Özdemir İnce

Atatürk 1

10 Kasım 2023 Cuma

Her ne hikmetse Atatürk’ü tanımlarken “tek adam”, “yalnız adam” deyişlerini kullanırlar. Şevket Süreyya Aydemir, Atatürk’ü anlattığı romana Tek Adam, İsmet İnönü’yü anlattığı romana İkinci Adam adını vermiş. Atatürk döneminde 1929 buhranı sonrasında dünyada devletçiliğin yükselişe geçtiği 1930’lu yıllarda, Cumhuriyet rejimini destekleyen Kadro dergisi kadrosunda yer alan  Ş.S. Aydemir’in, Atatürk’ün “tek adam” olmayıp bir kadro hareketinin önderi olduğunu bilmesi gerekirdi. Örneğin Mahmut Esat Bozkurt çıkarılan bütün devrim yasalarının hazırlayıcısı olmuştur. Medeni Kanun çıkarılırken Atatürk, “Bu kanunu nasıl uygulayacaksın” diye sorunca, M.E. Bozkurt “Hukuk mektebi kuracağım paşam!” cevabını vermiştir. Atatürk’ün yanındaki kadronun üç üyesini (M.E. Bozkurt, Şükrü Saracoğlu, Dr. Reşit Galip) unutulmaktan kurtarmak için Cumhuriyet’in Üç Fedaisi (Eksik Parça Yayınları, 2023) adlı kitabı yazdım.

Atatürk’ün “tek” ve “yalnız adam” olmadığını kanıtlamak için Cumhuriyet’in Üç Fedaisi’nden bir alıntı yapacağım:

“Türkiye’ye sultanlıkvari bir başkanlık rejimi getirmek isteyen AKP iktidarı, hazırladığı anayasa taslağında, sultan-başkana TBMM’nin çıkardığı yasaları veto etme ve kafası estiğinde TBMM’yi dağıtma yetkisi veriyor. Bu yetki eleştirildiği zaman, her zamanki pişkinlikleriyle, ‘Ama bu yetkiyi Atatürk de istemişti’ diyorlar. Utanmasalar, bu yetkinin verilmiş olduğunu söyleyebilirler.

1924 Anayasası’nın yapılmasında kendisi de bir anayasa hukukçusu olan Mahmut Esat Bey’in büyük emekleri vardır. Anayasanın hazırlandığı dönemde gazetelerde yazdığı yazılarla, TBMM’de yaptığı konuşmalarla bu konudaki düşüncelerini açıklamıştı. En önemli konu, günümüzde Recep Tayyip Erdoğan’ın (başkan olduğunda) mutlaka sahip olmak istediği, yasaları veto etme ve Meclis’i feshetme yetkisiydi. Mahmut Esat Bey, TBMM’de yaptığı konuşmalarda bu yetkilerin cumhurbaşkanına verilmesine karşı çıktı.

Tek parti diktatoryasında (!) Mustafa Kemal’in huzurunda yapılan bu konuşmaları günümüzün demokratik (!) ortamında yapabilecek bir tek AKP milletvekili var mıdır acaba? 

Yeni bir anayasa konusu uzun zaman sohbet olarak başlamış, sonra anayasa komisyonunca ele alınmıştı. Türkiye’nin geleceğini düzenleyecek yeni bir anayasa tasarısı oluşturulmaya çalışılıyordu.

Gazi, cumhurbaşkanı olmadan önce bu görüşmelere zaman zaman katılır, düşüncelerini açıklardı. Devlet başkanına kanunları veto ve gerektiğinde yeni bir seçim için Meclis’i feshetme yetkisinin verilmesinin yararlı olacağını söylemişti. Bunları çağdaşlaşma hamlesinin yavaşlatılması, milli egemenliğin örselenmesine karşı önlem olarak değerlendiriyordu. Anayasa Komisyonu Başkanı Yunus Nadi Bey, Gazi’yi ziyarete geldi.

‘Mahmut Esat Bey ile Şükrü Saracoğlu, cumhurbaşkanına veto gerektiğinde Meclis’i fesih yetkisi verilmesini kabul etmiyorlar.’

‘Neden?’

‘Milli egemenliğe aykırı buluyorlar.’

‘Partiler çoğalınca hükümetsizlik tehlikesi baş gösterebilir, gerici eğilimler belirebilir, devletin kuruluş amacına aykırı kanunlar kabul edilebilir. Bu yetkileri böyle durumlar için düşünmüştük. Bir anayasada bütün olumsuzlukları çözecek çözümler, imkânlar bulunması gerekmez mi?’

‘Birçok milletvekili de iki arkadaşımızın düşüncelerini paylaşmaya başladı. Bu maddelerin Meclis’te kabul edilmesi zor görünüyor.’

Bir sessizlik oldu. Paşa ikna edeceği ümidiyle bu milletvekilleriyle bir de kendisi görüşmeye karar verdi.

Mahmut Esat Bey bu ara bakan değildi. Saracoğlu Şükrü Bey, Meclis’e ikinci dönemde katılmıştı. İkisini birlikte kabul etti. Milletvekilleri cumhurbaşkanını saygıyla dinlediler ve düşüncelerini değiştirmediler. 

Gazi sonucu öğrenmek isteyen Yunus Nadi Bey’i ertesi gün direksiyon binasında kabul etti.

‘İki saat karşılıklı görüşlerimizi açıklayıp tartıştık. Biraz sıkıştırdım da. Ama çocukları ikna edemedim. Dilerim bu yetkilere ihtiyaç duyulmaz. Fakat bu görüşmeden çok memnun kaldım. Türkiye’mizin milli egemenliğe, özgürlüğe böyle sahip çıkan, hukuka saygılı, sağlam, dürüst, dirençli, bağımsız ruhlu siyasetçilere çok ihtiyacı var. Mahmut Esat’ı zaten beğenirdim. Şükrü Bey’i de çok beğendim’.” (s.50-51) 

Atatürk, bu görüşme üzerine veto yetkisinden vazgeçti. Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Saracoğlu ve Dr. Reşit Galip, Kemalizmin teorisyeni oldular.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları