Kolay yoldan kazanacakları dövizle zenginleşen vahşi sermaye sahipleri; ülke varlıklarımızın yağma ve talanına devam etmektedir. Vatanımızın ağaçlarla kaplı ormanları, yeşil yaylaları, plansız ve hesapsızca yok edilmektedir. Bu doğa güzelliklerimiz altın arama ve kolay yoldan zenginleşme hırsı ile insafsızca tahrip ve talan edilmekte; ülke toprakları, suları ve havası arsenikle zehirlenmektedir. Bu duruma karşı olan köylümüz; devlet desteği olmadan, çaresizce orman ve tarım alanlarının yok edilmesini önlemeye çalışmakta ancak  çabaları yetersiz kalmaktadır. Bu duyarsızlıkla gelecekte “İliç altın madeni felaketi”nin benzerini yaşamak kaçınılmazdır.

YURTTAŞIN DİRENİŞİ

Doğu Karadeniz bölgesinde, Artvin’de altın madeni arayan şirkete karşı isyanını ve tepkisini dile getirmek için çırpınan “köy filozofu” yaşlı bir kadın, “Topraklarımızın üstü altından daha değerlidir” sözünü haykırmaktadır. Bu görünüm doların yeşili ile gözü dönmüş sermayeyi durdurmamış; olan biteni umursamaz bir anlayışla seyreden iktidarı harekete geçirmemiş ve olaylara yalnızca üzülmekle yetinen toplumu nedense uyandıramamıştır! 22 yıldır iktidarını sürdüren AKP’nin; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı eliyle verdiği onlarca maden arama ruhsatı ile doğanın tahrip ve talanı bütün hızla sürdürülmekte ve yeşil ormanlarla kaplı dağların dorukları kelleşmeye devam etmektedir!

Vizyoner, devrimci ve büyük devlet adamı Atatürk, 1923-1938 yılları arasında yalnızca 15 yıl süren iktidarı döneminde; Maden Tetkik Arama Devlet İşletmeleri kurulmasını sağlayarak; doğayı ve çevreyi talan etmeden devletimizi zenginleştirme yöntemini uygulamaya koymuştu. 

CHP’nin logosundaki altı oktan biri devletçiliktir. Önümüzdeki süreçte CHP iktidar olursa, devletçiliği ön plana geçirmelidir. AKP iktidarının kimi iç ve dış sermaye sahiplerine peşkeş çektiği zenginliğin yeniden devlet hazinesine kazandırılması öncelikli amaç olmalıdır.