Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Babalar ve Oğulları (27.07.2013)

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Perşembe günü yayımlanan yazı için iki kitabı karıştırmam gerekti. Birincisi M. Zeki Pakalın’ın (1882-1972) “Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü”.

\n

İkincisi de Mithat Sertoğlu’nun (1913-1995) “Osmanlı Tarih Lügatı”, “Müteferrika” ve “Vacibül Riaye Ağalar” maddeleri günümüze de uygun düştüğü için dikkatimi çekti.
Ama önce bir eksiği gidereyim. Müslümanların Reisi’nin dediklerine uymamanın günah olduğunu belirtmemişim.

\n

***

\n

Yobazların dine düşmanlık yapmakla suçladığı ve üzerlerinden Atatürk’e de dolaylı saldırılar yönelttiği İsmet İnönü ve Hasan Âli Yücel’e yapılan haksızlığın somut bir örneğini de bu arada buldum.
Pakalın’ın 3 ciltlik eseri, sadece tarih değil, İslamiyet, mezhepler ve tarikatlarla ilgili ayrıntıları da içeriyor.
Ve Pakalın ilk baskısı 1946 yılında yapılan eserinin önsözünü şöyle bitiriyor:
“Basılması büyük bir masrafa ihtiyaç gösteren kitabımı bakanlık hesabına tab ettirmek (bastırmak) lütfunda bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na ve onun başına geçtiği günden beri faydalı eserlerin yayımını temin eden Sayın Hasan Âli Yücel’e derin minnet ve şükranlarımı sunarım.”

\n

***

\n

Müteferrika, hem idare hem de askerlik alanlarında görev yapan çeşitli görevlilere verilen ad.
Ama en önemlileri padişahın özel hizmetinde olanları.
Bunlara
“Vacibül Riaye Ağalar” deniliyor.
Maddenin açılımını Pakalın’dan ama Osmanlıcadan soyutlamaya çalışarak aktarıyorum.
“Sadrazamlarla (Başbakan) Vezir (Bakan) Nişancı (Bakanlar Kurulu’nun önde gelen üyesi, dışişlerinde ve hukukta uzman kişi) ve Beylerbeyi’lerin (Bakandan sonra gelen idareci ve komutan) oğulları hakkında kullanılır bir deyimdir. Deyimin sözlük anlamı ‘gözetilmeleri, sayılmaları gerekli olanlar’ demektir.
Bu gibilere padişahın gönendirmesiyle müteferrikalık sanı verilir ve kendilerine ulufe (maaş) ödenirdi. Ulufenin tutarı babalarının işgal ettiği makama göre değişirdi. Yüksek makam sahibinin oğlu, ötekilerden fazla ulufeye sahip olurdu.
Kanunname’de (Fatih Kanunnamesi Sayfa 20) ulufenin tutarı şu şekilde açıklanmıştı: Veziriâzâm oğulları altmış beş akçe ile müteferrika olalar ve öteki vezirlerin oğulları elli akçe ile müteferrika olalar ve nişancı oğulları kırk beş akçe ile müteferrika olalar ve Beylerbeyiler oğulları dahi kırk beş akçe ile müteferrika olalar.
(............)

Padişahlar sefere gidince müteferrikalar da beraber giderler. Şehri dolaşmaya çıktıkları zamanlarda da önlerinde yürürlerdi.
Huzuruna çıktıklarında sadrazamın ayağa kalkıp müteferrikalara saygı göstermesi kanundu.”

\n

***

\n

Ticaretin yabancıların elinde olduğu, sanayi olmadığı için işadamlığı ya da girişimciliğin bulunmadığı dönemlerde devlet büyüklerinin oğulları, babalarının konumlarından böyle yararlanırlarmış.
Zamanımızdaki gelişmeler nedeniyle büyüklerin oğullarına maaş ödenmiyor. Onlar artık babalarının konumundan işadamı ya da yatırımcı olarak kendi yeteneklerine göre yararlanıyorlar.
Ama şu da bir başka gerçek ki, tarih şekil değiştirerek yineleniyor.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları