Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Anna’nın insan olamaması
Sizi bugün Wafa Sultan’la tanıştıracağım. Wafa Sultan İngilizce yazan Suriye kökenli, ABD’li bir psikiyatr. Bir kadın. 2006 yılında Al Jazeera televizyonunda yaptığı programlar sayesinde dünya çapında ün kazanmıştı. Bunlar arasında, gençleri Allah için intihara sürükleyen İslami öğretimin keskin eleştirileri vardı. Şimdi yazılarını “Ahewar.org” adlı sitede yayımlıyormuş.Yayımlanmış iki kitabı var ama bunların ülkemizde yayımlanabileceklerini sanmıyorum. İngilizce okuyabilirsiniz. Fransızca çevirileri de var.
Bugün Wafa Sultan’dan ilham alıp yararlanan bir yazı okuyacaksınız.
1932 yılında ABD’nin Pensilvanya eyaletinin bir köyünde bir kız dünyaya geliyor. Kızın adı Anna oluyor. Amma velakin bu Anna evlilik dışı bir piç. Talihe bakın ki annesinin babası olan dede yobazın yobazı bir Katolik. Elbette Anna’yı reddediyor. Bu arada Anna’nın annesi de baba korkusundan kaçıp gidiyor. Böylece Anna dedesiyle kalıyor. Dede de nefret ettiği bebeği evin üst katındaki ambara kapatıyor. Hücreye küçük bir pencereden pek az gün ışığı girmektedir. Dede kimsenin Anna’yı görmesine izin vermiyor elbette. Yanına yiyecek ve su bırakıp o uyurken oturağını temizliyor.
Hapisliğin altıncı yılında, yoldan geçen biri durumu fark ediyor ve hemen çocuk esirgeme kurumunu bilgilendiriyor. Harekete geçen polis hızla eve baskın yapıyor ve bir deri bir kemik, insana benzer bir yaratık buluyor. Sanki bir hayalet!
Psikologlar ve sosyologlar Anna’yı gözlem altına alıyorlar. Anna zaman zaman keskinleşen garip bir çığlık atarak tepki gösteriyor. Tek iletişim bu çok garip çığlık. Düşüne düşüne, bu sesin dedenin evinden bir kilometre uzaktan günde iki kez geçen trenin düdüğüne benzediğini keşfediyorlar. Doğdu doğalı duyduğu tek ses buydu zaten.
Amerikalı bir psikolog daha sonra kendini Anna olayına adamış, onu sosyalleştirmeye çalışmış ama çocuk bulunuşundan üç yıl sonra öldüğü için başarılı olamamış. Anna ve benzeri durumları değerlendiren psikologlar ve psikiyatristler, insanın doğumda aslında bir insan olmadığını, insancıllaştırılabilir ve doğal olarak sosyalleştirilebilir bir yaratık olduğuna karar vermişler. (1950’lerde Johnny Weissmuller’in Tarzan filmlerindeki “Angava çita!” diyen Tarzan gibi.)
İnsan kendisini programlayan genetik yetenekleri ortaya çıktıkça hayvanlardan ayrılır. Bu yetenekler kullanılmazsa Anna örneğinde olduğu gibi, bir primat olarak kalır. Anna, kendini içinde bulduğu durumda, başka hayvanlardan çok daha aşağı bir davranışa, zihniyete ve duyguya sahipti. Altı yaşına kadar, henüz insanlar gibi yaşamaya programlanmamıştı, bu yüzden başarısız oldu. Onun yaşındaki diğer çocuklar gibi yaşamasına yardım etmeye çalıştıkları sırada ölüyor.
İslam peygamberi şöyle buyurmuştur: “Yeni doğan her bebek, doğal olarak, Allah için Müslüman olarak doğar. Onu Yahudi, Hıristiyan veya Mazdeki yapan ailesidir.”
Eğer bu görüş gerçekten doğru olsaydı Anna, bunca yıldır duyduğu trenin ıslık sesini taklit etmek yerine, “Allah’tan başka ilah yoktur! Ve Hz. Muhammed onun elçisidir!” diye haykırırdı.
Bu Wafa Sultan Hanım, maşallah, yedi dereden su getirip işi nereye bağladı bakın. Ardından Aristoteles’e topu atarak, insanın ahlakını başkalarını taklit ederek kazandığını söylüyor. Dindarlık da öyleymiş: Taklit ede ede, tekrar ede ede ahlak sahibi ve giderek dindar olunurmuş. Fesuphanallah!
Davranış uzmanları Aristoteles’in ifadesine katılıyormuş. Bununla birlikte, insanın başkalarını taklit ederek sadece iyi ahlakı değil, kötüyü de öğrenir.
İnsan, hem iyi hem de kötü özellikleriyle çevrenin özsuyunu emen sünger gibi kalıcı olarak yaşar. Anna sadece çevresindeki trenin ıslık sesini algılayabiliyor ve bu gürültüden başka bir şeyi taklit edemiyordu.
Wafa Sultan bacımız bana nasıl top kaldırdığını bir bilse!
Ben aylardır yazıyorum: Herkes, özelliklede siyaset bilimcileri, muhalefeti suçlarken ben, “Geçirimsiz (empermeabl) seçmenle muhalefet partilerinin ilişki kurması olanaksızdır” diye yazıyordum. Şimdi önümüzde bir Anna ve dedesi örneği var: Anna geçirimsiz seçmen, geçirimsiz seçmen Anna’nın duyduğu ses AKP’nin sesi. O sesi model alıyor ama hele Anna bir hapishaneden kurtulsa başka sesler de duyacak. Ama nasıl?
Anlamak için ezberleri unutmak gerekir!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!