Öner Yağcı

Kitap aşkı

09 Şubat 2019 Cumartesi

Gerçek bir demokratik devrim olan basımevinin icadından beri insanlar; karanlıkları aşarak aydınlığa ulaşma yolunda, insanlığın kendini yazacak duruma gelmesinden sonra biriktirdiği bilgileri ve hayalleri kapsayan bir nesne olan kitaba duydukları saf sevgiyle arayışını sürdürdü.
Daha iyiyi arayış sürecindeki insanlığın özlem ve yeteneğinin yansımasıdır kitaplar. Uygarlığı yeniden biçimlendiren, geçmişte, şu anda ne olduğumuz, gelecekte ne olabileceğimiz hakkında konuşan kitaplar, insanlığın ilerleme ve gelişmesinin pusulası, simgesidir.
Kitap, insanın ufkunu genişleten bir bakış açısıdır. İnsanların gözünden kaçan gerçekleri içerir. İnsanı ve toplumu bilgisizlik bataklığına batmaktan koruyan kitaplar, gelecekte anımsanacak olanların yazdıklarıdır.
Tarihi boyunca kitap, aynı zamanda ateşlerde yanıp kül olmuştur. Bu nedenle kitap üretimi tarihi ile kitap kıyımı tarihi birbirinden ayrılamaz.
Jean-Philippe de Tonnac’ın hazırladığı (Türkçesi Sosi Dolanoğlu) Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın, iki kitap koleksiyoncusu ve sevdalısı, Gülün Adı’nın yazarı Umberto Eco ile senarist, tiyatrocu, denemeci Jean-Claude Carriere’in uzun söyleşisinden oluşuyor.
Kitapla ilgili tarihsel geziden kitabın yarınına uzanan bu söyleşide, kitabın serüvenini bilgi, birikim, coşku dolu yaklaşımlarla izliyoruz. Victor Hugo’nun kitap için “düşünen beyinlerin karınca yuvası, bütün muhayyilelerin, şu altın rengi arıların ballarıyla üşüştükleri kovan” dediğini okuyoruz.
Ortaya çıkışından beri özgürlüğün simgesi haline gelen kitapları denetlemek, hoşa gitmeyene el koymak kaygısı, kitap düşmanlığını, sansürü ve sansürcüyü doğurmuştur. Tarihi boyunca sansür, cahilliğin okşanması, “engizisyon”, kitap yakmalar, ihmaller, dalgınlıklar, yangınlar, bunların her biri kitapların yolunun üstüne, kimi zaman önüne geçilemeyen engeller olarak ortaya çıkmıştır. Zorba düzenlerin belli başlı eylemlerindendir kitap düşmanlığı, korkusu, yakılması. Örgütlü olarak yok etme eyleminin yanı sıra, ateşin yok edip küle dönüştürmesi tutkusuyla koskoca kütüphaneleri sessizliğe gömdüğü de tarihin sıklıkla gördüğü bir gerçekliktir.
Bir insanı, bir yapıtı, bir kültürü unutturmanın çeşitli biçimleri vardır. Amerika kıtasında yerlilerin dili ve kültürü sistemli olarak yok edilmiştir. Tarihte Haçlı Seferleri, Moğollar, Amerikan yerlilerini yok eden İspanyollar ve Naziler kültür ve kitap düşmanlığının en ünlüleridir.
Eco, kitap kıyımına “bibliyokost” diyor.
Bir bilimkurgu klasiği olan Fahrenheit 451’de Ray Bradbury, kitapların tedirginlik veren mirasından kurtulmak için onları yakmak isteyen bir toplumu anlatıyor.
Ben de Nazi Kampları’nda (Arkadaş Yayınevi) Nazilerin kitap yakma eylemini aktardım. İnsan, kitap yazmalı, okumalı ve yazılanlar belleklere yerleşsin, geleceğe aksın diye uğraşmalıdır.
İnsan, kitapların ateşlerde yanmaması, kül olmaması, uçmaması, toprağa veya suya gömülmemesi için gerekeni yapmalıdır. Bu görev geleceğe taşınmanın zorunluluğudur.
İnsan öznedir; en insana uygun, en doğal, en gerçek okuma ve yazma eyleminin, insanın görkemli bir eski nesnesi olan kitap ise insanın özgürlük arayışının değerbilirliği, sevdasıdır.
Bu aşkı; kitabı, kitap aşkını yenecek hiçbir güç yoktur, olamaz.
İnsanlık, kitap aşkıyla sağladığı birikimiyle uygar, eşitlikçi, kardeşçe, sömürüsüz ve barış içinde bir dünyayı ve yaşamı mutlaka kuracaktır.
Ferhat Özen yıllardır “Okuyan Toplum” savaşımı verirken Emin Özdemir O İyi Kitaplar Olmasaydı’da, Orhan Tüleylioğlu Yalnız Kitap’ta bunu öyle bir anlatıyor ki...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları