Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Taksim Yok Edilirken...

02 Mayıs 2013 Perşembe

1 Mayıs’lara şaşı bakıldığı, günün bayram olarak kabul edilmemesinden belliydi.
1 Mayıs’ın Komünist Bayramı olduğunun kabul edildiği günlerde yaşayanlardan biri olarak son yasaklamayı yadırgamadığımı belirtmek istiyorum.
Gençliğin genelde eylemsizleştirilmesini, 12 Eylül askeri yönetimi başarmıştı. Ama onca işkence ve yargılamaya karşın işçileri eylemsizleştirmeyi başaramamıştır.
Sendikasızlaştırmayı yaşama geçirenler, işçi bilincini ve dayanışmasını yok etmeyi başaramamanın ceremesini aldıkları kararlarla İstanbullulara ödetmeyi yeğlediler.

\n

***

\n

Yaklaşık 53 yıl önceydi. Hemen hemen 1960’ın aynı günleriydi.
Üniversite öğrencilerinin yürümesini engellemek için köprüler açılmış, İstanbul’a özgü deyişle trafiğe kapatılmıştı.
Anımsadığıma göre 15-16 Haziran 1970’teki büyük işçi direnişinde de Eminönü’nde toplanan işçiler Beyoğlu tarafına geçmesin diye köprünün kapaklarını açmışlardı. Bu kez de benzer önlem alınıyor, işçi bayramlarında ise ilk kez bu yola başvuruluyordu. İki yaka arasındaki kamu deniz ve kara taşımacılığının İstanbul yönetimi, Taksim Meydanı’na ulaşılmasını engellemek için oluşturduğu barikatların çok daha azını meydandaki çukurun çevresinde oluştursaydı, kalan bölüm kutlamalara yeter de artardı bile.
Taksim’in kutlamalara açık olduğu dönemde bile yürüyüş kolları anıt çevresine vardığında kitleler Şişli’de, Kasımpaşa sırtlarında ve İnönü Caddesi’nin ortalarında olurdu.
Alanın küçülmesi sonucu işçilerin tümü giremezdi ama Şişli, Beyoğlu, Beşiktaş ilçelerini biber gazı dumanları kaplamaz, o bölgelerde oturanları da biber gazı işkencesinden korumuş olurlardı.

\n

***

\n

Taksim Meydanı’nın yayalaştırılması projesi sürdürülüyor. Ama son açıklamalara bakarsanız, meydanın büyük bir bölümü yayaların elinden alınıyor. Çünkü yıkılan Topçu Kışlası’nın benzeri İnönü Gezisi diye anılan bölüme alışveriş merkezi ve yabancı dil hayranlığının somut göstergesine dönüşen rezidans olarak kullanılacak bölümlerle geri dönecek.
Sanırım ki bir parkı inşaat alanına dönüştürecek yaklaşım belki de dünyada ilk kez yaşama geçirilecek.
İstanbul’da dağ taş zaten beton gökdelenlerle işgal ediliyor. Büyüme endeksi inşaata dayalı olarak yukarıda tutulabildiği için kimi uyanıklar gözlerine kestirdikleri yeşil alanları yapılaşmaya açtırıyor. Hele TOKİ’yi de ortak alabilirlerse hem alanlarını hem de gökdelen yüksekliklerini istedikleri gibi belirliyorlar.
İstanbul’da yaşayanlara da bir haller oldu. Şehirlerinin doğal kazanımlarının ve güzelliklerinin yok edilmesini ses çıkarmadan izliyorlar.
Mühendislik ve mimarlığın uzmanlık alanlarından birkaç odanın çabası olmasa neredeyse İstanbul kalmayacak.

\n

***

\n

Bir yandan deprem korkusu yaşanırken “Deprem sonrasında İstanbullular nerede toplanıp, geçici yaşamlarını sürdürecek” sorusuna yanıt aranıyor. Kentin merkezindeki tek alanın da küçültülmek istenmesi ise tam Doğulu kafaların kabul edeceği bir yaklaşım olarak gündeme geliyor.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları