Olaylar Ve Görüşler

Yeniden "İktidar Kurultayı" - Gürsel EROL

16 Haziran 2020 Salı

Daha önce 28-29 Mart’ta yapılması planlanan ancak küresel pandemi nedeniyle ertelenen ve önümüzdeki aylarda yapılması öngörülen 37. Olağan Kurultayımız ülkemiz ve partimiz için yepyeni bir umudun başlangıcı olacaktır.

CHP tarihine bakarsanız ülkenin en bunalımlı dönemlerinde ve hatta CHP muhalefette olduğu dönemlerde bile partinin kurultayları ile ülkenin sorunlarına kalıcı ve köklü çözümler üretmiş, umutsuzluğu umuda çevirmiştir.

Salgın sürecinde tüm dünyada daha da gözle görülür hal alan sosyo-ekonomik eşitsizlikler, insanlığa değişimin kaçınılmazlığını ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu hatırlatmıştır.

Bu doğrultuda önümüzdeki kurultayda; dünyadaki değişimi temel alan, ülkedeki tüm toplum kesimlerini kucaklayan, kapsamlı bir yenilenme ve geleceğe hazırlanma çalışması başlatılmalıdır.


1959... 1972... TARİHİ KURULTAYLAR 

Örneğin 1959 yılında CHP kurultayı toplanır ülkenin içinde bulunduğu süreç değerlendirilerek Anayasa Mahkemesi’nin kurulması, Senato’nun açılması, Basın özgürlüğü, Sendika hakları, Yüksek Hâkimler Kurulu, Üniversite özerkliği, Devlet Planlama Teşkilatı kurulması gibi birçok konuda kurultay kararları alınır.

 
Yıl 1972, askeri darbenin ve sonrası baskıcı yönetiminin politikalarına karşı CHP kurultayını toplar özgürlükler içeren yeni kurultay kararları alır.  Köy Kent projeleri, Kooperatifleşmeler, Üretim değerlerinin ön plana alınması, Anadolu Üniversitesinin kurulması, Parti içi demokrasinin genişletilmesi, “Toprak İşleyenin Su Kullananın” diyerek toprak reformu ve ‘’Ne Ezen Ne Ezilen İnsanca, Hakça Bir Düzen’’ diyerek siyasete yeni bir bakış açısı getirmiştir. 

Türkiye’deki pek çok köklü siyasi değişimin ve yeniliğin öncüsü olduğumuz bilinci ile sağlıklı çalışma usulleri izlenebilmesi için kurultayımız birkaç güne yayılmalıdır.

Kurultayın toplanma amacı ve nihai hedefi yalnızca Parti Meclisi ve Genel Başkanlık seçimine indirgenmemelidir.

Kurultay,  Türkiye’nin demokratikleşme sorunu başta olmak üzere siyasi, hukuki ve sosyal tüm meselelerimize çözüm üretmeli ve bu çözümler de iktidar programı gibi topluma beyan edilmelidir.

37. Olağan Kurultayımız, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarını bekleyen toplum kesimlerine ve parti örgütüne büyük bir motivasyon sağlayacak şekilde İKTİDAR KURULTAYI olarak isimlendirilmelidir.

PANDEMİNİN GÖSTERDİKLERİ 

Dünya tarihinde yaşanan gelişmelerden kaynaklı çağ kapatıp, yeni bir çağın açılmasına neden olan olaylar vardır.

Örneğin Yazının İcadı, Fransız Devrimi,  Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi gibi…

Dünyayı etkileyen salgın süreci; ekonomileriyle, ordularının ve kurumlarının büyüklüğüyle süper güç diye tanımlanan ülkelerin aslında ne kadar zayıf, savunmasız ve çaresiz olduklarını bize gösterdi.

Sosyal devleti, planlı ekonomiyi, yenilenebilir enerjiyi, küreselleşme yerine yerelleşmeyi ön plana çıkararak ülkemiz için yeniçağın planlanmasına yönelik yapısal ve kurumsal reformlar yapılmalıdır.

Yeni dönemde anayasada yapılacak yapısal düzenlemelerle ve güçlü bir hukuk sisteminin yeniden oluşturulması, toplum sağlığını önceleyen ücretsiz, ulaşılabilir önleyici sağlık sisteminin kurulması, fırsat eşitlikçi eğitim sisteminin yeni alanlara göre planlanması, yenilenebilir enerji temelli üretimin yaygınlaştırılması, eşit işe eşit ücret politikalı istihdam alanlarının yaratılması, emeğin dayanışmacı ve örgütlü hale getirilmesi, gıda ürünlerinin stratejik üretim perspektifi ile ele alınması ve tarımsal üretimin dışa bağımlı olmayan, yerelleşen, sürdürülebilir hale getirilmesi için yapısal ve idari reformlara ihtiyaç vardır.

ANAYASAL DÜZENLEME ŞART

 83 milyon yurttaşımız arasında birlik ve beraberliği kardeşlik hukuku” gibi subjektif kavramlar üzerinden değil, özellikle emekçi kesimler olmak üzere toplumun tüm kesimlerin katılıp, kimsenin mağdur edilmediği, herkesin söz sahibi olacağı demokratik, çoğulcu ve katılımcı bir süreç için anayasada gerekli düzenlemeler yapılmalı, yurttaşların hakları anayasal güvence altına alınmalıdır.

Yürütmenin denetlenmesi, demokrasinin ve hukuk devletinin vazgeçilmez ilkelerinden biridir. Bu ilkenin korunması için, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yürütme üzerindeki denetimi eksiksiz ve kusursuz olarak işletilmelidir.

TBMM, millet iradesinin devredilemez ve indirgenemez bir yansımasıdır. Yürütme karşısında Meclis’in yetkilerini güçlendirerek, denge ve denetleme işlevlerinin tam olarak yerine getirilmesini sağlanmalıdır. Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin en önemli kurumu olan TBMM’yi kuvvetler ayrılığı ilkesinin özüne sahip çıkarak güçlendirilmelidir.

"TERCİHLİ OY" SİSTEMİ GERİ GELMELİ 

Siyasi Partiler Yasası değiştirilerek, halkın iradesinin kendi inisiyatifiyle doğrudan sandığa yansıması için 1991 yılında uygulanan ‘’Tercihli Oy’’ sistemi geri getirilmelidir. Seçmen hangi partiye oy verirse versin herhangi bir partinin listesindeki milletvekiline işaret yöntemiyle oy verebilmelidir.

Milletvekili sayısı 500’e düşürülmeli ve 100 milletvekili Türkiye Milletvekili olarak partilerin aldığı oy oranına göre mecliste temsil edilmelidir.

100 Türkiye Milletvekilinin dağılımı partilerin aldığı oy oranına göre dağıtılırken bu dağıtıma Türkiye barajı uygulanmaz.

Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yıllardır süren terör nedeniyle köylerden kentlere doğru çok yoğun göçler yaşanmıştır. Bu göçler neticesinde özellikle bölgedeki kent merkezlerine yerleşen yurttaşlarımızın pek çoğu yoksulluk sınırının altında, sosyal korunma ve güvenceden yoksun bir biçimde ve sağlıksız barınma koşullarında adeta yaşam mücadelesi vermektedirler. Büyük şehirlere göçler izine tabi olmalıdır. Büyük şehirlerden kırsala geri dönüşler “Köy Kent” statüsünde özel kanunlarla teşvik edilmelidir.

Tarım Kredi Kooperatifleri yeniden yapılandırılmalı ve tarımsal üretim kooperatifleri çoğaltılmalıdır.

Hazine arazilerinin olduğu bölgelerde bölgelerin doğal, coğrafi ve beşeri özelliklerine göre;

 - Devlet Orman Ürünleri Birliği

 - Devlet Tarım Ürünleri Birliği

 - Devlet Hayvan Ürünleri Birliği adı altında Devlet Üretim Çiftlikleri kurulmalıdır.

İLLERE ÖZEL ÜRETİM MODELLERİ

Her il için ayrı bir üretim modeli oluşturulmalı, lojistik için Türkiye’nin her bölgesinde Merkez Türkiye projesi örnek alınarak planlama yapılmalıdır.

Kırsal kalkınmayı desteklemek için hayvancılık ve tarımın geliştirilmesine yönelik Kırsal Kalkınma Enstitüleri kurulmalıdır.

Suriyeli sığınmacıların insani koşullar sağlanarak ülkelerindeki çatışmasız bölgelere dönüşleri sağlanmalıdır.

Suriye sınırındaki mayınlı bölge mayınlardan arındırılarak tarıma açılmalı, bölge halkı bu tarımsal üretim projesinde istihdam edilmelidir.

KAMU REFORMU

Bakanlıklar kendi içlerinde ayrılarak sayısı artırılmalı ve Bakanlıklara bağlı Genel Müdürlükler, Kurum ve kuruluşlar yeniden yapılanmalıdır.

Yaygınlaşan yerel inisiyatifin daha güçlü olduğu yeni planlamalara ihtiyaç vardır.

81 il olan il sayımız 100'e çıkarılmalıdır. İlçe sayılarımız buna göre çoğaltılmalı illerin ve ilçelerin sınırları yeniden belirlenmelidir.

Örneğin Bodrum, Alanya, Marmaris, Akçakoca, Kuşadası gibi ilçeler “Turizm Kenti” yapılarak özel yasal düzenlemeyle teşvik paketleri hazırlanmalıdır.

İskenderun, Bandırma, Tarsus, Gemlik, Tatvan, Akçaabat gibi ilçeler deniz, hava, kara ve demir yolu ile ulusal, bölgesel ve küresel sisteme entegre edilip, özel statülü ‘’Lojistik Kentler’’ olarak kurulmalıdır.

Kırsal yerleşme özelliğini yitirmemiş, verimli topraklara sahip örneğin Ceylanpınar, Siverek, Elbistan, Akhisar, Polatlı gibi ilçeler “Tarım Kenti” ilan edilmeli ve bu illere özel yatırım teşvik programları düzenlenmelidir. Ayrıca bu kentlerde Tarımsal Organize Sanayi Bölgeleri kurulmalıdır.

İnegöl, Lüleburgaz, Nazilli gibi ilçeler özel statülü “Sanayi Kenti” yapılmalıdır.

Organize Sanayi Bölgeleri’ndeki firmalara ‘’ulaşım, iletişim, enerji’’ sübvansiyonları verilmelidir.

Bu bölgelerde yüksek katma değerli ara mal üretimine öncelik verilerek buralar yüksek katma değerli üretimin merkezleri yapılmalıdır.

Sanayi kentlerinde kamu araştırma kurumları kurularak, buralarda kamu araştırma, sanayi ve üniversite iş birliği modeli hayata geçirilmelidir.

İller genelinde nüfus ve yoğunluk planlaması yapılmalı her ilin bürokrasi, sağlık, tarım, turizm, madencilik, enerji, hayvancılık, eğitim vb özelliklerine göre nüfus baz alınarak imar yapılanmaları revize edilmeli.

Kapatılan Belde Belediyeleri yeniden açılmalı, ihtiyaca göre sayısı çoğaltılmalıdır. Vatandaş devlet kurumlarına ulaşabilir olmalı, devlet her yurttaşımıza anında ulaşabilecek şekilde teşkilatlanmalıdır.

SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI

Sosyal devlet anlayışı geliştirilmeli yurttaşlarımızın yaşam kalitesini artıracak kapsamlı bir sosyal güvenlik uygulaması olan “aile sigortası” uygulaması getirilmeli.

Devlet Planlama Teşkilatı kamu özerk kurumu statüsüne getirilerek kamu yatırımlarında planlama dönemi başlamalıdır.

İthalat kaleminin en büyük kısımlarından birini oluşturan ve cari açığı yükselten enerji ithalatını azaltmak için yenilenebilir enerji üretimine ağırlık vermeliyiz.

Şehir Hastaneleri kamulaştırılarak Sağlık Bakanlığına devredilmelidir. Ülkemiz için stratejik önemi olan köprü, otoyol, tünel, özelleştirilen enerji dağıtım işletmeleri (elektrik, doğalgaz), enerji santralleri, barajlar, havaalanlarını kamulaştırılarak, yüzde 51’i kamunun 49’u halkın olacak şekilde halka arz edilmelidir.

GÜRSEL EROL 
CHP ELAZIĞ MİLLETVEKİLİ 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları