RTE hiç bu kadar yalnız kalmamıştı

09 Temmuz 2015 Perşembe

Hepsi birer birer kenara çekiliyor ve genellikle Ahmet Davutoğlu’nun arkasında yer alıyor. Ali Bayramoğlu bile RTE’yi eleştirmeye yöneldi.
Hepsi, şimdi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan RTE’nin kale gibi sonuna kadar arkasında duran ve her yaptığını toplu olarak savunan kimselerdi.
RTE’ye yöneltilen her eleştiri, adeta kendilerine yönelikti, o kadar yani!
Akademisyeni, yazarı, çizeri, medya yüzü, tartışmacısı, konuşmacısı, köşe yazarı, TV’de program yapımcısı...
Kalemlerinden kan damlıyor, sözleri ekran camlarını çatlatıyordu...
O kadar keskindiler...
Şüphesiz bu desteklerinin karşılığını çok çok fazlasıyla aldılar. İyi para kazandılar, böylesine destek karşısında az bile aldılar, helal olsun!
RTE koltuk değiştirince, küçük sallanmalar başladı. RTE medyasında patron değişimlerinde bazıları kapı önüne kondu, gazeteler arası yer değiştirmeler oldu, şüphesiz ki AKP’yi savunuyorlar, bazıları Davutoğlu safına geçti.

Yıldız ‘alçalan’ olunca...
7 Haziran seçimlerinden sonra ise saflarını daha net ayırdılar.
Bunun nedeni, RTE’nin “yükselen yıldızı” “alçalan yıldıza” dönüşmesiydi.
Başkanlığı artık Kaf Dağı’nın ardında bile gözükmüyordu.
Bu şu demekti: Evet, parti içinde bir olaydı, seçmende de olay olarak varlığını sürdürüyordu ama itibarına özellikle saraya büyük darbeyi indirmişti.. Milletin hazinesini istediği gibi kullanıyordu, 17 milyon yoksulun olduğu ülkede Karun gibi yaşıyordu.. Danışmanları da büyük tepki çekiyordu.
Önümüzdeki 4 yıl içinde seçim yoktu gerçi. Koalisyon kurulabilirse, bu süreç içinde Davutoğlu’nun güçlenme olasılığı da doğaldı.
Yasal konumu itibarıyla da, parti içinde gücünü kaybetmesi mukadderdi.
Partide iktidar adım adım yer değiştiriyordu. Koalisyon kurulursa, RTE’den güç kaybı hızlanacaktı.

Davutoğlu’nun fahri danışman ilan ettikleri
Bu saptama karşısında, RTE’nin arkasındaki medya yüzlerinin, akademisyenin, yazarın çizerin desteğini de etkilemesini ve saflardaki bu dönüşümü tetiklemesini normal karşılamak gerek.
AKP’nin medya yüzlerinden biri açıkça “Sarayına, yasal konumuna çekilsin, partiyi rahat bıraksın, partiyi de oradan gütmeye kalkışması problem yaratıyor” dedi resmen.
Parti içinde güç, şimdilik Davutoğlu’nun çevresinde birikiyor.
Davutoğlu, AKP’nin bu medya güçlerinden bir kısmına iftar yemeği verdi, kimler katıldı, Abdülkadir Selvi’nin yazısından öğreniyoruz: Alev Alatlı, Prof. Şükrü Hanioğlu, Prof. Süleyman Seyfi Öğün, Prof. Cemil Oktay, Halil Berktay, Prof. Erol Göka, Prof. Ömer Çaha, Prof. Beril Dedeoğlu, Prof. Berat Özipek, Prof. Atilla Yayla ve Prof. Mesut Yeğen...
Davutoğlu, katılanları dinledi, çoğu “yeni Türkiye ama yeni AKP” istemiş. Başbakan hepsini de “fahri danışmanı” ilan etti. Bu eleştirilerinin partide karşılığı olacağını söylemiş. En önemli mesele olarak da AKP’den uzaklaşan yüzde 4’e varan Kürt seçmenlerin nasıl geri döndürüleceği imiş.
Diyeceğim şu: Geçmiş olsun!
Davutoğlu ile RTE arasında bir “gedik açılmasına” uğraşanlara da yanıt olarak, Davutoğlu RTE’ye sahip çıkılacağını “hissettirmiş”.

Üç güç çarpışıyor
AKP’ye kimin “esasta” sahip olacağı, bu yıl içinde en önemli siyasi konulardan biri olacak.
RTE: Erken seçime zorlayarak eskisi gibi bir “seçim zaferi” ile partinin kendisine ait olduğunu göstermek istiyor. Bence hayal artık, bu iş bitti.
Davutoğlu: Koalisyon hükümeti kurarak seçime gidilecekse, kendi koşullarında ve kendisini güçlendirecek bir erken seçimi tercih edeceğe benziyor.
Ve Gül... Bu yılın sonuna kadar partide ve iktidarda yaşanacaklar, Abdullah Gül’e çok önemli bir fırsat yaratabilir.
Parti içindeki “babalar”, partideki, tıpkı ANAP vb’deki gibi seçmen erimesini ve iktidar yitimini önlemede sadece Gül’ün başarılı olabileceğine inanıyorlar.
Evet, bu dördüncü AKP analizi ile, artık yeni konulara geçebiliriz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları