok yaraladı. Özellikle de Ahmet Davutoğlu’nun şu sözleri: “İYİ Parti’ye teklif götürdüm. Bu sağ seçmen CHP’ye oy vermez beraber olalım.” Meğer CHP listelerinden seçime girmek adamın son tercihiymiş. 10 milletvekili ile ölçülemeyecek bir fedakârlık yapmış.

Şu “Bu seçmen CHP’ye oy vermez” sözü korkunç bir ikiyüzlülüğü, içinden pazarlıklığı dile getiriyor. Böyle bir düşüncen ve inancın var idiyse neden CHP’nin önderlik ettiği bir ittifaka katıldın? Neden sağcı seçmeni ikna edip AKP’den oy koparamadın? Neden CHP’den 10 milletvekilliği aldın ve cumhurbaşkanı yardımcısı olmayı kabul ettin? Bu kadar çıkarcılığa pes doğrusu.

Yazacak çok şey var ama sadece şunu söyleyerek yazıyı bitireceğim: Şu muhafazakârlara bağlı eşek bile güvenilmiyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları