Özdemir İnce

Allah kimden yana?

11 Ocak 2022 Salı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bursa AKP İl Başkanlığı toplantısında “Sadece bizim yaptıklarımıza bakmayın. Biz kendimiz yapmıyoruz. Biz inanıyoruz ki bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır!” ifadelerini kullanmış.

 Tehlikeli ve anlamsız bir açıklama. Çünkü İslamın çıktığı yerde Müslümanlar, İslamın son din, Peygamber Hz. Muhammed’in son peygamber, Kuran’ın da son kutsal kitap olduğuna inanırlar. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ağzından çıkan anlamsız sözler bu “statüko”ya da aykırıdır. AKP’nin, bu partinin genel başkanı R.T. Erdoğan’ın ve de Süleyman Soylu’nun 20 yıldır biriken vukuatlarının sebebi Allah ise yandık ki ne yandık!

***

“Sadece bizim yaptıklarımıza bakmayın. Biz kendimiz yapmıyoruz. Biz inanıyoruz ki bize yaptıran Allah’tır, bize yaptıran Allah’tır bize yaptıran Allah’tır!” cümlesini ancak suçlular, suçları altında ezilenler kullanır.

Karısını, nişanlısını canavarca öldüren ve “Hep telefonla konuşuyordu hâkim bey, çok kıskandım, kendimi kaybettim, gerisini hatırlamıyorum, çok seviyordum pişmanım” diye kendisini savunmaya çalışan herif, artık Süleyman Soylu’nun izinden giderek “Siz benim yaptığıma bakmayın, bana bu cinayeti işleten Allah’tır. Alın yazım böyleymiş. Yazan da yaptıran da Allah’tır” derse kendisine “Affedersin, kusura kalma kardeş, biz yanlış anlamışız, başka bir şey sanmıştık” mı diyecek Süleyman Bey’in polisi, Abdulhamit Bey’in savcısı? Ve bu duruma muttali olan yani ıttıla kesp eden Umumi Reis Beyefendi bir Başyüce olarak ne yapacak? Ne yapacak, her şey yazılan, yazılmış olan ve yazılırken uygulanmakta olan akıldışı senaryoya uygun. Öyle deel mi?

***

İnsanların dünyasında böyle şeyler olur, olmuştur. Oyuncak bebeğini parçalayan çocuk “Ben yapmadım, ellerim yaptı” diyebileceği gibi yaptığı işi bir arkadaşına da gönderebilir. Böyle şeyler yetişkinlerde olduğu zaman iş gelip kimlik bölünmesine kadar dayanır. Tıp bu ruh hastalığını şöyle açıklamakta: “Dissosiyatif kimlik bozukluğu türünde, kişi birbirinden farklı kimlik karakterlerini, aynı anda yaşar. Kişilik sayısı 5-10 arası değişebilmektedir. Ve bu türde kişi bir karakterden diğer karaktere ani bir geçiş yapar. Ve karakterler arası geçişte kimlikleri hatırlayamaz.”

Ama bu örnek Süleyman Soylugillerin durumunu açıklamıyor. Ya bu durumda Soylugillerin dünyevi varlıklarının içinde kendilerini yönlendiren bir kutsal irade merkezi var, eylemlerini bu yönlendiriyor. Ya da Karagöz gölge oyununda olduğu gibi, Karagöz ve Hacivat’ı ustanın parmakları yönlendiriyor.

İşin içinde Hasan Sabbah’ın Haşhaşi cenneti de var. Kafa bulanlar, doları Kılıçdaroğlu’nun yükselttiğini sanmakta kalmayıp iddia etmekte. İşin tuhafı acemi televizyoncular “Kılıçdaroğlu nasıl oluyor da doları yükseltiyor” sorusunu sormuyorlar.

***

Şimdi biz Allah’ın Erdoğangillere, Soylugillere  yaptırttığı işlere ve yolsuzluklara bakalım. Önce “batan geminin malı gibi sattıkları”: Bir vatandaş CİMER’e son 18 yılda satılan fabrikalar ve kurumların listesini sormuş. Gelen listede satılan kurumlar, yerler ve fabrikaların listesi şöyle:

Termik Santrallar (8 adet), Hidroelektrik Santrallar (8 adet), Şeker Fabrikaları (10 adet), Tekel Binaları (15 adet), Sümer Holding’e bağlı şirketler (9 adet), limanlar (11 adet), diğer satılan şirketler (19 adet). Bu listede, Cumhuriyetin 1936-1984 arasında 48 yılda kurduğu ve AKP’nin sekiz yılda haraç mezat sattığı kâğıt fabrikalarının öyküsü yok. Şimdi bir sayfa kâğıt üretilmediği için yayıncılık ölmek üzere.

Peki, bu satışlardan gelen milyarlarca lira ya da dolara ne oldu? Parayı ne yaptıkları bilinmiyor: Allah’ın izniyle ya zimmete geçirildi ya da kumara basıldı.

YAP İŞLET DEVRET yöntemiyle yaptırılan ve Türkiye’nin 25-30 yıllık hazinesine ipotek koyan işler yaptırılmasaydı ülke ve vatandaşlar “hiçbir şey” yitirmezlerdi. Tamamı kirli pay (hisse) amacıyla yapılmıştır:

Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Ankara Garı, İstanbul Yeni Havalimanı, şehir hastaneleri (10 adet), 1915 Çanakkale Köprüsü, Zafer Havalimanı (28 yıllığına işletilecek olan havalimanında verilen yolcu garantisi sayısı neredeyse Kütahya, Afyon ve Uşak’ın nüfusuna eşit).

Gerçekten bu işleri bunlara yaptıran böyle bir somut Tanrı var ise kurtuluş yok, demokrasilerde böyle bir Tanrı’dan da hesap sorulur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları