Sanki Mahkeme Önünde ‘Suçunu’ Hafifletiyor

13 Şubat 2014 Perşembe

Başbakan itiraf ediyor, evet Habertürk’e telefon ettim ve onlar da gereğini yaptılar... Adeta “mahkeme” önünde, dinlemelerde “suçüstü” yakalanmış da, suçunu hafifletmek için savunmaya geçen sanıklar gibi Fas’tayken gerçeklerle ilgili olmayan sözler söylenmiş... Neymiş onlar? Bahçeli’nin cumhurbaşkanını göreve çağırması.. Bu çağrı, Başbakan’a bir hakaretmiş... O da müdahale ederek “düzeltmiş”... Ne var bunda? “Doğal hak”kı.
Acaba kendisinin bugüne kadar örneğin CHP’ye yaptığı polemikler içinde bir tane doğru var mı? Ama CHP’den televizyonlara müdahale edilip de RTE’nin sözlerini “sildiren” veya “ortadan kaldıran” bir girişim mi olmuş? Kimin haddine!
Ama Başbakan’ın haddi hududu yok. Bir telefonla, nedir o, kaldırın o bantlardan akan sözleri diyebiliyor. Medyaya müdahale mi? Asla! RTE’nin “doğal hakkı”.
Yaptığının, “basın hürdür, sansür edilemez” diyen anayasayı çiğnemek olduğunun farkında değil mi? Otoriter, neyin suç neyin suç olmadığına ancak kendisi karar verir. Bunun için kendisine anayasa gerekmez, mahkeme gerekmez, yasa gerekmez... O ne diyorsa o! Tabii iktidarda olduğu sürece... Tersini hiç düşünüyor mu? Hayır... Çünkü Başbakan için “iktidardan düşmek” olabilecek bir olay değil. Böyle bir olay, doğal olamaz. Kendisini iktidardan düşürebilecek her şey ancak ve ancak “darbe” olabilir...
Zaten, kendine yönelik her şey “darbe”, her şey “milli irade hırsızlığı”, her şey “karanlık güçlerin” girişimi, her şey “faiz lobisi”, her şey “dış güçlerin tertibi”...
Tabii iktidarının karıştığı yolsuzluk ve rüşvet delilleri ve savları da “darbe girişimi”... “Oğlum evde ne kadar para var?” “Çok az baba, 1 trilyon”, “Tamam onlara de ki gayri resmi danışmanlık yapıyorum” falan filan...
Ben diyorum ki, istifa eden, ancak başbakanını koruyucu kanatları altına alan bakanlar, RTE’ye kurulan “cemaat komplosu”nun birer aletleriydi. Onların hepsi esasında cemaatçi... RTE ve iktidarını yerle bir etmek için, reel rüşvet ve yolsuzluk olayları gerçekleştirdiler yani kendilerini feda ettiler! Cemaat, herhalde orduya karşı kurduğu sahte CD’ler tezgâhını Başbakan’a karşı kuramazdı. Başbakan olayında, “canlı, belgeli, rüşvet ve yolsuzluk” olaylarını sahnelediler... Başbakan ve akil adamlarının olaya bir de bu açıdan bakmalarında yarar var! Hiç düşünemediniz bunu, değil mi!?
Bakın, Bahçeli bunu yine yapıyor ve Gül’ü, RTE’nin internet sansürü yasasını veto etmeye çağırıyor...

***

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün son “Basın Özgürlüğü Raporu” yayımlandı. Türkiye 180 ülke arasında 154’üncü. Hey Türkiye Nasılsın kitabımdaki bilgilere bakıyorum: Geçen yılla aynıyız ama medya üzerindeki yeni yaşadığımız ve internet yasasıyla, yaşayacağımız son sansürleme girişimleriyle, 2014 raporunun daha da olumsuz olacağını şimdiden görüyoruz. İşte AKP’nin “İleri Demokrasi” düzeninde, medya özgürlüğünün nasıl adım adım gerilediğinin resmi kanıtı:

2005’te         98.
2006’da      100.
2007’de      101.
2008’de      103.
2009’da      123.
2010’da      138.
2011’de      148.
2012’de      154.
2013’te       154.

Ayrıca Türkiye, internet özgürlüğünde de zaten öteden beri yarı özgür ülke, kategorisinde. Freedom House’un Ekim 2013’te yayımladığı rapor, 60 ülkeyi inceliyordu ve Türkiye puanını kötüleştirerek 38. sıraya düşmüştü... Şimdi yeni yasa ile bakalım hangi çukura ineceğiz!? Cumhurbaşkanı Gül, ya ülkenin diktatörlüğe gidişi yönünde davranacak ya da özgürlüklerden yana...

***

Haluk Şahin: Hodri Meydan
Gazeteci, yazar, şair dostum Haluk Şahin “Türkiye’de medyanın yükselişi, çöküşü ve geleceği”ni incelediği yazılarını “Hodri Meydan” isimi yeni kitabında bir araya getirdi (ka-kitap). Haluk Şahin, bir kitle iletişimi profesörüdür. Biz “gazetecilik damarı”ndan yazarız, o ayrıca hem gazetecilik hem de buna ek olarak “akademik damar”dan yazar! Kitabını imzalarken demiş ki “Haklı çıktığımız o malum hikâyenin kilometre taşları.”
Haluk kitabının önsözünde bir saptama yapıyor: “Önce sessizlik vardı... Sonra gazeteler, dergiler, sinema, tiyatro, televizyon sökün etti. Medya dendi adına, kitlelerle mesaj üreticileri arasında, ‘ortada’ yer aldığı için.
Hodri Meydan, kaleminin ucunu medyaya yöneltecek kadar da dengeli yazılarla dolu. Aynı zamanda, sosyal medyanın ortaya çıkışı ile, medyanın eski tekel havasının kırıldığını, medyanın bu kez hitap ettiği kitle ile karşılıklı iletişime de geçtiğini anlatıyor.
Medyanın çöküşü ve geleceği peki? Şahin’in kitabını okumalısınız.
Medya artık salt gazetecilerin, televizyoncuların işi değil... Sadece Twitter’da boy göstererek düşünce gücü ve görüşleriyle olayları etkileme yarışına giren herkesin!
Herkes “medya elemanı” ise buyrun kitaba...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları