Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Eskiye dönüş
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ı konu
alan yazılar yazmaktan bıktım ama
öylesine sözler ediyor ki kendimi
tutmasam haftada üç gün yazılarımı
işgal edecek. 31 Mart yerel seçimleri
hakkında konuşurken “Eskiye dönüş
tartışmaları kapandı” demiş. Gel de
eskinin ne olduğunu merak etme...
R.T. Erdoğan 16 Nisan 2024 günü
yapılan kabine toplantısının ardından
kendi kafasında yazdığı senaryoya
uygun olarak konuşuyor:
“31 Mart seçimlerinin ilk kazananı
sandıktır. Türk demokrasisi bu
seçim sürecinin en büyük galibidir.
Muhalefetin de bu konuda gerekli
dersi çıkaracağını ümit ediyorum.
Hükümet ve siyaset olarak 21
yıldır olduğu gibi gelecekte de
demokrasimizin standartlarını
yükseltmeye devam edeceğiz.
Türkiye 16 Nisan 2017 halk
oylamasıyla 200 yıllık tartışmaya
noktayı koymuş, cumhurbaşkanlığı
hükümet sisteminden yana olmuştur.
14-28 Mayıs seçimleriyle parlamenter
sisteme dönüş tartışmaları milletimiz
tarafından kapatılmıştır. Siyaset
kurumunun eskiye dönüş tartışmaları
yerine mevcut sistemin daha
iyileştirilmesine mesai harcamasının
Türkiye için daha faydalı olacağına
inanıyorum.”
Sandık neden 31 Mart seçimlerinden
kazançlı çıksın, sandık oy pusulasının
içine atıldığı bir şeffaf plastik kutu, içine
atılan kâğıt parçasının ne olduğunu
nereden bilecek ama AKP genel başkanı
metaforlu konuşmaya meraklıdır. Seçim,
demokratik yaşamın doğum evresidir,
seçim yapıldı diye demokrasi şakkıdı
şakkıdı göbek mi atsın? Olacak iş değil!
Kabinenin reisi seçim yapılmasına izin
verdiği için kasılıyor gibi... Allah Allah,
muhalefet neden yapılan seçimden
ders çıkarsın? AKP’yi 31 Mart yerel
seçiminde nakavt eden muhalefet
bundan nasıl bir ders çıkarabilir?
Çıkaracağı ders hiç de AKP’nin hayrına
olmaz. Muhalefet çeneye mi, karaciğere
mi vuracığını biliyor artık.
“Hükümet ve siyaset olarak 21
yıldır olduğu gibi gelecekte de
demokrasimizin standartlarını
yükseltmeye devam edeceğiz”
demekte AKP genel başkanı. Elma
şekeriyle çocuk kandırır gibi...
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz”
diye bir söz var ama bir de bir Arap
atasözü var: “el mana fi batnı’ş şair.”
(Anlam şairin karnındadır.) Yani
gizlenen bir anlam söz konusu. Ama
ben de bir şair olarak karınlardaki
anlamın ne olduğunu çıkarabilirim: Ya
şair, 21 yılda, demokrasinin hayat suyu
kuvvetler ayrılığı ilkesini kuruttunuz;
anayasayı bitpazarında beleşine sattınız;
yasa masa dinlemediniz; Danıştay,
Yargıtay, Sayıştay gibi “tay”ları at
kasaplarına teslim ettiniz; Kaçak
Saray’dan başlayarak yurdu yazlık ve
kışlık saraylarla, belediye saraylarıyla,
zevksiz mobilyalarla, borçlu ve ham
hum şaralopçu belediyelerle döşediniz;
bütün kadronuz “Fiyakanın düşkünü
beyaz giyer kış günü” oldu; Merkez
Bankası icraya verildi; daha neler de
neler... Ama kullarınıza (!) “Destur” deyip
zılgıt çekmediniz.
Bir kez daha yazalım: “Türkiye 16
Nisan 2017 halkoylamasıyla 200
yıllık tartışmaya noktayı koymuş,
cumhurbaşkanlığı hükümet
sisteminden yana olmuştur. 14-
28 Mayıs seçimleriyle parlamenter
sisteme dönüş tartışmaları milletimiz
tarafından kapatılmıştır. Siyaset
kurumunun eskiye dönüş tartışmaları
yerine mevcut sistemin daha
iyileştirilmesine mesai harcamasının
Türkiye için daha faydalı olacağına
inanıyorum.”
AKP genel başkanı ya tarihi yanlış
biliyor ya da yanlış yorumluyor:
16 Nisan 2017’de necip halkımız
cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi
için olumlu oy vermiş. Tamam! Fakat
16 Nisan 2017 son referandum mu ki?
Aynı halk yeni bir oylamada bu berbat
sistemi kaldırır. 2028 seçimine ben
yetişemem ama R.T. Erdoğan dört yıl
sonra yapılacak seçimde oturduğu
koltuğa veda edecek. Ve Tarih Dede ile
yüzleşmek zorunda kalacak.
Tarih denen “yüksek mahkeme
tutanakları”nı okuyup anlayanlar,
cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin
çağdaş ve onurlu bir halka yaraşmayan
rüküş bir bitpazarı giysisi olduğunu
çok iyi bilir. Dünyadaki bütün örnekleri
tarihin tahtalıköyünü boyladı, ülkemizde
ise şimdilik “mostralık” olarak
durmakta. Yönetim anlayış ve eylem
tarzıyla aşiret reisliğinden farkı ne?
Bir farkı olsaydı yaşlı generaller, Osman
Kavala, TİP milletvekili Can Atalay,
Selahattin Demirtaş hapislerde mi
yatardı? Ancak tek imzanın gücü de
gelip geçicidir.
Benim “Zorba ve Ozan” adlı beş
baskı yapan, Fransızcaya tercüme
edilen bir şiir kitabım var. “Zorba”
Kenan Evren Paşa idi. İzninizle,
kitaptan birkaç dize aktaracağım:
“Ne olur ne olmaz/ sen gene de
müneccimlerle görüş/ ne oldum
deme, ne olacağım de/ ey zorba/
tek ve tenha olacağın günler pek
yakındır.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!