Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Muhterem Muhbir Vatandaş...

01 Ağustos 2013 Perşembe

Ulu Hakan (!) Abdülhamit Han’ın 33 yılda kullandığı yöntemleri AKP iktidarının 11 yılda doruğa çıkardığını söylemek sanırım abartı olmaz.
Abdülhamit, tahttan indirilmekten korkardı, şimdikileri de koltuktan indirilme korkusu sardı.
Tahttan indirilme korkusu, Abdülhamit’i olup bitenleri, hangi paşanın kimlerle birlikte olduğunu öğrenme konusunda güdülemişti.
O dönemlerde sivil paşalar da olduğunu unutmayalım.
Neredeyse binlerce kişiden oluşan ücretli bir hafiye ordusu kurmuştu.
Ama kendisine yalakalık yaparak rütbe, madalya ve özel hazinesinden avanta isteyenler de vardı. Tahttan indirildikten sonra Yıldız Sarayı Arşivi’nde yapılan araştırmada ele geçen jurnallar ve sahipleri hakkında kitaplar yayımlandı.
Dönemin kimi ünlü gazetecileri de gizli gizli padişaha birilerini ihbar etmişlerdi.
Ama hafiyelerin ve ünlü muhbirlerin çabaları işe yaramadı ve Abdülhamit bir günde kendisini Selanik’teki Alatini Köşkü’nde buldu.

\n

***

\n

AKP’nin başarılarından mutluluk duyanlar arasında gizli hafiyelerin yanı sıra açık açık muhbirlik yapanlar da var.
Geleneğe bağlı olarak aralarında gazeteciler de yok değil.
Şayet günlük gazetelerin tümünü görmek durumundaysanız her gün bir ikisine rastlayıveriyorsunuz.
Ama ileri demokrasi dönemindeyiz ya. İhbarların adresleri savcılar oluyor.
Başbakan da bunların arasından o gün söylemesinin doğru olduğuna inandıklarını bazen alanlarda bazen de iftar sofralarında seslendiriyor.

\n

***

\n

Ali Sirmen de anımsattı. Muhbirliğin açık olarak en kutsandığı dönem 12 Mart 1971’de başlayan ara ve kara dönem olmuştu.
İstanbul Sıkıyönetim Komutanı
Faik Türün, bir bildirisiyle “Muhterem muhbir vatandaşı” göreve çağırmıştı.
Gezi Direnişi’nin yankılandığı süreçte Başbakan, vatandaşların komşularını ihbar etmesini istemişti.
Anlaşılıyor ki
“işaretsiz bayrak asın” çağrısı gibi bu çağrı da kulak arkası edilmiş.
Ama çağrıyı etkili kılacak yöntemi Emniyet Genel Müdürlüğü keşfetmiş. Her mahalleye ihbar kutuları konulacakmış!
Eskiden mahallelerde sadaka taşları varmış. Çünkü zenginler gece karanlıkta bu taşların üstündeki oyuk yerlere para koyar, ihtiyacı olanlar da kimseye görünmeden alırlarmış. Şimdi iktidar gündüz gözüyle fasulye, nohut dağıtmaya, Fak-Fuk-Fon’dan ödeme yapmaya başladığı için gerek kalmayan taşların yerini ihbar kutuları alacakmış.
Kızdığınız biri mi var? Oturup bir ihbar mektubu düzeceksiniz, hele hayali bir terör örgütü ile bağlantı kuracak kadar hayaliniz genişse gerisini düşmanınız düşünsün. Attınız gitti demektir hapislere. Pirincin taşını ayıklasın bakalım.

\n

***

\n

“Ergenekon Terör Örgütü” adıyla oluşturulan ama örgütü bulunamayan davanın karar duruşması 5 Ağustos’ta görülecek.
Bağımsız olduğu söylenen yargının bu kez ne diyeceğini hep birlikte göreceğiz.
Gelin biraz geriye gidelim.
Bu davanın soruşturması 2007/1536 numarayı taşıyor. Yani 2007’de başlatılmış.
Peki, Tanık Koruma Yasası ne zaman TBMM’de kabul edilmiş? 27 Aralık 2007’de.
Gizli tanıklığın hukukumuza yeniden ama ayrıntılı biçimde kazandırılmasının ardından kimlerin benzer davalarda tanıklık yaptığını, hınçlarını nasıl aldıklarını kazara açıklanan kimliklerinden biliyoruz.
Diyeceğim o ki, ihbar kutularını eleştiriyoruz ama atı alan Üsküdar’ı geçmiş bile...
Not: Yer darlığından yazamadım. Gizli tanıklığın getirisini bilgisayara
“Tanık Koruma Kanunu” yazdığınızda öğrenebilirsiniz.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları