Özdemir İnce

Gene bir imam

05 Ağustos 2022 Cuma

Evet gene bir imamın (Halil Konakcı) hezeyanı... Hürriyet gazetesinden (26.7.2022) Ahmet Hakan’ın bile tepesini attırmış:

“Ankara’da Melike Hatun Camisi’nde görev yapan bir imam var. Daha önce hilafet istemiş. ‘Biz o makamı geri istiyoruz arkadaş’ falan türü laflar etmiş. Dikkat çekmeye fazlasıyla meraklı olduğunu düşündüğüm bu imam, hilafet isteğiyle yeterince dikkat çekemediğini düşünmüş olacak ki... Bu sefer de kadınların kıyafetlerine dil uzatmış. ‘Bak sokaklar ne hale geldi. Kasap dükkânı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık’ demiş.

Eğer hilafet makamı yaşasaydı... Son Halife Abdülmecit Efendi de o makamı işgal ediyor olsaydı... Bu imam, ‘Hilafet kaldırılsın. Ben böyle halife istemiyorum’ diye bas bas bağırırdı. Çünkü son Halife Abdülmecit Efendi, nü resimler yapan bir ressamdı ve bu imam, halifenin yaptığı resimlere baktığında kendini kasap dükkânına girmiş hissederdi.”

***

Haber çok güzel, olayı irdeliyor ama hastalığın ufunet yerini ya da sorumluları es geçip sözü çıplak kadın (nü) resimleri yapan Halife Abdülmecit Efendi’ye getiriyor: Güya, halifenin yaptığı resimlere baktığında kendini kasap dükkânına girmiş hisseden bu imam “Hilafet kaldırılsın. Ben böyle halife istemiyorum” diye isyan naraları atarmış... Tam tersine kedi gibi pısıp ağzını açamazdı. Halifeyi eleştiren adamın gözünü oymazlarsa Fizan’a sürerlerdi.

“Dikkat çekmeye meraklı bu imam” yazarın yazdığına göre daha önce “Biz o makamı (hilafeti) geri istiyoruz arkadaş” falan türü laflar etmiş... Peki imamın işvereni Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) imam hakkında herhangi bir şey yapmış mı? Yapmamış ki hezeyanı sürdürerek “Bak sokaklar ne hale geldi. Kasap dükkânı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık” demiş. Olayı bunca önemli bulup sütununa alan yazar neden DİB’in ihmaline ya da “suç ortaklığı”na değinmiyor.

DİB’in açıklamasına göre ülkemizdeki toplam olarak 89 bin 259 cami varmış. Bunun anlamı şu: Şu anda ülkemizde 89 bin 259’dan çok fazla “derebeyi” var. Papalık ve kardinalliklere bağlı kiliselerde sıkı bir söylem birliği disiplini vardır. Bizim camilerde disiplin yerine tam anlamıyla büyük bir anarşi var. Memleket camilerinde selefi ve Vahhabi inançlı kişiler Arapça vaazlar vermekte ama DİB bana mısın dememektedir. Oysa DİB,  89 bin 259 minberinde yapılan bütün konuşmaların sorumlusudur. Ama sadece sıradan imamlar ve vaizler değil DİB’in ileri gelenleri bile her fırsatta Cumhuriyet ve laiklik karşıtı konuşmalar yapmaktadır.

Kimileri gazete sütunlarında ve televizyon ekranlarında, bu türden imamlar için “Bunlar siyasal gündemi saptırmak için böyle konuşmaktalar. Kulak asıp tuzağa düşmeyin” demekteler. Ama böyle konuşan din adamlarının iktidar emrinde planlı siyaset yaptıklarını düşünmüyorlar.

Aradan geçen yıllar içinde, özellikle de son 20 yıl içinde, DİB görev ve sorumluluk bağlamında kuruluş amaçlarının tamamını çiğner duruma geldi. Dahası, laik düzen karşıtlığının ocak ve odağı oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 136. Madde: Diyanet İşleri Başkanlığı:

“Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.”

Anayasanın 136. maddesi DİB’in varlık ve işlerini mahkûm etmektedir.

Ayrıca, “Bu kadınların başında yok mu adamları, ağabeyleri, babaları, kocaları? Geçtim helali haramı hadi buna inanmıyorsun. Tamam ateistsin, imanın zayıf... Ya hiç mi kıskanmıyorsun lan” demesi cinayete teşvik değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları