Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İnsan Katliamı ve Yağan Lanetler (05.08.2013)

05 Ağustos 2013 Pazartesi

Dün Silivri’de bir insan katliamı yaşadık. Ağırlaştırılmış müebbetler, müebbetler, müebbet artı 10-20 yıllar... Cezalar havada uçuşuyor, taş gibi başımıza yağıyor... Çeşitli maddelerden 35 yıl Mustafa kardeşime, ağırlaştırılmış müebbet Tuncay kardeşime... Doğu Perinçek’e de öyle...

Aslında bunların hepsi idama denk gelen cezalar.. idam olsaydı, darağaçlarını kuracaklardı...

Böyle bir insan katliamı yapabilmek için, önce hukuk katliamı yapmak zorundasın.

Bu amaçla önce bir örgüt imal ettiler: Ergenekon Terör Örgütü... Aralarında bir parlak zekâlı, “bu yetmez bir de silahlı ekleyelim” dedi ve Ergenekon Silahlı Terör Örgütü oldu adı. Sokaktaki kafası basmayan aptalı kafakola almaları gerekiyor ya... “Bak, terör örgütü olmaları yetmiyormuş gibi, bir de silahlıymışlar lan..” dedirtecekler...

İçine askerden sivile, gazetecisinden rektörüne, kimden ne intikam alacaklarsa, hepsini tıktılar... Erdoğan’ın iki yıl genelkurmay başkanlığını yapan ve müebbet alan İlker Başbuğ, 23 yıl alan İnönü Üniversitesi’ni çağdaş bir bilim yuvasına dönüştüren Fatih Hilmioğlu... Ve bütün diğerleri... Kesilen bütün cezaların örgüt üyeliği palavrası altında hangi siyasi nedenlerden, kin ve intikam duygularından dolayı verildiğinin hepsini tek tek yazayım, ister misiniz?

***

İmal edilmiş bir “torba” örgüt... Ne adı var resmi ve gayri resmi bir belge olarak.. ne başkanı var ne de üyeleri... Ne bir kez toplantı yapmış ne bir kez karar almış... Bunların hiçbirinin tek bir belgesi yok... Devlet kurumları bile mahkemeye yazmışlar, böyle bir örgütü bilmiyoruz diye...

Ama bu torba örgüt, tıpkı içine türlü çeşitli yasaların doldurulup topunun birden tek yasa olarak çıkması gibi, içine ne atarsan otomatikman örgüt üyesi oluyor... Bu iktidar icat etti, AKP-Fethullah ortak imalatı... Destekçileri de ABD... Burada hiç de karanlıkta olmayan bir çete var. Ergenekon iddianamesini, öncesi hazırlık sürecini izleyin, o karanlık çetenin ayak izlerini bir bir görürsünüz. Karşınızda, aydınlıkta duruyorlardı.

Bu mahkeme mahkeme değil zaten. Özel Yetkili Mahkemeleri Fethullahçılar ele geçirip, geçen sene 7 Şubat’ta Erdoğan’a darbe teşebbüsüne kalkışınca, derhal varlıklarına Meclis’te son verildi. Ama RTE cin gibi, bıraktı onları, Balyoz ve Ergenekon cezalarını daha önce kararlaştırdıkları gibi kessinler... RTE, Fetocuları adaletin kirli siyasi işlerinde böyle kullanırken (aramızdaki Fetocuların izinleriyle), öte yandan da artık işleri bittiği için yeni anayasada adalet mekanizmasından onları silip süpürmeye hazırlanıyor... Eee bu iş öyledir... Herkesin bir kullanım tarihi vardır (tabii bu iktidarın da kullanım süresi doldu dolacak).

Söyleyeyim: Bu cezalar infaz edilmez, edilemez.

Ne bu mahkemeyi ne de kararlarını tanımak mümkün.

En uygun zamanda, en yakın zamanda, yazıyorum, eğer hâlâ iktidardaysa RTE, bu davaların haksızlığından söz ederek, bir affı gündeme getirecektir. Fetocular bir kez daha okkanın altına gidecekler. Bence fazlasıyla hak ettiler bunu!

Bu zaman ne zaman? Zamanlama bakımından, RTE’ye, barış marış, uyduruk demokrasi, kucaklaşmak laflarını edeceği, kendisine en fazla yarar sağlayacak bir seçim zamanı. Durum net değil henüz, ülke gündemi durmadan değişiyor, siyasette güç dengeleri de. Şöyle diyebiliriz: Başbakanlık isterse o zaman, Cumhurbaşkanlığı isterse, o zaman... Seçimlerde başaşağı gitmeyi önleyecekse o zaman... Öcalan’a da af getirmek isterse, işte o an!

Ama mutlaka iki yıl içinde bir gün...

Tabii RTE iki yıl daha orada kalmayı başarırsa...

***

Silivri bir kâbus gibiydi dün... 10 km mesafeden kuş uçurtmadılar... Otobüsleri daha Anadolu’dan kestiler... Duruşma sonrası E-5’e indiğimizde yollardaki ağaçlıkların hepsi savaş sonrasını andırıyordu!

İktidar, mahkeme, halka karşı kendilerini güvenceye alacak bütün önlemleri aldılar. Dolayısıyla mahkeme halka kapalı yapıldı. Biz halk mıydık? Yani gazeteciler, avukatlar? Hayır, biz mesleğimizi yapmak için oradaydık. CHP’li milletvekilleri de şimdilik engelleyemeyecekleri için oradaydılar... CHP’nin sahadaki milletvekilleri her zamanki gibi geldiler. Barolar Birliği Yönetim Kurulu tam takım, başlarında Metin Feyzioğlu, tabii İstanbul Barosu Ümit Kocasakal başkanlığında, Mustafa Gürkan Muğla Barosu olarak, ve daha başkaları...

Ama duruşma halka kapatıldı. Yargılanan ve ağır ceza alanların ne kardeşi ne eşi ne çocuğu.. hiçbirine giriş izni verilmedi. Bu kadar büyük bir vicdansızlıktan çıkabilecek kararlar mı vicdanlı olacaktı?..

Orada tek vicdanlı, hukuki, insani karar, böyle bir örgütün var olmadığına karar vermek ve herkesi salıvermek olabilirdi...

Yolda dönerken CNN Türk’i dinliyoruz. Deniz Bayramoğlu (kusura bakma!), Zaman gazetesinden, Silivri yargılamalarını haklı çıkarmak için özel görevlendirilmiş muhabirine soruyor: Daha önceki DGM ve askeri yargılamaları da izlediniz, bu mahkemelerin daha iyi karar verdiğini ve görev yaptığını söyleyebilir miyiz?.. O da yanıt veriyor, ahhh şekerim tabii ki, yargımız çok gelişti, daha tarafsız, öyle ki duruşmada tahliyeler vardı ve bu kararlar da alkışlandı!

Bayramoğlu, iktidarın ve cemaatçiliğin sesine özenmiş, ayıptır! Çanak soru ve gelen yanıtı olumlama... Hiç yakışmıyor... Gazeteciysen işini doğru yap kardeşim!

***

Silivri’de bir katliam yaşandı.

Önce beş yıl süren bir hukuk ve adalet katliamı...

Ve onu izleyen bir insan katliamı...

Havada uçuşan cezalar, kesilen kollar bacaklar, insan gövdeleri gözyaşları üzerimize yağıyordu.. insanlığın vicdanı paramparça havada uçuşuyordu..

Lanetler de, kararların ve siyasi davayı görenlerin ve güdüleyenlerin üzerine...

Bakalım bu lanet denizinden yüzerek karaya çıkabilecekler mi?..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları