Suriye tek parça korunmalı Orgeneralin düşünceleri - 2

22 Şubat 2016 Pazartesi

Ne demiştik dün? “Hedeflerin, sahip olduğun kuvvetlerle orantılı olmalıdır.” Bir yemekte sohbet ettiğimiz emekli Orgeneral, dünkü yazımda belirttiğim bu ilkeyi anımsattıktan sonra şunu eklemişti: “Sınırlı gücünüzle sınırsız işler yapamazsınız.”
Sonra bir ilkeyi daha vurguladı: “Reel politikada ideoloji yoktur.” Bu ilkenin de günümüzün en büyük dış politika stratejistlerinden biri olarak nitelendirdiği Kissinger’e ait olduğunu belirtti. İdeoloji, politikalarınıza egemen olursa, sizi reel politikadan uzaklaştırır, başka mecralara kaydırır ve yenilirsiniz...
Hayır, Mars’tan bahsetmiyoruz, konumuz Türkiye, iktidar ve yanlış politikalarla ülkeyi sürüklediği iç ve dış bataklık.

Reel politikada mezhepçilik olmaz
Bu siyasi ve askeri ilkelerden zerresine sahip değil bu iktidar. Gücüyle orantılı hedefler koymuyor, bu nedenle hedeflerini gerçekleştirme kapasitesine sahip değil. Sınırlı gücüyle sınırsız işler yapmaya kalkışıyor ve bunların hiçbir şeyini başaramıyor. Ve politikasında mezhep var, din var, din savaşları var, var oğlu var. İran’ı Şii diye iteliyor, Şiiliğine karşı Sünniliği çıkartıyor, böylece bir düşman ve savaş hattı daha ortaya çıkartıyor.
Emekli Orgeneral, analitik bir durum analizi yapıyor: “1) Ana meselemiz ve menfaatımız devletin, milletin bütünlüğünü korumak. 2) Suriye’de yönetilebilen bir fotoğraf olması. 3) Mülteci meselesinin milli bir meseleye dönüşmesi (Mülteci sorununun ülke üzerindeki ağır etkisini daha sonra hissedeceğiz.)”

Suriye tek parça korunmalı
Sonra soruyor: Peki, Türkiye’nin imkân ve yetenekleri, bu üç sorunu denetim altında tutmaya sahip mi bugün? Hayır!
Bölgede çok güç var, yerleşik güçlerin dışında Rusya ve ABD de var!
Bu büyük oyun ve savaş sahasında, sahip olduğunuz şartlar, güçler ve yetenekleriniz, size oyun kurucu role soyunmanıza olanak veriyor mu? Hayır. O zaman milli menfaatlarınızı korumak öncelikli görev oluyor. Bunun için de sahadaki güçlerle ittifak politikalarınızı kuracaksınız.
Kurmay subay, Suriye’nin tek parça olarak bütünlüğünün korunmasının, ülkemiz için önemine işaret ediyor.
Sahadaki görünüş ise şu: İran ve Rusya, Esad’a destek vererek Suriye’nin devlet olarak topraklarına egemen olmasına destek veriyorlar.
Türkiye ise bu ülkenin parçalanmasına çalışıyor.
Ben de soruyorum burada: ABD ve Batılı ülkelerin bile, bu ilk amaçlarında durakladığı ve şimdilik Esad’a destek verdiği bu koşullarda, Ankara’dakilerin tek başına kalarak, hâlâ “katil Esad” diye tutturmasının hangi reel politika, ülkenin menfaatlarının korunması vb. ile ilgisi olabilir?

Rusya ve İran ile ilişkiler düzelmeli
Emekli Orgeneral, ittifaklar meselesinde, ülke yararı için bugünkü politikalardan vazgeçilmesi gereğini şöyle diye getiriyor: İran ve Rusya ile ilişkileri düzeltmeye girişilmeli.
Bırakın bu ittifakları, ülkeyi ABD ile siyasi çatışmalı, Rusya ile de bir hamle daha yapılırsa savaşı patlatacak duruma getirdi.
Eğer bu adım atılırsa, Suriye ordusu ve İran ordusu ile de savaşacağız. Tabii sahadaki Kürtlerle şimdiden savaşıyoruz zaten.
Bu kadar stratejiden yoksun bir akıl nasıl oluyor da Ankara’ya hâkim oluyor?
Nasıl oluyor da gerçeklerden kopmuş bir akıl, işleri böylesine neredeyse geri döndürülmez bir noktaya getirebiliyor? Bu aklın yanında bulunanların hepsinde mi akıl çığırından çıkmış, uçmuş gitmiş, göç etmiş?
Diyorum ki, başlangıçta yanlış hareket eder, pozisyonunuzu yanlış kurar ve politikalarınızın nerelere varacağını göremezseniz, kaybedersiniz.
Generalle bunları konuşuyoruz, fikir birliği içinde olduğumuz nokta, politikanın tam gözden geçirilmesi. Rusya ve İran’la yeni ilişkiler kurulması ve Suriye’nin bütünlüğüne yönelik çalışılması... Yarın devam...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları