Sert Günlere Doğru..

13 Ekim 2014 Pazartesi

Kobani mi iktidar ile Kürt silahlı ve siyasi hare-keti (KSveSH) arasındaki ilişkileri kopma noktasına kadar gerdi ve sonuçta kentlerde bir ayaklanma sonucu üç günlük büyük bir felaket yaşadık, 40 kişi katledildi ve yağma eylemi... Yoksa, iktidar ile KSveSH arasında ilişkiler karşılıklı olarak gerilimin uç noktasındaydı da Kobani bir bahane mi oldu?
Sanırım her ikisi de. Çözüm sürecinde gerilim zaten patlak vermişti; Kobani, gerilimin üzerine benzin döktü ve ortaya şiddetli bir patlama çıktı...
Epey bir süredir Kürt hareketi, iktidardan artık Çözüm Süreci’nde somut adımların atılmasını istiyordu.. Bu süreci, “PKK Kendi Programını Uyguluyor” diye yazdık. Özellikle PKK mevzi sal-dırılar yapıyor, mesela çözüm sürecinde temel isteklerinden biri olan anadilde eğitim meselesini, resmi okulları yakarak ve kendi okullarını açarak fiiliyata dökmek istiyorlardı...

Kobani’nin önemine bir de bu açıdan bakın
Şüphesiz, Kobani, Kürtlerin Suriye’de 3 kantonda kurdukları özerk yönetimlerin hayatta kalması açısından çok önemli. Olayın diğer önemi ve Türkiye’de kıyametlerin koparılmasının esas nedeni ise bu bölgenin PKK denetimi altında olmasıdır. Barzani Irak Kürdistanı’nda egemendir.. PKK ile bir liderlik çekişmesi içinde olduğunu dünya âlem biliyor. Barzani, PKK’ye topraklarında ne kadar müsamaha gösterir, usluluğuna bağlı.
Mesela Ezidilerin ve Türkmenlerin Suriye’de katledilerek yerlerinden yurtlarından sürülmesi, Türkiye’de salt medyada haber olurken, Kobani için kentler ateşe verildi. Çünkü dediğimiz gibi, Suriye Kürdistanı demek PKK demektir. Kürdistan’ın önemli bir ayağı daha, Suriye bölgesinde, ama bu kez “PKK yurdu” olarak ayağa kaldırılıyordu. PKK tıpkı Barzani gibi, bu kez Suriye’de özerk bir bölge sahibi olacaktı.. PKK Suriye Kürt bölgesini denetimine alırken, Suriye ile Türkiye sınır bölgesi de, PKK ve Kürdistan’ın ortak bölgesi olarak birleşiyordu.
Yani, Suriye’deki Kürt özerk bölgesi ile (Kobani de), müstakbel bir ikinci Kürt devleti olarak, PKK-Suriye Kürtleri yönetiminde, sınır komşusu olacağız... Bu kaçınılmaz gibi duruyor..

***

Bugün Kobani’de katliam  olursa Türkiye  insan suçu işleyecek diyenlerin vicdanı, bir adım öncesinde kendilerine şunu söyletemiyordu: Ezidilere ve Türkmenlere yapılan katliamı seyreden Türkiye insanlık suçu işlemektedir! Vicdanlar yarım ve salt Kürtlere odaklı çalışıyorsa, bunu dile getiremez. Söyleyelim: Kobani tamamen siyasi bir olaydır öncelikle, ikincisi de PKK için hayati bir meseledir, adeta bir yurt savunmasıdır..Üstüne üstlük, ABD ve Avrupa’nın desteği de arkalarındadır.
Meseleyi böyle koyduktan sonrada şunu belirtelim: Türkiye, IŞİD’in Kobani’de bir katliam olasılığını önlemek için elinden geleni yapmalıdır… Ezidiler ve Türkmenlerde olduğu gibi seyretmemelidir.. El altından silahlı destek mi verir, bilemem… Eninde sonunda, sonuç ne olursa olsun, buralarda Kürtlerle birlikte yaşayacağız..

PKK, birlikte yaşayacağız, diyor   mu? 
Pek değil.. PKK silahı, kendi çözümünü dayatmanın aracı olarak çözüm masasında duruyor. Silah gölgesinde bir çözüm?! Çözüm masasındaki gerilimin ana kaynağından biri buysa, diğeri de masada çözeceğiz diye yıllardır bağıran AKP’nin kaçacak bir yeri kalmamasıdır. O da sinirlidir! AKP bütün milletten çözümün ne olduğunu veya olacağını haldır haldır kaçırmıştır. Tüm Türkiye, çözüm sürecinin dışında bırakılmış, bu mesele salt AKP iktidarı ile PKK-Öcalan-HDP arasında bir sorun olarak kalmıştır. 
Yıllardır yazıyoruz temel tezimizi: Çözüm, tek başına bir iktidarın gerçekleştirebileceği bir mesele değildir. Ama ülkemizin cihan liderinin bunu gerçekleştirebileceğine iman edenlerin yelpazesi, AKP’den- iyi niyetli saftirik ve iyi niyetsiz ama eli kalem tutan ve kanaatleriyle toplumu etkileyen cingözlere kadar uzanıyor.. Üstelik bunlar sık sık Aydın Bildirileri bile yayımlıyor! 
Kürt meselesi ancak, iktidarın vesayetinden ve oy hesaplarından arındırılmış olarak, milletin çoğunluğunun, siyasi parti temsilcilerinin katılımı ve asgari müştereklerde birleşilmesi ile doğru yola girebilir.. 
Yaşadığımız PKK-HDP kalkışması ile sanırım AKP içeride bu fırsatı da ülkenin elinden kaçırmıştır. 

***

Görülen o ki, AKP’nin 2015 Haziran seçimlerine kadar, 7-8 ayda, Çözüm Süreci’ne oy deposu olarak bakma şansı, yok denecek kadar azaldı.
KSveSH’ye bakılacak olursa, bu şans yok. Ne diyordu Kandil: Barışa Öcalan, savaşa da biz karar veririz.. Öcalan ile Kandil birbirlerini iyi idare ettiler; ama yolun sanırım sonuna geli-niyor ve Öcalan’ın da Kandil’e ses çıkarmama dönemine giriliyor.
PKK ilk provasını yaptı, suikastları dahil…
Çözüm Süreci’nde iktidara boyun eğdirme şansı çok yüksek.. Çünkü bu süreç önemli ölçüde yararlarına işledi, güçlendiler, örgütlendiler, üstüne üstlük: Suriye’lendiler.
AKP de buna karşılık sert yasaları yeniden gündeme getirdi. O da kolay pes edeceğe benzemiyor sanki.
Belirtmiştim: AKP seçimlere, büyük bir milliyetçi kampanya ile gidebilir, MHP’yi çökerterek kendini sandıkta koruma olasılıklarını arayabilir.
Veya beklenmedik bir şey olur ve AKP ile PKK anlaşırlar?! Bu olasılık var mı?
Yarın sürdüreceğim: Muhalefet, Çözüm Süreci’nde kulağının üzerine yattı ve ninni dinledi..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları