Özdemir İnce

Demek yeter söz milletin ha!

29 Ocak 2023 Pazar

Bu şanlı, sol anahtarlı haykırış Adnan Menderes’in ağzına da yakışmamıştı. R.T. Erdoğan’ın ağzına hiç mi hiç yakışmıyor. Birisi demokrasinin kibar katili, öteki demokrasiyi küfür ve haram sayan bir Başyüce! Halkçılık kim siz kim? Halk sizin için köle ve reayadır. Adnan Menderes hiç olmazsa hakaretsiz ve küfürsüz konuşurdu. Adnan Menderes muhalefetteydi, yeri ve rolü belliydi, rol çalmıyordu, zar tutmuyordu. Millete söz hakkı tanıyacağını vaat ediyordu, beceremedi ya da istemedi. R.T. Erdoğan’a gelince: Milletin sesini kesip canını aldıktan sonra cinayet mahalindeki parmak izlerini silmek için çabalıyor, gürültü yapıyor.

R.T. Erdoğan’nın zaman içinde ve kendi etrafında sürekli dönüşlerini “mağduriyet edebiyatı” olarak tanımlanıyor ama bu çok daha başka bir şey. Mağduriyette bir tür yalvarma ve zavallılık vardır. Bu başka bir şey, bu davranışta bir tür horozlanma, dediğim dedik çaldığım düdük hali, bir tür megalomanya var. Sonunda şantaja dönüşüyor. Haraç kesme raconu!...

Demokrrat Parti’in kurucu dörtlüsü (Celal Bayar, Adnan Merderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü) demokrasiye susadığı için mi Demokrat Parti’yi kurdu? 1936 doğumluyum, herkes yutsa ben yutmam bu zokayı! Dörtlü Takrir sahipleri demokrasi meftunu oldukları için değil toprak reformuna karşı oldukları için parti kurdular. Doğu Anadolu’nun Kürt beylerini, tarikat şeyhlerini, aşiret reislerini ve topyekûn toprak ağalarını korumak amacıyla demokrasi adını yem gibi kullandılar. “Yeter söz milletindir!” derken aslında “Bundan böyle söz toprak ağalarının, aşiret beylerinin ve tarikat şeyhlerinindir!” demek istiyorlardı. Zaten böyle de oldu!

14 Mayıs 1950’de, CHP’nin çoklu parti yönetimi ortamında altın tepside sunduğu iktidar şansını Demokrat Parti (kullanamadı değil) kullanmadı. Oysa CHP yardıma hazır beklemekteydi. 27 Mayıs rejimini izleyen koalisyondan (CHP&AP) sonra iktidara tek başına gelen Adalet Partisi (1965-1971) dahil iktidara gelen bürtün sağ partiler demokrasiden uzaklaşmak, laik düzeni törpülemek için ellerinden geleni yaptılar. Demokrasi gerçekleşmedikçe seçmen kitlesi bilinçsiz yığınlara, yığışımlara dönüşerek kötürümleşti, demokrasi ülküsünü yozlaştırdı ve artık yozlaşma bir ortaklığa, ortakyaşarlığa (sembioz) dönüştü. Böylece sonunda AKP ile birlikte ülkede gerçek anlamıyla bir Ohlokrasi [1] (Okhlokrasi) düzeni oluştu.

Ohlokrasi tuhaf bir rejimdir: Kapitalizmde proletaryayı kapitalist burjuvazi sömürür; ohlokraside ise kapitalist burjuvadan başka bir de ohlokratik lümpenler de sömürür emekçileri. Bu nasıl oluyor?

İktidarla ohlokratik lümpen yığışımı arasındaki bu ahlaksız ilişkiyi ilk kez “Sadaka ve Avanta Ekonomisi” (Hürriyet, 27.02.2007) yazımda anlatmışım ve 26.07.2022 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Bozuk düzenin büyük zaferi” yazımda ahlaksız düzenin reçetesini açıklamıştım: AKP iktidarının vatandaşın vergileriyle ve sosyal yardım adı altında besleyerek yarattığı kadrolu seçmen kitlesi... Muhtaç olana değil, AKP’ye oy vermesi için ihtimamla beslenen asalak yığışımına ödenen haraç... 26.07.2022 tarihli yazımdan aktarıyorum:

“2002 yılında 1 milyon haneye yapılan yardım, AKP’nin başarılı (!) ekonomi programı sayesinde 4.3 milyon haneye çıkmış. Her ailede 3 kişinin AKP’ye oy vereceğini kabul edersek toplam 12 milyon 900 bin kişi eder.

Gıda ve giyim yardımı alan 11 milyon 369 bin kişi yukarıdaki 12 milyon 900 bin kişiyi içeriyorsa, kadrolu oy sayısı 23 milyon 969 kişiye çıkar. Demek ki AKP’nin gamsızlığı bu 23 milyon 969 bin oya dayanmakta.”

Düzen, bu tek adamlık Başyüce rejimiyle tam anlamıyla artık bir ohlokrasi. Neden mi? Mevcut cumhurbaşkanı anayasa/babayasa falan dinlemeden, hakkı bittiği halde “Ben ille de aday olacağım!” derse rejimin adı seçimli monarşi ya da ohlokrasi olmaz mı?

Mevcut cumhurbaşkanı seçim masraflarını karşılamak için yabancı ülkelerden devlet borcu alırsa rejimin adı demokrasi olur mu? Adnan Menderes bile böyle bir şey yapmadı. Hükümet darbesi yapan Kenan Evren bile ülkeyi bu denli bunaltmadı.

Seçimde hiçbir eylemi sınırlanmamış bir aday olur mu? İsterse görevli cumhurbaşkanı olsun!

1- Yoz demokrasi, ayak takımı rejimi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları