Özdemir İnce

Hafızlık gerekli mi?

02 Haziran 2024 Pazar

Değerli okurlar, izninizle gene arı kovanını bizziklemek1 için Hürriyet gazetesinin 27 Temmuz 2005 tarihli sayısında yayımlanan bir yazımı, konunun güncelliği gereği gene aynı adla Cumhuriyet’te ilginize sunuyorum.

Ancak ben okuyacağınız yazıyı güncelleştireceğim: 31 Mayıs 2024 günü yayımlanan Einstein imam hatipte okusaydı” adlı yazımla aynı sayfada yayımlanan “Hepsi imam hatipli” adlı yazıyı mutlaka okumuşsunuzdur. Eski imam hatip lisesi mezunu beş kişinin fotoğrafı eşlik ediyor yazıya. Bunlardan hiçbiri imamlık yapmıyor, hepsi Maarif Vakfı’nda yüksek yönetici durumunda. Daha önce yazdığım bir yazıda Mahdum Bilal Erdoğan’ın okuduğu Kartal İmam Hatip Lisesi mezunlarının başta THY olmak üzere önemli kurumlarda yüksek yöneticilik yaptıklarını yazmıştım.

İslamcı çevreleri, Milli Görüşçüleri, Erbakan Hocacıları ve AKP ileri gelenleri ile yandaşlarını 10 dakika dinleyecek olsanız Türkiye’de din ve inanç özgürlüğünün bulunmadığına inanmak çok mümkün. Oysa Türkiye’deki cami ve mescit sayısı, okul sayısının çok üzerinde.

Köylerde tek okul olmasına karşın birden çok cami var. Bir caminin yeter olduğu durumda neden iki ve üç cami vardır, bunun nedenini açıklamak mümkün değil.

Gereksiz yere cami yapıldığı için hem para israf olmakta hem de bazı camilere resmi imam ataması yapılamamaktadır. Çünkü yapay gereksinimi karşılayacak kadar kadro yoktur. Kadro bulunduğu durumda diplomalı din adamı yoktur çünkü imam hatip mezunları başka işler yapmakta ve yapmaları özellikle tavsiye edilmektedir. (Yukarıda yazdığım gibi.)

Çünkü yeterli sayıda camiye diplomalı din görevi atanırsa imam ve din görevlisi eksikliğinden şikâyet etmek mümkün olmayacaktır.

Din eğitimi ve uygulaması, özellikle içinden çıkılmaz hale getirilmektedir.

Türkiye’deki cami sayısının nüfusa oranı, Arap ülkelerinin oranının çok üzerindedir.

Yazımın başlarında adını andığım çevreleri dinleyecek olsanız Türkiye’de İslam dininin yasaklanmış olduğuna inanmanız mümkündür. Peki bunca cami, her caminin içinde ya da yanında açılan Kuran kursları neyin nesi? Her köyde, her mahallede birden fazla Kuran kursu yok mu? Var! Peki ne isteniyor? Yasaların öngördüğü din öğretim ve eğitiminin biçimi beğenilmiyor.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, 12 yaşını bitirmeyenlerin yaz Kuran kurslarına gidemediklerini, 15 yaşını bitirmeyenlerin ise hafızlık eğitimi alamadıklarını söylüyor (Yeni Şafak, 22.06.2005). Diyanet İşleri başkanı günümüz uygulamalarından şikâyet ettikten sonra “Ailelerin bu yönde ciddi isteği vardır. Kimse zorla camiye çağırmıyor” diyor.

Devlet, pedagoji biliminin koşullarını göz önünde bulundurarak bazı önlemler almış. Alınan önlemler beğenilmiyor. Hıristiyan dünyasından, kiliselerden örnekler veriliyor. Ama din bağlamında her konuda doğru ve gerçekler söylenmediği için zihinler bulandırılıyor. “Ailelerin bu yönde ciddi isteği var” iddiasını neye göre yapıyorlar?

Hepsini bir yana bırakalım. Kuran öğrenmek için ilkin klasik Arapça öğrenmek gerekiyor. Oysa Türkiye’de ne din adamları ne imam hatip mezunları ne de ilahiyat fakültelerini bitirenler klasik Arapça biliyorlar. Bilmediklerini nasıl öğretecekler?

Bilgisayarların, teyp kasetlerinin, CD’lerin, DVD’lerin zamanında Kuran ezberlemenin ne gereği var? Hafız, hıfzeden, koruyan demektir. Kuran nüshalarının çoğaltılamadığı çağlarda, okuma yazmanın olmadığı dönemlerde kutsal kitabı ezberleyen insanlara gereksinim vardı. Şimdi yok. Hafızlık da çağın gereği yok olacak mesleklerden biri. Her hafızın elinin altında milyonlarca nüsha Kuran, her müminin elinin altında gene milyonlarca elektronik kayıt var. Ezanı hoparlörle okutanlar, ya hoparlörden ya da hafızlık mesleğinden vazgeçmek zorundadır.

Günümüze gelelim:

Okuduğunuz bu yazının hafızlıkla ilgili bölümünde söylediklerimi birkaç ay önce TELE1’de, Namık Koçak’la yaptığımız programda da söylemiş, Arapça bilmeyen çocuklara Kuran ezberleterek zorla hafız yapılmasını kınamıştım. RTÜK hazretleri 135 bin lira ceza verdi televizyona. Gazeteye ceza vermeye güçleri yetmez ama bakarsın mahkemeye verirler.

1 Ucu sivri bir değnekle insanı, hayvanı dürtmek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları