Hukuk battı mı, her şey batık demektir

14 Mayıs 2015 Perşembe

En zayıf kaldığımız konu hukuk... Bunu söyleyenler, AKP hükümetinin biri siyasetin, diğeri ekonominin önde gelen iki kişisi... Bülent Arınç ve Ali babacan. Dilleri varmıyor gerçeği söylemeye, en zayıf kaldığınız değil, neredeyse tamamen ortadan kaldırdığınız... Hukuksuz, yargısız, keyfi, RTE’nin neredeyse talimatlarıyla yönetilen bir sistem yarattınız. Ve şimdi bunun altında eziliyorsunuz.
Hukuk yoksa hiçbir şey yok…
Hukuk yoksa insan hak ve özgürlükleri yok...
Adalet yok...
Demokrasi yok...
Hiçbir şey yok...
Hepiniz iktidarsınız. Başınızda Beyefendi vardı. Yaptığı işlerin yanlışlıklarını görüyordunuz. Belki cılız sesler çıkardınız. Ama hukuk, adalet, yargı, demokrasi… Ülkeyi çağdaş yapan ne varsa hepsinin ayaklar altına alınmasına ortak oldunuz. Hakikatın yanında olmadınız. Yanında olduğunuz şey, iktidar ve uygulamalarıydı...
Şimdi felaketler karşısında “hukukta sınıfta kaldık” diyorsunuz. Peki ne dediğinizin farkında mısınız? Her şey iyi de, hukuk kötü, eh bu kadar kusur kadı kızında da olur diyorsunuz sanki. Aslında iyi sandığınız her şeyin hukuka bağlı olduğunun farkında mı değilsiniz? Söyler misiniz, iyi olan ne? Ekonomi mi? Hukuksuzluğa bağlı her şeyin üstelik ileri demokrasi palavrasıyla yutturulmasına da ortaktınız.

Hukuk, siyasi silah olarak kirlendi mi bitti
Bir de: Bunu ne zaman söylüyorsunuz? Cemaat yargısının önde gelenlerinin, apar topar neredeyse tekme tokat sistemden atıldığı bir sırada... Baktınız ki böyle hukuk olur mu, böyle yargı, böyle yüksek yargı olur mu... Olmaz dediniz. Tabii ki olmaz!

Ama aynı cemaat yargısının yaptığı linçler, hukuksuzluklar, yasadışılıklar, keyfi yargılamalar, kurdukları tuzaklar ve kumpaslar, sahtecilikler ve bunlar sonucu insanların intiharları, ölümleri söz konusu olduğunda seyrediyordunuz, alkışlıyordunuz, sesiniz çıkmıyordu.. Arkalarındaydınız..
Hukuk / yargı, rakiplerini alt etmek için bir kez “silah” ve “siyasi araç” olarak kullanıldı mı, artık kirlenmiş demektir. Onu kökten yeni bir temiz zemine oturtmadığınız zaman, herkesin elinde o kirli varlığını sürdürür.
Bu nedenle “hukukta sınıfta kaldık” demenizin önemi kalmadı. Daha başta sınıfta kalmıştınız... Şimdi Beyefendi’nin elinde bir temizleme aracı olarak görevini sürdürmesine neden şaşırdığınızı anlamak mümkün değil. Yoksa “ilk başta tamam mecburduk, ama bu silahı şimdi ortağımıza, diniman diyenlere kullanmamız ayıp..” mı diyorsunuz.
“Başkalarının defterlerini dürdüğümüz aracı, Cemaate karşı kullanmamalıydık” diyorsunuz belki de! Çifte standart mı? Bir dönem önce içiniz cız etmedi de şimdi mi ediyor?
Mesela Beyefendi’nin anayasayı çiğneyerek kendini seçim meydanlarına atmasına sesiniz çıkmıyor.

Zamanlamanız muhteşem!
İktidarınızın sonuna geliyorsunuz, bakanlıklarınız ve siyasi hayatlarınız en azından 4 yıl için bitiyor.
Her şey bir hukuk felaketine dönüştükten sonra, kalkıp konuşuyorsunuz.
Konuşmakla kalmayın, bari ciddi bir şey yapın, mesela onur kurtarıcı bir şey...
Bakın, Danıştay “töreni”nde olan bitenlere de ses çıkartın. Beyefendi’nin atadığı “Başkan”, iktidarla işbirliği ve uyum içinde çalıştıklarını, çalışmaları gerektiğini vaaz ediyor. Kendilerinin anayasal bir kurum, kuvvetler ayrılığının en önemli kurumu, icraatı denetlemekle görevli olduğunu unutuyor.
Gizli kapaklı toplantı yapıyor, gazetecileri içeri sokmuyor, milletin haber alma özgürlüğünü sınırlıyor...
Sesinizi çıkartın mesela...
Bu kurumlar arası liyakata bağlı bir seçimin değil, Beyefendi’nin tercih ettiği ve bu nedenle kişiye derin bir bağlılık, minnet duygusunun benliği esir aldığı bir durum.
Türkiye’nin normal devlet işleri.
Mesela YÖK’e mi atandın... Atayanın adamı.
Yüksek yargının herhangi bir yerine mi atandın...
Derin minnet, biat; yasaya hukuka değil, atayana...
Ve adalete güven yüzde 20’lerde!

***

İktidar başının derdi, 1725 Aralık’ın intikamı. Yasadışılıklarının dışavurumuna, sorgulanmasına, belgelenmesine, tescil edilmesine…
Konuşun Sayın Babacan, Sayın Arınç...
Türkiye batmış durumda...
Hukuk battı mı, ayakta kalan hiçbir şey yok demektir.
Ayakta kaldığını sanan Muktedir’in dışında...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları