Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yeni Bilim: Bağlantısallık; Yeni Kültür: Yaşamdaşlık

01 Haziran 2021 Salı

Şimdi bir Sedat Peker yazsam, video yayınlarında delikanlılık, onur, namus, sözünün eri olmak ve en son videosunda Cyrano de Bergerac’ın varlık meselesini ortaya koyan o müthiş etkileyici “İstemem, eksik olsun” tiradını gündemine taşıdığını belirterek kendini tam bağladığını söylesem... Ve bir uzlaşmaya yanaşmayacağını, aksi takdirde bu tür olasılıkların kendini imha anlamına geleceğini söylesem... Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya kaldığına göre ne olacak konusunda olasılıklar sıralasam merakla okunur.

Ama bunu yapmayacağım, şimdilik bu kadarla yetinin lütfen. Başka bir meraklı konuyu buraya taşıyacağım. Kainatla ilgili bir haber vereceğim ve bununla bağlantılı bir de kitap önereceğim.

6.5 MİLYAR IŞIK YILI VE HER ŞEY BAĞLANTILI

Şu evrende, sanki uçsuz bucaksız kâinatta tüm galaksiler, tüm yıldızlar, tüm bulutsular var olan her şey birbiriyle bağlantı halinde. Evreni saran veya varlığı bilinen (yerçekimi kuvvetleri yoluyla) ama görülemeyen “karanlık madde”nin yapay zekâ yöntemiyle bir haritası çıkarıldı. Bilimciler, içinde bulunduğumuz özellikle Samanyolu galaksisi ile çalışmalarını sınırlandırdılar. Samanyolu’nun  6.5 milyar ışık yılı kadar geniş bir alanda varlığı bilinen 17 binden fazla galaksiyi (gökadaları) kapsıyor. Bizim Güneşimiz ve Güneş Sistemimiz (veee tabii dünyamız) bu devasa topluluk içinde bir nokta ya var ya yok!

Karanlık madde hem Samanyolu galaksisini hem de çevresindeki galaksileri sarıyor ve filament adı verilen bağlarla her şeyi birbirine bağlıyor. Burada galaksilerin hareketlerini de görüyorsunuz. Bu bağlamda mesela Andromeda galaksisi ile Samanyolu galaksimizin 4.5 milyar yıl içinde birbiriyle çarpışması bekleniyor. 

Yani gökyüzünde o zaman kıyamet kopacak. Ama belirteyim ki kâinatta aslında böyle kıyametler zaten kopuyor. Meraklı olanlar haberi- konuyu şuradan izleyebilir: www.livescience.com/map-local-universe-dark-matter.html 

HER ŞEY BAĞLANTISALLIK İÇİNDE

Evet, tüm mesele, evrende her şeyin birbiriyle ilişki içinde olduğu gerçeğidir; buna bağlantısallık diyoruz.

Her şeyin birbiriyle ilgili olduğu bir dünyada, daha doğrusu bir evrende yaşıyoruz. En uzağından, galaksilerin bir parçasıyız, yıldızların bir parçasıyız; yerküremiz Güneş Sistemi’nin bir parçası. Her şey birbiriyle ilişkili.

Sadece uzayda değil, dünyamız üzerinde de her şey birbiriyle bir bağlantısallık içinde.

Atmosfer, okyanuslar, sıcaklık, buzullar, dağlar, ovalar, iklim, mevsimler, her şey... Hepsi birbiriyle ilişkili ve birbirinin nedeni veya sonucu.

Hele hele yaşam, biyolojik hayat da tüm yukarıda sağdıklarımızla bir bütünlük, bağlantısallık içinde.

Güneş’in olmadığı bir yerküre ve hayat olmaz.

Her şeyin bir ömrü var. Her şey değişim ve başkalaşım içinde. Güneş yakıtını bitirdiğinde patlayacak veya sönecek, ona bağlı bütün sistemler etkilenecek, güneş sisteminden geriye, Dünya dahil, uzayda başka tozlar, bulutsular, lekeler kalacak.

Bunların hepsi bilinen gerçekler.

Yaşam da böyle. Beyin dokumuz da yaşamın en büyük bağlantısallık örneklerinden biri. Beynimizin ağsal yapısı ile evrenin ağsal yapısı karşılaştırıldığında, büyük örtüşmeler, benzerlikler görülüyor: www.frontiersin.org/articles/10.3389/fphy.2020.525731/full 

Bu keşifler yeni bir bilimin de temellerini atıyor: Bağlantısallık bilimi.

Ülkemizde bu konuda hem fikir geliştiren hem yayın yapan bir bilim insanımız var: Prof. Dr. Türker Kılıç, beyin cerrahı ve Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı. Ayrıntı-Bilim’de yeni yayımlanan kitabının adı “Yeni Bilim: Bağlantısallık; Yeni Kültür Yaşamdaşlık”.  

Kılıç, kitabında “beyin nedir”den “yaşam nedir”e bir bilim serüvenini anlatıyor. Bir yaprak ile orman arasındaki ilişki ve bağlantısallıktan da yola çıkarak hayatın bütünselliğini kavramak mümkün. Türker Kılıç Hoca, aslında “İnsanlık nasıl daha güzel ve anlamlı bir yaşam sürebilir” sorusunu gündeme getiriyor, yaşamdaşlık kavramıyla. Bağlantısallık ise hiçbir kişinin, toplumun, ülkenin kendi başına değil, hem tüm insan topluluk ve ülkelerle ilişki içinde olduğu ve yaşadığı hem de yerkürenin tüm özellikleriyle..

“Yaşam en yetkin ve esas öğretmendir” doğru ise o halde yaşamdaşlık nedir; nasıl bir arada mutlu ve birbirimizi var ederek, büyüterek, geliştirerek, hem bir dünya yurttaşı olarak hem de çevremizle yerkürenin ana kucağında yaşarız?

Kitabı edinin, yeni bir bakış ve olgu ile karşı karşıyayız. Bunu bilince çıkarmak, daha mutlu bir dünyanın kurulmasına hizmet eder mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları