‘Dinlenmekten Ne Korkuyorsunuz?!’

05 Ağustos 2014 Salı

Türkiye yıkılıyor: Vaayyy 5 bin kişiyi dinlemişlerYok yok 500 bin kişi dinlenmiş, bunun hesabını versinler.. Savcılar gazetecileri çağırıyor, önlerine dosyaları koyuyor, bak ne kadar çok dinlenmişsin, şikâyetçi misin diye soruyor.
Olsan ne yazar, olmasan ne yazar! Bir komedi ki sormayın gitsin.
Bazılarımız bireysel olarak telefonda dinlenmiş olmayı dünyanın en büyük ayıbı olarak görüyor...
Başbakan, dinlemeyi tamamıyla MİT’e vermeyi planlıyor, TİB devre dışı kalacak...
Hükümetin gazeteci adamları dünyayı ayağa kaldırıyor, bir namussuzlar, demedikleri kaldı... Cemaat polislerine yasadışı dinleme suçlamaları yöneltilirken, devlet büyüklerine yönelik dinlemeler birden casusluk kapsamında görülmeye başlandı...
Şimdi gelin düne bakalım…

***

Binali Yıldırım üstelik iki kez, 2009 ve 2011 tarihlerinde ne korkuyorsunuz dinlenmekten, diye açıklama yapmış bir bakan... Erdoğan’ın has adamlarından... Haberleşmenin de kendisine bağlı olduğu kişi...
Yıl 2009: “Yanlış işiniz, yasal olmayan işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın, istediğiniz kadar konuşun. Teknolojinin önüne geçme imkânı yoktur.”
Yıl 2011: “Telefon dinlemeleri konusunda halkın bir korkusu yok. Vatandaşlarımız rahat olsunlar, zaten sonuç da onu gösteriyor. Tabiri caizse millet paso konuşuyor.” (*)

***

O, o zaman.. bu ise bu zaman…
O zaman dediğimiz, yani özellikle 2009-2011, RTE’nin ve Binali Yıldırım’ın bilgisi ve ilgisi dahilinde, Türkiye’nin, yasadışılıkta hallaç pamuğu gibi atıldığı dönemler... Dinlemeler gırla! Anımsayın: Bir korku imparatorluğu çökmüş ülkenin başına... Herkes fıs fıs telefonda, sözde konuşmuyor... Türkiye cinnette. Sindirilmiş bir toplum...
Ortalıkta kol gezenler, yol kesenler, köprü başını tutmuş deli dumrullar, ev basıyor, Ergenekon, Balyoz, Odatv, casusluk, amirale suikast, fuhuş... onlarca komplo kurmuş millete, orduya, aydına, hocaya, gazeteciye...
“Telefonda konuşma!..”...
“Hadi akşam gel de bir çay içelim, laklaklarız...”
“Orhan Bey, Aysel Hanım, bu kadar açık konuşmayın, eleştirmeyin, anlatmayın, başınızı belaya sokacaksınız...
O günleri unuttunuz mu? Hani tir tir titrediğiniz; eyvah dinleniyorum!?
Cep telefonlarınızı kapattığınız, pillerini çıkardığınız, dinlemeye karşı önlemlerin gazete sayfalarında - internet sitelerinde çarşaf çarşaf boy gösterdiği... Gazete kupürlerini çıkarttırmayın bana!

***

Telefon kayıtlarının “internete düşmesi” yeni zamanların işi değil, 2008-2012’lerin işi! O zamanlar ses kayıtları düştü diyorduk... Modern zamanlarınki ise telefon tapeleri!
Sanki çağ ötesinden ve çağ berisinden konuşuyoruz!
Kimdi iktidar? RTE! Binali Yıldırım’lar! “Yanlış işiniz, yasal olmayan işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın, istediğiniz kadar konuşun”…
O zaman Cemaatle birlikte yurtseverlerin defterini dürmekle meşguldunuz…

***

RTE ve adamlarının dinlemelere karşı ayranı ne zaman kabardı?
“Oğlum evi sıfırladın mı”…
“Baba, kalan paralarla hani şu evlerden dört tane alalım mı...
Başbakan ve çevresinin telefon kayıtları, bakanların rezillikleri çarşıya düşünce…
Birden hepsi, hukuk devletçi kesildi... Telefon dinlemeleri ülkede en büyük suç olup çıktı!

***

Kesin bilgi - 1: Dinlenmekten kimse kaçamaz. Kimsenin kurtuluşu yok, biriktirilecek bütün ses ve dijital kayıtlarınız ve siyaset istediği zaman önünüze konacak... Kimse bana hukuk, yasa masa demesin...
Kesin bilgi - 2: İktidar ve çevresinde dönen hukuk dışı, rüşvet, yolsuzluk, yasaları çiğneme, arazi yağmaları, kupon arsaları… ne kadar iktidarın boynunu ipe dolayacak karanlık işler varsa çevrilen, Rıza Sarraf’ları, bu dinlemeler sayesinde öğrendi bu millet...
1-0 idik, 1-1 olduk...
Millet, karanlık perde arkasında dönen dolapları, demokratik öğrenme hakkını dolaylı olarak kazandı...
Bir iktidar savaşı sayesinde..

***

Bu nedenle diyorum ki, beni dinleyebilirsiniz, benim de sizi dinlemek hakkım olmalı...
Benim dikkat edeceğim şey, eşimle cicimli bicimli konuşmalarımdır... Bunu göze alıyorum, özel hayatımı size açıyorum... (İstemesem de size açık zaten!)
Saklı gizlim yok, Binali Bey! Ama sizlerin saklı gizli şeylerinizi kim açıklarsa, alır kullanırım...
Bunu yapanlara, vay hukuk dışı işler yapıyorsunuz, demem, olan biteni öğrenmeyi en demokratik hakkım olarak görürüm... Ülkeyi yönetenlerin yasadışılıklarını öğrenmek ve yaymaktan daha meşru bir hak ve hukuk yoktur...
En önemli şey, demokratik saydam bir hukuk devletidir; politik liderlerin hiçbir dolap çevirmesine izin verilmediği ve anında yakalanıp hesap sorulduğu bir ülkenin ortaya çıkmasıdır...
Hepimiz bireysel özgürlüklerimizi istesek de istemesek de ayaklarınızın altına sermiş değil miyiz..

(*) Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet, 4 Şubat 2014  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları