Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Daldan Dala
İktidar sözcüleri “en iyi savunma hücumdur” ilkesini gazlamayı sürdürüyorlar.
Bu nedenle yüzyılların atasözüne dönüştürdüğü kimi deyişler de geçerliğini yitirmeye başladı.
Başta da “İmamın dediğini yap, yaptığını yapma” olanı geliyor. Sayelerinde, “imamın ne dediğini ne de yaptığını yap”a dönüştü.
Başkalarının söylediklerini ya da yaptıklarını değiştirerek kamuoyuna aktarırken AKP sözcülerinin söyledikleri her alanda ayrıştırmacılığın somut örneklerini oluşturuyor.
Kamuoyuna büyük çabalar sonunda kabul ettirilmiş olan “devlet” algısı değişmediği sürece, güç gösterilerinin rahatsız edici boyutu değişmeyeceğe benziyor.
Hoş tarafsa kimi çevrelerce karşı çıkılıyor olmasına karşın devlet eşittir hükümet olgusu her gün biraz daha somutlaşıyor. 12 Eylül halkoylamasının ardından yürürlüğe sokulan anayasa maddeleri yüzünden yasama ve yargı erkleri de kim tersini söylerse söylesin, yürütme erkinin denetiminde görev yapıyor.
Gelen tasarıların ve hükümetin önermediği(!) söylenen yasa tekliflerinin 48 saat bile geçmeden gündeme alınıp sonuçlandırılması yasamanın durumunu ortaya koyuyor.
Yargının durumu da devlet protokol listesinde 10’uncu sırada bulunan Danıştay Başkanlığı için aday çıkmaması ya da önerilmemesi.
Diyanet İşleri Başkanı’nın devlet protokolünde görevdeki bakanların önüne geçirilmiş olması da dinciliğe verilen önemin bir başka göstergesi...
Askerin yönetimde olduğu dönemlerde Türk Silahlı Kuvvetleri yazışmalarında kullanılan kimi sözcüklerin, yanlış da olsa yazı diline yerleşmesi ve gazeteciler tarafından da kullanılır olması Türkçenin dertlerini çoğaltırdı.
Polisin güçlü olduğu dönemde de polis jargonu günlük yaşama ve haberlere yansımaya başladı.
Örneğin Lice olaylarıyla bir kez daha uyuşturucu konusuna dikkatleri çekti.
Ama esrar hammadesi olan hintkenevirinin doğrudan uyuşturucu olarak kamuoyuna yansıtılması kafa karıştırıyor.
Bir de “kubar esrar” klişesi var. “Kubar” sözcüğü “gubar” sözcüğünün bozulmuşu.
“Gubar”ın Türkçesi de “toz” “toz esrar” diyecek yerde “kubar esrar” denilmesi belki gizem yaratıyor ama yanlış oluyor.
Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk ve usul ihlalleri konusundaki kararları, neredeyse mahkemenin bağmısızlığına kanıt yapılmak isteniyor.
Oysa hükümet ve parti sözcülerinin açıklamalarını anımsayınca kararların beklenmeyen kararlar olduğunu söylemek zorlaşıyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- İl başkanı hayatını kaybetti!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Çete lideri savunma yaptı, tutukluluğa devam kararı!