Bir Bayram Yazısı...

17 Ağustos 2012 Cuma
\n

\n

Bu Ramazan Bayramı, çalışanlar için de tatil günlerini yaz aylarına veda amacıyla turistik olarak kullanmak isteyenler için de öyle çok özel fırsatlar getirmedi.

\n

Bugün cuma. Bir anlamda hem haftanın benim açımdan son Düzyazı’sı hem de bayram öncesi kullandığımız şerefe ve arife günleri ile örtüşen bir yazı.

\n

Şair, Eller bayram eyledi/Biz matem..” demiş.

\n

Üst üste verdiğimiz şehitlerin, özellikle kendi ocaklarına düşürdüğü ateşin farkında olmayanlar, günlerini gün etmeyi sürdürüyorlar.

\n

Giderek artan terör, bir anlamda bazı kişiler için kanıksama mı yarattı? Yoksa, bazı kalpler acı çeke çeke dağlanıp duyarsız hale mi geldi?

\n

O arada özellikle iktidar partisinin resmi sözcüsünün kalbi, soyadını çağrıştırmak için çelikle kaplandı da, şehitlerimizi birkaç Mehmetçik olarak nitelenmiş olması, o cenahta bir tepkiye neden olmadı mı?

\n

Bu soruları art arda tartışma konusu yaparak tartışabiliriz.

\n

Ancak ne yazık ki, sadece terör için verdiğimiz şehitlerle de kalmıyor, Bizi biz yapan sorunlarımız!

\n

Hepimizin ifade özgürlüğü için kendilerini hiçbir demokratik ülkede görülmeyecek şekilde tehlikeye atan bir avuç meslektaşımızın beş ya da en az dört yıldan beri, Silivri ve Diyarbakır cezaevlerinde ucu açık şekilde tutsak olmalarının hak ettiği ölçüde tepki uyandırmamış olmasının da bu bayram arifesinde altını kalın çizgilerle çizmeliyiz.

\n

Sevgili okurlarım.

\n

Bayram öncesinde evcek yapılması gerekli olan hazırlıkları anımsayın.

\n

Sonra benzer hazırlıkların, sözünü ettiğim medya tutsakları için de özellikle geçerli olması gerektiğini unutmayın.

\n

Birinci derecede yakınları, “açık görüşü gözlerindeki nemi gizleyerek gerçekleştirecekler.

\n

Mesela Balbayın, Özkanın Haberalın ve öteki Balbaylar, Özkanlar, Haberalların eşlerinin, çocuklarının içinde bulunduğu travmayı düşünün.

\n

Bayram ziyaretlerinizde, olabildiğince halkın ifade özgürlüğü için tutsak edilmiş olan gazetecilerin durumuna ağırlık verin.

\n

Toplumca daha duyarlı olmamız için konuşun, tartışın.

\n

Ben medyanın ifade özgürlüğünü savunmak isteyen bir meslek örgütünün, Basın Konseyinin başkanı olarak tüm meslektaşlarımıza, ulaşabildiğim ölçüde siyaset önderlerine, iş ve işçi örgütlerine bu amaçla gönderdiğim bir mektubu bugün sizlerle de paylaşarak kamuoyuna mal etmek istedim.

\n

Sayın Meslektaşım,

\n

İstanbul özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde terör örgütü oluşturmaktan sanık olarak yargılanan meslektaşlarımız, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Başkent Medya Grubu Başkanı da olan Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, Doğu Perinçek, Mehmet Perinçek, yayıncı/yazar Ergun Poyraz ile iletişim özgürlüğünü kuruluş amaçlarının başında gören Basın Konseyinin başkanı ve yüksek kurul üyeleri olarak olabildiğince görüşme olanağı sağlamaya çalışıyor, aynı nedenle Diyarbakır ağırlıklı Güneydoğulu meslektaşları da tutuklu bulundukları cezaevinde ziyaret ediyoruz.

\n

Sayıları 90’ı aşkın tutuklu gazetecilerin ortak görüşü, ülkemizde bugün bağımsız adalet olmadığınoktasında toplanmaktadır.

\n

Bu görüş, doğru ya da yanlış olarak değerlendirilebilir.

\n

Ancak, kamuoyu yoklamalarında da adalet kurumunun en az güvenilir olarak değerlendirildiği gerçeğini dikkate alarak, kendilerini tutuklu değil, tutsak olarakgören meslektaşlarımızın seslerini dikkate almanın bir insanlık ve doğal olarak sorumlu yurttaşlık borcu olduğunu unutmamamız gerekiyor.

\n

Politik görüşlerimizi bu gerçeklerin dışında bırakarak, yıllardır göğün mavisine, doğanın yeşiline ve toprağa hasret duyan ve beton yığınları içindeki hücrelerinde tecritte tutulan meslektaşlarımızın sorunlarına yardım amacıyla onlara destek olmamızı rica ediyorum.

\n

Her gece başınızı yastığa koymadan önce lütfen bir dakikanızı ayırın ve kendi kendinize sorun: Bu gazetecilerin tutukluluğu ne zaman sona erecek? Onları tutuklayan irade, ne zaman haklarındaki kanıtları toplayarak değerlendirme aşamasına gelecek?

\n

Yanıtını kendi vicdanınızdan alabilirseniz uykuya dalabilirsiniz

\n

Sevgiler, saygılar sunuyorum.

\n

***

\n

Bir Sanat Çınarının Ardından

\n

Büyük tiyatro sanatçısı Müşfik Kenteri de dün sonsuzluğa uğurladık.

\n

Tiyatro gibi günümüzde ne yazık ki televizyon dizileri karşısında giderek seyirci yitiren ve devletin korumasından da aynı ölçülerde yoksun kalan bir sanat dalını yaşatan isimlerin en ön safında yer alan Kent Oyuncularına, Sayın Yıldız ve Kadriye Kentere başsağlığı dilerim.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları