Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Önce Şu, Gayri Meşruluk...

12 Kasım 2013 Salı

Başbakan’ın gençlerin kaldığı evlere yönelik söylediği, bence tamamen “gayri meşru” sözler (yasalara, hukuka, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık) gerçi partisi içinde görüş ayrılıklarına neden oldu. Ama bu “ayrılıklara” sonra değineceğim... Çok daha önemlisi, bu sözlerin sarf edilmiş olması ve Başbakan’ın beynini bu açıdan da topluma açmasıdır... Niyeti nedir?
Bazıları, “Sarıgül’ün adaylığının toplumda tartışılarak AKP’yi zora sokmasını önlemeye yönelik bir gündem değişikliği...” Üzerinde durulmayacak bir gerekçe... Daha önce de Başbakan’ın toplumu giderek daha büyük muhafazakâr kalıplara sokmaya yönelik sözleri oldu ve bunların yasalaştığını gördük. Bu tür gerekçeler yerine, Başbakan’ın kızlı erkekli bir apartmanda yaşamalara karşı çıkışı, düzenli ve istikrarlı bir İslami ideolojik siyasi çizgisinin devamı olarak görülmeli.
Muhafazakâr deyip duruyoruz, bir saçmalık da burada! “Muhafazakâr”, Batılı bir siyasal eğilimi tanımlamak için siyaset/sosyoloji literatürüne girmiştir. Örneğin Almanya’da Hıristiyan Demokrat Parti... ABD’de Cumhuriyetçi Parti ve Avrupa’da benzer pek çok parti...
AKP’nin ve RTE’nin, kendilerine yakıştırdıkları “muhafazakâr demokrat” tanımı ile Batılı toplumlardaki (sağcı) muhafazakâr partiler arasında bir içerik ilişkisi bile kurmakta zorlanırsınız. Başbakan toplumu cendereye sokan yasaları savunurken, açıkça dinimiz böyle diyor bile demektedir. Bunu geleneksel bir Avrupalı muhafazakâr parti demez, diyemez.
Yani demek istediğim, Başbakan’ın görüşlerinin, çağdaş muhafazakâr demokrat partilerin politikalarıyla zerre kadar ilişkisi bulunmuyor. Ancak, inandığı dinci ideolojinin gerekleri doğrultusunda hareket ediyor diyebiliriz. Bunun varacağı yer, dinsel yaşam koşullarının topluma dayatılmasıdır, buna İslamofaşizm diyen vardır...

***

Birey-insan özgürlükleri yasaların teminatı altındadır. 18 yaşını bitiren reşittir, kararlarında özgürdür. Bu bireyler üzerinde Başbakan’ın hiçbir tasarrufu olamayacağı gibi, aslında ana babaların da olamaz. Ana babaların çocuklarından o kadar çok şikâyeti var ki, hepsini buraya sıralayalım mı?! Başbakan bunlar arasından “cinsellik” kaygısı kokan bir yaşam biçimini neden çekip öne çıkartıyor da, reşitler arasındaki karşılıklı ilişkilerin nasıl olması gerektiği konusunda karar verici konuma yükselebiliyor?
Nedir bu cinsellikle ilgili sorunları bu iktidar ve çevresinin? AKP içinde evli erkeklerin ikinci, üçüncü sevgilileri üzerine yazılıp çizilenler ayyuka çıkmışken?!
Ayrıca şöyle bir akıl bozukluğu var: Kızlar ve erkekler aynı apartmanda otururlarsa, aralarında mutlaka bir cinsellik vardır! Ayrıca varsa var, size ne? Bu bir sorunsa eğer, ailelerini arkadaşlarını ilgilendiren bir sorundur, size ne?
Ayrıca apartmanlarda bekâr/yalnız yaşayan kızların, erkeklerin olup olmadığı bile bilinmeyen ilişkilerine fuhuş gözüyle bakan alçaklıklar türedi... Medyada bakıyoruz, hiç mi utanmak yok diyoruz! Fuhuş ticari bir kurumdur... Diyelim ki, kızlı erkekli sevgililer arasında varsayılan bu ilişkilere böyle utanmasızca saldırmak, sık dile getirilen “muhafazakârlığın”, insanlık dışı şanından mı ileri geliyor? Kapı arkalarında ve toplumun önünde siyasilerin becerdiği her türlü ahlaksızlık tanımı içine sokulabilecek işleri sayıp döksek yüzleri bulur...
Bırakın gençleri!

***

Başbakan evleri denetleyecek yasa çıkartır mı? Belli olmaz, ama sanmıyorum... Yasa ile resmen bir “ahlak polisliği” kurumu yaratacaktı... Ama buna gerek kalmadan bu kurumu yarattı diyebiliriz! Gönüllü ahlak polisleri türedi!
Alo polisssss, alo valiiiii, alo emniyet müdürüüüü, alo orası Başbakanlık mıııı. Alo AKPeee... Hem aşağıda hem yukarıda bişiler var... Orada kızlı erkekli sesler duyuyoruz.. Bizim ahlakımız bozuluyor, yetişşş..
Gençler varlık-yokluk içinde kıt kanaat barınarak kendilerini hayata hazırlama uğraşı içindeyken, şimdi tepelerine bir ev sahibi, bir yan komşu, bir mahallenin namus bekçisi, bir sekso manyak, bir cinselliği bozuk... dikilmekte ve onlara hadi yallah evden.. demektedir...
Böylece Başbakan toplumda ihbarcı ağlarına bir yenisini daha ekledi! Biliyorsunuz daha önce tencere tava çalanları ihbar edin diye kampanya açmıştı... Bu işi sevdi!
Şimdi de yalnız yaşayan kızları erkekleri ihbar edecek ve onlara hayatlarını dar edecek bir toplumsal baskı oluşturuyor. Bu açıkça gönüllü namus bekçiliğidir. Ahlakları sorgulanır bir bekçiler güruhu!
Resmi polise, yasaya ne gerek var!
Hayat biçimleri, RTE’nin namus bekçilerinin teminatı altındadır!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları