Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kızıldere Kıyımını İzmir'de Yaşamak...

30 Mart 2013 Cumartesi

\n

Türkiye Gazeteciler Sendikasının (TGS) Milliyet, Tercüman, Son Havadis ve Cumhuriyet gazeteleri ile imzaladığı toplu iş sözleşmesinin 1971 yılı Ekim ayında yenilenmesi gerekiyordu.

\n

Bu nedenle TGS, anılan gazeteleri temsil eden Türkiye Gazete Sahipleri Sendikasını (TGSS) görüşmeye çağırmıştı.

\n

TGS, 12 Mart ara ve kara rejiminin sosyal sorunları çözmekle görevli sıkıyönetim komutanlığındaki büyük tabloda üzerinde çarpı işareti bulunan bir gazeteci örgütüydü. Özellikle ifade özgürlüğü konusundaki çaba ve açıklamaları yönetimce hoş karşılanmıyordu.

\n

Bu nedenle olsa gerek, 17 Ekim 1971 Pazar günü Resmi Gazetede gazetecilik işkolunun kapsamını genişleten bir yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe sokuldu.

\n

Gazetecilik işkoluna Her türlü basımevi, yayın ve klişe işleri, kâğıt ve madeni para basım işlerieklenmişti.

\n

TGSS ile gazetelerin teknik kesimleri arasındaki toplu iş sözleşmesini de Teknisyen Gazeteciler Sendikası bağıtlıyordu.

\n

Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası, yeni işkolları yönetmeliğinden yola çıkarak TGSnin çağrısına, sonradan büyük pişmanlık duyacağı bir yanıt verdi ve çoğunluğu olmadığı için TGS ile görüşme yapmayacağını duyurdu.

\n

Gazete çalışanlarının iki sendikası da yetkisiz kalmıştı. Yetki ancak, o dönemin söyleyişiyle kafa ve kasa birliğiyapmaktan, yani bütünleşmekten geçiyordu.

\n

Bu bölümü tarihe not düşmek için yazmadım. Zira uzun oldu ama öteki bölümler için zorunluydu.

\n

***

\n

TGSnin yönetim kurulu 11 üyeden oluşuyordu. Bütünleşme çarkı dönmeye başlamış, Teknisyen Gazeteciler Sendikası da bütünleşme kararı aldığından, yeni sendika tüzüğünün hazırlanması aşamasına gelinmişti.

\n

Genel yönetim kurullarının toplantılarının sendika merkezi dışında yapılması daha yasaklanmamıştı.

\n

O nedenle de danışma kurulu dediğimiz 22 kişilik ortak toplantının İzmirde yapılması kararlaştırıldı.

\n

30 Mart 1972 günü uçakla İzmire vardık ve şehir merkezine ulaştık.

\n

Hava gerçekten kurşun gibi ağırdı. Belediye hoparlörleri İsmet Paşanın konuşmasına kızan Ankara Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Semih Sancarın, İstanbul ve İzmir komutanlarının da katıldığı belirtilen yanıtını biteviye yayımlıyordu.

\n

Gerginlik neredeyse herkesin yüzüne yansımıştı.

\n

***

\n

Sıkıyönetim mahkemesi, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için ölüm cezası vermiş, karar da hızlı bir biçimde TBMMde kabul edilerek sıra infaza gelmişti. İsmet Paşa, konuşmasında askeri hâkim ve savcıları sert biçimde suçlamış, CHP ayrıca infazla ilgili kararın iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

\n

Sancar Paşanın kızgınlığı bundandı. O saatlerde Kızılderede olanları henüz bilmiyorduk.

\n

Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) ile Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) idamları durdurmak için eylemlere başlamışlardı.

\n

Mahir Çayanın liderliğindeki örgüt önderleri, Ünyedeki NATO Dinleme Tesislerinde görevli üç İngilizi kaçırmış ve Niksarın Kızıldere köyüne varmışlardı. Evine yerleştikleri muhtarın ihbarıyla ev 30 Mart sabahı 5’te sarılmış ve açılan ilk ateşte Mahir Çayan öldürülmüştü.

\n

Ateş ve bombaların sürmesi sonucu Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Cihan Alptekin, Ömer Ayna da öldürülmüştü.

\n

Ertuğrul Kürkçünün de öldürüldüğü açıklanacaktı ama, babası kendisini morgda teşhis edemeyince hayatta olduğu anlaşılmıştı. Ertesi gün yakalanmıştı.

\n

Olup bitenden haberimiz yoktu ama şüphesiz İzmir Sıkıyönetim Komutanı biliyordu ve bu nedenle de biz münafıkların toplantısına yasak koydu.

\n

En yakın sıkıyönetimsiz il Manisaydı. Taksilere doluşup gittik ve çalışmaya başladık.

\n

Manisanın çelebi valisi Ahmet Vefik Kitapçıgil, kente gazetecilerin geldiğini duyunca bizleri Spil Dağındaki sosyal tesise çağırdı ve öğle yemeği verdi.

\n

İzmirde kovulmuştuk ama Manisada itibarımız yerindeydi.

\n

Yukarıda mişli geçmişle özetlediğim Kızıldere kıyımını İzmire döndüğümüzde meslektaşlarımızdan öğrendik.

\n

Bir lokantanın üst katında Niksarın Fidanlarıtürküsünü bilenler söyleyerek, bilmeyenler nakaratlara katılarak geç saatlere kadar efkâr dağıttık.

\n

Çok kötü bir gün yaşamıştık...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları