Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Et ve Tırnak Masalı

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Olay daha patlak vermeden, 7 Şubat 2012’de MİT’e ve Erdoğan’a karşı ilk büyük saldırıdan aylar önce, bu köşenin okurları Gülen-RTE arasındaki derin çatışmadan haberdardı... Bugün artık bu konuda yazmak adi bir vaka oldu. İnsanlar yeni yeni bunun bir siyasi catışma olduğunu yazıyor.
Siyasi çatışma ne demek? Literatürde tek anlamı var:
İktidar savaşı! Yani, iki siyasi parti/hareket/kutup arasında iktidara sahip olma mücadelesi...
Birileri cemaati bir
“hizmet hareketi”, sıradan dini cemaatleşme olarak görürken ve hâlâ buna inananların sayısı sürü sepetken bu köşede Gülen hareketi siyasi parti olarak nitelendirildi ve bütün klasik partilerden farklı olarak da devleti ve ülke yönetimini tamamen dikey örgütlenmeyle tepeden ele geçirmeye yöneldiği belirtildi. İnsanların kafasında klasik siyasi parti şablonu olduğu için yeni durumu algılama zorluğu doğaldı. İzninizle bu analizin hakkını bu köşeye verelim...
Anımsayalım yeniden...

\n

***

\n

1) Gülen hareketi ile AKP farklı kaynaklardan, kulvarlardan geldi, gelişti, büyüdü. Yani birbiriyle bütünleşmesi çok zor iki ayrı gövde...
2) AKP yasal, açık bir parti. Gülenciler gizli-yarı gizli, faaliyetini sembolik dernekler, vakıflar vb. aracılığıyla sürdürür. Yapı içine girenler o çevrenin insanları sayılır. Akıtılan paralar sonuçta Gülen hareketinin iktidara yürüyüşüne harcanır.
“Altın Nesil” dedikleri, devletin bütün kilit noktalarına yerleştirilen eğitilmiş nesildir. Şüphesiz kadroları RTE’nin kadrolarına kıyasla çok daha kalitelidir. Bunlar hareketin motorudur. Erdoğan, yeni yeni bunlara karşı imam hatip gençliğini parlatmaya çalışmakta. Amaç Gülenci gençliğe karşı Erdoğancı gençliktir. Dershane çatışmalarının kaynağında bu yatıyor.
3) İki güç arasındaki ittifak, AKP’nin kuruluşuna dayanır.
4) İkisinin dayanakları farklıdır. RTE-AKP klasik parti olarak meşruiyetini öncelikle halktan alır. Oy ve sandık birinci derecede önemlidir.
5) Gülencilerse her zaman iktidarlara yakınlık politikası izleyerek büyür. Bu, Gülen hareketinin en ö
nemli özelliğidir: 12 Eylül’de askerci ve Kenan Evrenciler, darbeden yanalar; Evren cennetliktir... Özal’ın yanındadırlar. Demirelci kesilirler. İktidar alternatifi olacağını gördükleri zaman Ecevitçi olurlar... Bütün partiler 2001 krizinden çökünce, AKP’nin kuruluşuna destek verdiler.
6) Gülen, iktidarları desteklemenin, her zaman kendilerine hem dokunulmazlık kazandıracağını hem de bu desteğe karşı kendilerine büyümeleri için oyun alanları açacağını bilir. Destekledikleri bütün iktidarlar çöküp yok olmuş, ama Gülenciler hep güçlenmiştir. Bu temel stratejileri.
7) Gülen’in ABD’ye yerleşmesi de raslantısal değil. Türkiye’nin oradan yönetildiğini bilir! ABD dünyanın en büyük gücüdür. Ona karşı olarak değil, ona destek çıkarak varlıklarını güçlendirirler. ABD’nin kontrolü altındadırlar... Gülenciler, ABD küresel poltikalarına hiç ters düşmezler. İsrail politikasını desteklerler. AKP’ye de bu nedenle ters düşerler.
8) Daha iki yıl kadar önceden, bu köşede dizi halinde
“Üç Koltuk Boşalıyor” yazıları yazmıştım. Arkasından en büyük çatışma, henüz seçimler sürecine bile girmeden, 7 Şubat’ta Erdoğan’a darbe girişiminde bulundular. Neden?
9) Çünkü devlet içinde örgütlenmeleri, bu darbe girişiminde bulunabilecek
kadar güçlenmişti.
10) Devlet nedir? Öncelikle tabii ki siyasi iktidardır, yani Bakanlar Kurulu ve Başbakan’dır. İkincisi, Yargıdır. Üçüncü Emniyet güçleri ve polistir... Dördüncüsü ve önemlisi ordudur! Devletin gerisi terferruattır; bazı hizmet araçları, para-kaynak dağıtma mekanizmaları vb. Tabii: MİT’tir devlet...
11) Cemaat, yargı, polis, devlet yönetiminde güçlendi. HSYK kontrollerinde. RTE, özel yetkili mahkemeleri lağv etti bu nedenle. Ama yüksek yargı kontrol altında değil. Bu nedenle, önerdiği anayasa değişikliğinde, yargının dağıtılıp yeniden kurulması gündemde. Cema
atin emniyet, polisteki kontrolü de büyük. Erdoğan 7 Şubat girişiminden sonra bu örgütenmeyi epeyi dağıttı, ama yok etmesi mümkün değil...
12) İkisi birden, TSK’yi dağıtıp kontrolü ele geçirdiler. En büyük birliktelikleri ve ittifakları bu konuda oldu. Balyoz ve Erenekon’la yönetim kademelerini tasfiye ettiler ve ipleri ele geçirdiler. Yığınla
“aydın”, askeri vesayete son verildiğini düşünür, önemli olan askeri kimin kontrol edeceğidir. Vesayet kimde?
13) Tabii devlet aynı zamanda MİT demektir. Erdoğan’la cemaat arasında en büyük çatışma konusu 7 Şubat’ta MİT üzerinden koptu. Gülencilerin MİT’ten yönetim payı isteği reddedilince, kıyamet koptu.

Devamı sonraya...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları