Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir Başka Devlet Şiddeti...
Ahiret, iman ve nefsi köreltmek için tutulan orucun sona erdirildiği iftarı dünya işleri için kullanma eylemi hız kesmiyor.
Nasıl olduysa bir kerelik basına kapalı iftar yapılmasının ardından iftarlar yine siyasete açıldı.
“Gözünüzü toprak doyursun” fırçasında sıra çiftçilerden sonra bankacılara gelmişti.
“Faiz lobisi” söylemi, Gezi Direnişi’ni eleştirmenin gerekçesiydi ama fos çıkmıştı.
Bu kez bankaların faiz dışındaki gelirleri gündeme geldi.
Ve kabak kredi kartlarının başına patladı.
Galiba vatandaşın sahip olduğu yüksek gelire(!) karşın kredi kartı ile har vurup harman savurduğu düşünülüyor.
Sayısal verilere bakılınca ev geçindirme ya da evin giderlerine katkıda bulunma zorunluğundaki yurttaşların en az üçte birinin yoksulluk ve açlık geliri sınırında olduğu görülüyor.
Bu yurttaşlar da geçimlerini ancak, bir dönem bankerlerinin uyguladığı yöntemle sürdürebiliyorlar.
Yani bir bankanın kredi kartıyla gerçekleştirilen borcun taksitini, başka bir bankanın kredi kartıyla çektikleri paralarla ödeyebiliyorlar.
Halk arasındaki geleneksel söyleme uygun olarak sıra ile önce Ali’nin külahını Veli’ye giydiriyorlar. İzleyen ayda da Veli’ninkini Ali’ye... Bu yöntem kişi başına ortalama 10 bin doları aştığı, ancak kâğıt üzerinde kanıtlanabilen milli gelirdeki adaletsiz dağılım bitmedikçe de süreceğe benziyor.
Türkiye’de vergi gelirlerinin çok büyük bölümü Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) tarafından sağlanıyor.
ÖTV’yi bir yana bırakırsak (ÖTV de öyle tüketim mallarından alınıyor ki) KDV’de Türkiye’nin en zengini ile en yoksulu aynı vergiyi ödemek zorunda kalıyor.
Vergi ve muhasebe uzmanları yıllardır dünyanın bir başka ülkesinde görülmeyen bu gaddarlığı anlatmaya çalışıyorlar ama iktidarların işine gelmiyor.
Çünkü çılgın projeler için para gerekiyor ve aklı paralarla ülkeye kuş konduruluyor.
Benzin satış fiyatları, arıtımevlerine olan uzaklık nedeniyle her yerde aynı değil. Taşıma masrafı nedeniyle fark ediyor.
İstanbul’da belirli nitelikteki benzinin fiyatı 5 lirayı 1 kuruş aşmış durumda.
Bu parayı Bağdat Caddesi’nde zevk için tur atan da, evini geçindirmek için sürücülük ya da küçük taşımacılık yapan da ödüyor.
Halden aldığı meyve ve sebzeyi daha pahalı taşıtan manav ile dağıtım şirketlerinden mal alan bakkal ve kasaplar da verdikleri farkı maliyete yansıtıp, artan maliyetin kâr payını da ekleyerek tüketiciden çıkarıyorlar.
“Peki benzin neden pahalı” sorusuna mantıklı bir yanıt bulmak da olası değil.
Çünkü 100 liralık benzin tutarının 65 lirasını devlet(?) alıyor.
Geriye kalanın 26 lirası ham petrol gideri, 9 lirası da rafinerinin üretim ve dağıtıcı istasyonunun geliri.
5 liralık benzin üzerinden hesaplanınca 175 kuruşu petrol payı ile üretici ve dağıtıcının payına düşüyor.
Aslan payı olan 325 kuruş da devletin payına düşüyor.
“Biraz da vergiden indirin” önerisi ise sürekli havada kalıyor.
Bu da yerleştirilmek istenen devlet şiddetinin bir başka uygulaması...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Ulaşım durma noktasına geldi!
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Çete lideri savunma yaptı, tutukluluğa devam kararı!
- Fenerbahçe Kayseri'de gol oldu yağdı!