Tek Devlet, İki İktidar

31 Temmuz 2012 Salı
\n\n\n

Bugünkü Düz Yazının başlığı bizi, yani ülkemizi anlatıyor.

\n

Çok şükür, Ulusal Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanması; coğrafyamızı değiştirmek isteyen Sevr dayatmacılarını da yenilgiye uğrattı.

\n

Ama unutmayalım:

\n

Dış politikada bir başka güçlü devletin hakkınızda beslediği hayaller, uzun erim istese de; tazeliğini korur.

\n

Doğrudur. ABD, bugün Türkiyenin stratejik müttefikidir. Ancak Ankara ile Washington arasındaki bu stratejik ittifak, dünyaya nizam vermek isteyen Birleşik Devletlerin İran-Irak ve Suriye hattı doğrultusundaki geleneksel görüşlerini değiştirmemiştir.

\n

1919’un Wilson Prensipleri, Beyaz Sarayın şifreli kasasında durmaktadır. Ve değişen başkanların Cumhuriyetçi ya da Demokrat olmasının bu açıdan hiçbir aykırı görüşü temsil etmediği bilinmelidir.

\n

Dolayısıyla Washington, Birinci Dünya Savaşı sonunda dağılan Osmanlı İmparatorluğunun güney sınırları üstünde oluşturduğu Irak, Suriye, Ürdün ve Kuveyt gibi devletlerin haritalarını bir cetvelle geometrik olarak çizdirirken onların tümü için sınırlı bağımsızlık tanımıştır.

\n

Sözünü ettiğim bu Arap devletlerinin bağımsızlığı hiçbir zaman Lozan Antlaşmasını bir zafer olarak çizmiş olan Türkiye Cumhuriyetininki gibi tam olarak nitelendirilemez.

\n

Esad ya da bir başka kişinin Suriyedeki iktidarına yönelen başkaldırıları para ve silah desteği ile başarıya ulaştırmış olmak, Baas rejimini sona erdirse de Nusayrilerin varlığını ortadan kaldıramayacaktır.

\n

Ulus olma bilinci tam anlamıyla oluşmamış olan İslam inancına sahip toplulukları ümmetleştirerek yönetmek isteyen Süper Güçlerin, kutsal ramazan ayının özeliklerini, bile hiçe sayarak Suriyede sözüm ona bir özgürlük savaşı verdirmelerinin asıl amacı Ortadoğuda sadece kendilerini dinleyecek iktidarları işbaşına getirmektir.

\n

Irakta artık Saddam ve avanesi yok.

\n

Ama vaat edilen iç barış gerçekleşebildi mi?

\n

Libyada Kaddafinin yerinde yeller esiyor.

\n

Yeni iktidar Fransa ve ABD petrol şirketlerinin doğrultusunda bir adım sağa ya da sola çıkma gücüne sahip değil.

\n

Bu gerçekleri bile bile Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin yürüttüğü stratejinin Türkiyeye getirisi mi yoksa götürüsü mü olacaktır?

\n

Geleneksel bir dış politikası olmakla haklı olarak övünen Türkiye Cumhuriyetine yeni bir yörünge oluşturma isteğine Çankaya dur demelidir.

\n

Sorunun yanıtının ipuçları güney sınırımızda Kuzey Kürdistan Bölgesel Yönetiminin önce Iraka otonomiyle bağlı bir devlet olarak kurulmasıyla verilmişti.

\n

Şimdi aynı türden bir Kürt otonomi yapısının Suriye bağlantılı olduğunu dünya âlem görüyor.

\n

Görmek istemeyense Başbakan Erdoğan ile onun Dışişleri Bakanım diye sahiplendiği Davutoğludur.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları