Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Referandum: Bir ihtimal daha var, o da ekonomi mi dersin...

30 Ocak 2017 Pazartesi

“Tek adam olacak Türkiye uçacak” palavrası var ya... Türkiye yıllardır tek adam, tek parti, tek iktidarca yönetiliyor. “Başkanın adamları” ortalıkta, köşelerde, ekranlarda troller gibi bağırıp çağırıyor. Yalan yanlış, palavra ile yarattıkları sadece bir kirlilik. Gözlerini salt başkanlık bürümüş, uğruna her şey mubah.. En keskinlerinden biri, “Şimdi bürokrasi var, o zaman olmayacak” demez mi? Bir de palavra sıktı: “Bir şirket kuracaksınız 127 imza gerekiyor..”
En büyük yalanlardan biri, salla gitsin ekranda! Yani şirket kurmak için Başkan’a mı başvuracak insanlar? Emekli olmak için? Ekranda atmasyon şampiyonluğu yapmak kolay.
Bürokrasi demek devlet demektir. Devlet mi kalkacak Başkan gelince! RTE şimdiden sarayında binlerce kişilik bir bürokrasi, devlet aygıtı daha kurdu!
RTE bir emir veriyor, bakanlar (ve tüm kuruluşlar) hemen yerine getiriyor. Tek adam olarak yönetiyor, hoşuna gitmeyen başbakanı bile istifa ettiriyor. Ve bu tek adam tek iktidar döneminde Türkiye neredeyse batmış durumda!
İkidar ekonomik göstergelerde güzelleştirme, makyajlama dönemine girdi. Bu bile kötü gittiğinin siyasi göstergesi: Bugüne kadar buna ihtiyaç duymuyorlardı. Şimdi ise TÜİK örneğin enflasyon sepetinde yiyecek harcamalarının ağırlık oranını düşürerek enflasyonu da düşük gösterme yoluna gidiyor. Böylece hem kamuoyunda bir aldanma var hem de enflasyona göre yapılacak maaş vb. zamlarını da düşürüyor.
Şimdi işsizlik oranında da artışı saklama konusunda başarılı bir işlem beklentisi içindeyiz!
 
Dolar sayesinde iktidar!
Para suyunu çekti, yıllardır dışarıdan gelen para ile Türkiye’yi yönettiler: Tamı tamamına 530.7 milyar dolar dış kaynak girdi ve kullandılar (2003’ten beri yıl yıl akan milyar dolarlara bakın: 7.1; 14.2, 37.3; 38.2; 45.3; 36.5; 9.2; 57.9; 64.3; 69.7; 72.2; 41.6; 11.2; 26 milyar $ -2016-)
Para girerken hiç de dolar teröristliği söz konusu değildi, ama bu parayı har vurup harman savurunca, yollar-köprüler, tüketim tapınaklarına bol keseden harcanınca, ekonomi tıkandı, para damlamaya – geri çekilmeye başlayınca, bu kez dolar teröristliği gündeme geldi! Tabii bir de ülkenin mal varlıklarını satıp savurdular: 70 milyar.. 
Bugün tepetaklak giden bir ekonomi var: Dolar 3.90 TL: Nerede görülmüş? Büyük bir yoksulluk.
Reel sektörün döviz açığı 215 milyar dolar (2009’da 67). Toplumun tüketici kredi banka borcu: 250 milyar TL. Devlet + özel sektör dış borç toplamı:
416.7 milyar dolar.
 
Siyasal kriz hükümeti
Reis ve hükümeti, baş aşağı yönelen ekonomiyi, yarattıkları siyasi krizlerle de dibe doğru itiyorlar. Kriz göstergelerimizde dünyada da ya başta ya ilk üç içindeyiz.
İki ay sonra referandumu hızla millete dayatarak, ülke tarihinin en önemli anayasal rejim değişikliğini ekonominin çöküşünden kaçırma telaşındalar.
Ne kadar çabuk o kadar iyi kendileri için. Düşünüyorlar ki, “şimdi alıp kaçtık. 6, 9 veya 12 ay sonra iyice batmış bir ekonomi tablosuyla karşı karşıyayız, hepten imkânsızlaşır...”
Doğru düşünceye ne denir?
Not: Rakamlar büyük ölçüde Mustafa Sönmez’in “Kriz, AKP’de Tıkanma ve İhtimaller” başlıklı araştırmasından alındı.

OKUR NOTU:
Üstün Sanver: ‘Küreselleşme...’ başlıklı analizinize katkıda bulunmak için: ABD, salt dış ticaret rakamlarına bakılarak bu işten zararlı çıkmış gibi görünüyor olabilir, ancak en önemli husus doların rezerv para olma tekelini (yüzde 65-70) koruması ve bütün emtiaların dolar ile fiyatlanmasının sürmesi, küreselleşme bu noktada çok önemli bir rol oynuyor. Pek çok uluslararası şirket Çin ve Hindistan gibi ülkelerde üretim yaparak ucuz işçilikten faydalanmayı sürdürüyor ve büyük kârlar elde ediyor. Bu kârlar sayesinde ABD ekonomisi hem iyi performans gösterebiliyor -kişi başı 50 bin dolar civarı gelirin yüzde 2 büyümeyle devam etmesi gibi- hem de ABD tüketicisi enflasyonla karşılaşmıyor. Ayrıca küreselleşme sayesinde Ticaret Hukuku, Sermaye Hareketleri, Dış Ticaret, Mali Denetim/Raporlama, Borsalar, vb. ortak bir hukuk zeminine oturtuldu ki bundan en büyük yararı gene ABD ve AB kökenli finans kuruluşları sağlıyor. Küreselleşme elbette gelişmekte olan ülkelerde yaşam standardına yarar sağladı ama bu sayede de dünya pazarı büyüdü, bunun sonucunda en güçlü olanlar en büyük payları kapabildiler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları