Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Süreç Değişim Kokuyor

06 Haziran 2013 Perşembe

Amerikan ve Avrupa’nın siyasi ve ekonomik güç merkezlerinin basını, Erdoğan ve hükümetinin diktatör uygulamalarını öne çıkarttı! Aman neler neler... Düne kadar yere göğe sığdıramadıkları RTE için, şimdi ekonomik açıdan bile “Zaten kırılgan buluyorduk” diyorlar... Dün Ergin Yıldızoğlu bir kısmından özet verdi...
İkinci olarak,
Amerikan yönetimi belki de beşinci kez, Beyaz Saray sözcüsü, Dışişleri Bakanı, Başkan Yardımcısı’nın ağzından Türkiye’de göstericilere orantısız şiddet uygulamalarına karşı ciddi uyarılarda bulundu.
ABD/Batı’nın RTE’ye karşı tavrını görmemek mümkün değil. Gezi odaklı Türkiye’ye yayılan büyük protesto ve direnişi, bu güçlerin fırsat gördüğünü söyleyebiliriz. Neden fırsat? Özellikle Suriye ve İsrail konusunda RTE epey baş ağrıtıcı oldu. Mesela Suriye’ye askeri müdahale zorlaması! Irak’ı parçalama girişimleri... Bunlar henüz ABD’nin tam karar vermediği konular...
Ve/veya otoriterlikte durmadan yol alması karşısında, RTE’nin artık eskisi gibi
“büyük güç” olamayacağını düşünüyorlar... Şüphesiz, halkına karşı böylesine bir kitlesel şiddet uygulayan bir iktidarın arkasında durabilmenin zorluğu var... Medya konusunda kötü şöhreti zaten ayyuka çıktı...
Şunu söyleyebiliriz: RTE’ye Batı’nın göz yumması eskisi gibi söz konusu olamaz...
Halkın direnişi, bunu imkânsız kıldı... Bu noktada bazı yanlış düşünceleri de eleştirelim: Bazı AKP’ye muhalefet odakları direnişte “emperyalist parmak, kışkırtma” arıyor. Türkiye’yi, direnişi analiz edemezsen, varacağın nokta, istemesen bile karaçalmak olur. “İşte dünyada emperyalistler şunları falan yapmışlardı” dersen, yaşadığımız süreç için ancak komplolar kurarsın... Hakaret edersin... Anlayamıyorsan, sus ve ortalığı karıştırma derim!
Nitekim
AKP de hemen bunun üzerine atladı, dış güçlerin (kimse onlar) buradaki gösterileri organize ettiği, kışkırttığı laflarını öne sürmeye başladı...
Direnişin Türkiye çapında yaygınlaşmasının 10 yıllık bir baskının ve birikimin sonucu olması ile bu direnişten bazı
“dış” güçlerin “lider değişimi” için yararlanmak istemesini birbirinden ayırmak gerek. İki farklı şey.

\n

***

\n

Ben lider değişimi sürecinin başladığını düşünüyorum. RTE karizmayı tam çizdirdi. Artık ağzıyla kuş tutsa eski RTE olamaz. Bu sürecin AKP’ye de zarar vermeye yöneldiği düşüncesinde olan ve üstelik RTE’nin tasfiye edeceği insanlar var partide. Abdullah Gül, mesela... Arınç bile meyvenin tam olgunlaşacağı sırada RTE’yi terk eder. Arınç gibi daha çok var, Gülcüler örneğin. Bu kesimin, şu sıralarda ilişkilerini yoğunlaştırdığı görülüyor. Tabii, RTE’nin arkasında önemli bir oy desteği de var, ceviz sert!
AKP içinde lider değişiminin
“kanlı” mı, yoksa “kansız mı” olacağını kestirmek mümkün değil.. Ama RTE savaşçıdır! Öyle iktidarı kimseye teslim etmez, yıkıp geçmeye çalışır... İstifa etmez, çekilmez (umarım yanılırım!)... Büyük bir olasılıkla, RTE’nin başkanlık veya partili cumhurbaşkanı anayasasını, olası bir referandumda kabul ettirememesi, burada etkili olur...
Ama ondan önce, şimdi AKP içindeki
bu süreci belirleyecek ana dinamik, sokaktadır. Sokak, kilidi çözebilir...
RTE şiddeti, bastırmayı mı önerir? Sivil faşist güçler devreye sokulur mu? Sanki öyle... Ama halka yapılacak her türlü
zulüm, RTE’yi çok daha hızlı götürür. Dünyanın en güçlü polis ordusu inşa etsen bile, gitmekten kurtulamazsın.
Ama önce
her araç kullanılarak direniş söndürülmeye çalışılacak gibi... Gezi Platformu isteklerini açıkladı... Bütün bunları kabul etmek, RTE için bir kısa yol/kısa zaman için nefes alma olabilir... Bunu yapar mı, bilmiyorum. Karar çizdirmiş ve “boyun eğmiş” olmayı RTE tipinde bir liderin kabul etmesi zordur. Kabul etse bile, RTE yüzde 50 puan kaybedecek...
Eğer olursa, anayasa referandumunu da kaybedecektir! RTE’nin Kürt çözümü de rafa kalkabilir... Yani her durumda, grafiği hızla aşağı doğru inen/inecek bir RTE olacak karşımızda.. Halk güçlü, o değil...
Özetle
RTE tam bir çıkmazda! Üstelik Türkiye seçimler sürecine de girdi... AKP’nin çözülmesiyle sona erebilecek bir süreçten bahsediyoruz.. Hem ülke içinde egemen sınıf ve güçler hem ABD/Batı, daha ılımlı görünebilecek bir lideri tercih edecekler.
Ama son sözü belki de veya büyük olasılıkla halk söyleyecek...

\n

***

\n

Şüphesiz CHP, halka öncülüğün dışında olduğu ve kaldığı için, şimdilik seyirci pozisyonundadır. Eeee, bu iş böyledir! CHP düşünsel hantal yapısı, iki arada bir derede hali, halkı ve gençliği bir türlü anlayamayan kaba örgütü; halka dayanacağına büyük küçük veya cemaatsal siyasi güçlerle ittifaklar yaparak bir yere varabileceğini sanan politikası ile iktidar olma düşüncesinden uzak durmuştur...
Eee ciddi bir halk oyuncusu olamazsanız, seyirci olursunuz...

Not: “Mısır’da, Tunus’ta bu isyanların yerine ne geleceğini bilmiyoruz. Ama hiç önemli değil!.. Meydanın gücü, başlı başına bir umuttur! Türkiye için de bir umuttur! Herkes Türkiye’yi model olarak gösteriyor onlara, ama İslam İsyanı Türkiye’deki otoriter / diktatörlük eğilimlerine set çekecek ve bu istekleri ve gidişi ülkemizde imkânsız kılacak yeni bir kulvar açmıştır!” Bu sözleri, 3 Şubat 2011 tarihli İslam İsyanı ve Bize Umut yazımdan aldım. :))) Gazeteden veya blogumdan tamamını okuyun lütfen...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları