Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu İşi Bitirelim

24 Nisan 2014 Perşembe

Neden Gül - Erdoğan ayrılığı üzerinde duruyorsunuz bu kadar, önemli mi? Ha o ha öbürü, ne fark eder.. Bunlara mecbur muyuz?.. 6 ok için yazacaktınız, ne oldu?..
Evet, yeni 6 ok önerisi üzerine yazacağım.. CHP üzerine de.. Önce şu işi bitireyim: Politika ayrıntılarda gizlidir... AKP’nin ileride nasıl ve hangi rüzgârları yelkenine doldurarak seyredeceğini bugünden okumak mümkün olabilir. Siyasette hiçbir şey “bütünlüklü” değildir, yaşadığımız zamanın bir aralığında bize öyle gözükür; tıpkı şimdi RTE-Duvarında olduğu gibi.. ama her şey parçalanmaya, ayrışmaya mahkûmdur, hele hele bir kitle partisinde farklı görüşlerle birlikte değil de, salt kendi tekçi görüşüyle ilerlemeye çalışıyorsa birileri...
Dün RTE, Gül ile oturup anlaşırız, ilk görüşmemizi bu hafta yaparız, dedi. Bu Gül’ü tamamen saf dışı bırakması halinde, partide kendi dışında ciddi bir potansiyel güç birikimine yol açacağını gördüğüne işaret eder. Gül’ü dışlamaktansa bir şekilde entegresyonu deneyecek anlaşılan.. Gül’e yönelik yazıyla, bu kez görüş faklılığını vurgulayacağım. Bildiğimiz şeyler gibi, ama toparlamakta ve kayda geçmekte yarar var...

***

Gül, hangi konularda RTE’den ayrılıyor? Bunlar “ufak tefek” şeyler mi, yoksa hepsini bir araya getirdiğimizde, çok farklı bir politik fotoğraf mı ortaya çıkıyor?.. Yoksa bu farklılıkların, “dava arkadaşlığı”, “yol kardeşliği”, “din kardeşliği” gibi, ikisinin de üzerinde varsayılan ve ileri sürülen bir “politika üstü şey” karşısında önemi mi kalmaz? Çünkü, ikisi arasında farklılığı vurguladığınızda, bazı AKP yandaşı çok bilmişler ne olduğu pek anlaşılmayan o gizemli “dava”nın birleştirici gücünü ileriye sürüyor hemen... O “dava” nedir bilemem. “Gizli bir şey”se, yazarak anlamaya çalışırız! Ama şimdi işimize bakalım!

***

Yolsuzluk ve Rüşvet, önceki yazının konusuydu. Gül’ün bu konulara bulaştığına dair bir şey duymadık.. Başbakanlığı, Dışişleri Bakanlığı döneminde de. Çizdiği profil, içinde bulunduğu iktidar çevrelerinde rüşvet ve yolsuzluktan önemli bir rahatsızlık duyduğu biçimindedir. (Sadece o değil, örneğin Arınç ve bazılarının da, bu utanç verici durumdan büyük rahatsızlık duyduğunu, ama kısa dönem kişisel siyasi çıkarlar ve iktidarın - partinin sürmesi uğruna, sıkı durmaya çalıştıklarını varsayabiliriz... Gül, önümüzdeki dönem önemli bir siyasi rol üstlenirse, rüşvetçilerle ilişkisi ne olur, görürürüz...
Gezi Parkı ve Taksim: Gül, Taksim Gezi Parkı’ndan kaynaklanarak ülke çapında RTE iktidarına yönelen büyük direniş konusunda, RTE ile 180 derece ters düştü. RTE Kuzey Afrika’dayken, Taksim olayını bitirmek için hükümetle birlikte harekete geçtiler. Ama tapelerde de eski İstanbul Valisi’nin söylediği gibi, RTE Nuh dedi peygamber demedi.. Ülkeyi büyük çatışmanın içine sürüklemekten ve “Yüzde 50’yi zor tutuyorum” demeciyle milleti birbirine kırdırabileceğini açıklamaktan kaçınmadı. Hâlâ Taksim intikamcılığını sürdürüyor, yenilgiyi hazmedemiyor.
Gül ile RTE arasında çok temel bir politik anlayış farklılığı: Toplumun genel sesine kulak verme, esnek olma, yanlışlığı pratikte görülen politikalarda ısrar etmeme... RTE bir askeri diktatör gibi toplumu ezip geçecek bir siyasi karakter ve kararlılık içinde.. Böyle başka bir tip daha AKP içinden çıkar mı bilemem...
Dış düşman: RTE’nin hemen hemen kendisine karşı bütün olaylarda kullandığı kalıp dış düşman oldu. Böylece seçmenlerine “düşman” göstererek kendi etrafında birlik sağlıyor! Taksim direnişi de dış düşmanların eseriydi! Oysa Gül olaya daha gerçekçi yaklaştı...
Avrupa Birliği: RTE, aslında AB ile ilişkilerin alt düzeyde gitmesinden memmun gibi, umurunda değil. Zaten baktığınızda, kurmak istediği büyük otoriterlik/ diktatörlük yönetimi ile AB birlikte yürümez. AB’den kaynaklanan direnişler olmasa, RTE sorun yaratmak için bahaneler bulacaktı bile diyeceğim! RTE’nin, AB’nin evrensel hukuk, demokrasi vb. anlayışı ile en küçük bir görüş-ilişkisinin olmadığı açık seçik. O aslında bir Ortadoğu’ya uygun bir kişi... Zaten, Doğu’nun despotik yönetimini kurmaya çalıştığı görülüyor. Avrasya diye kimse bunu bize kakalamaya çalışmasın! Ortadoğu liderliğine oynamanın gereği de budur! Gül ise daha evrensel hukuk ve demokrasi değerlerine yakın duruyor. Tabii, Gül’ün ABD ve AB ile daha uyumlu politikalar izlediği de açık.
Sosyal medya ve demokrasi: Gül, Twitter gibi sosyal medya araçlarının özgürce kullanılmasından yana olduğunu söylüyor. Bu araçların günümüzde engellenemeyeceğinin farkındadır. Dünyanın ne tarafa evrildiğini daha iyi görüyor. Bu açıdan, demokrasi vurgusu, RTE ile önemli içerik farklılığına sahip. Ama diyebilirsiniz ki, internet yasasını onaylamadı mı?.. Bu, aralarında sadece bir üslup farkını göstermiyor mu?..
Gül, HSYK’yi de eleştirerek onayladı: Şüphesiz, partisi liderliğinden apayrı düşmek niyetinde değil. Eninde sonunda orada politika yapacak. RTE’nin güçlü - iri sesi karşısında eninde sonunda uyumlu gözüküyor. Özellikle RTE büyük cepheler açınca, değil Gül, partisinden kimse karşı çıkamıyor. Gül, tıpkı şike yasasında olduğu gibi, onaylamadığı yasanın kendisine geri döneceğini ve sonunda onaylayacağını biliyor. Bunu da unutmayalım... Daha pek çok konu var, ama yer yok...
Özetle: RTE’nin ülkede kurmak istediği ve ülkeyi götürmek istediği yer ile Gül’ün politik anlayışı - projesi arasında derin farklılıklar var. Gül bu değerlerinde gerçekten pratikte ısrarcı olursa, yönetimde görev alırsa RTE’yi frenleyici bir politika üstlenebilir. Tabii, kendine bağımsız bir yönetim alanı elde edebilirse... Edemezse, zaten şimdilik kenarda duracak, derim... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları